- Derinliğin bittiği ya da yükselişin, çıkışın başladığı yer: Deniz dibi. Irmağın dibi. Uçurumun dibi. Tencerenin dibi tuttu. Ağacı dibinden kesti. Tırnak dibi. Saç dibi.
 - Bir şeyin yanı başı: Köyün ileri gelenleriyle beraber bir duvarın dibine oturuyoruz. (Y. K. Karaosmanoğlu)
 - Bakan kimseye göre kapalı bir yerin en uzak bölümü: Dipteki kapıdan bir serinlik yaladı gitti ortalığı (O. Kutlar). Koridorun dibi.
 
Dip ile ilgili atasözü ve deyimler
İçinde "dip" kelimesi geçen atasözü, deyimler ve açıklamaları:
- Dip doruk: Dipten tepeye kadar, baştan aşağı, bütün bütüne.
 - (Bir kabın) Dibi görünmek: Kabın içindeki tükenmek üzere olmak.
 - Dibi kırmızı bal mumuyla çağırmadım ya!: Ben seni çağırmadım ki, kendin geldin.
 - Dibine darı ekmek: Bir şeyi sonuna dek harcamak, tüketmek.
 - Dibine gelmek (inmek): Pek azalmak.
 - (Bir kabın) Dibini bulmak: İçindekini tüketmek.
 - Dipsiz kile boş ambar: Bir işin çıkar iş olmadığını anlatır.
 - Dipsiz testi: Eline geçen para ya da malı hesapsızca, boş yere harcayan (kimse).
 - Dibi görünmeyen sudan geçme (dibi görünmeyen tastan su içme): (atasözü) Her yönünü iyice öğrenmediğin işe girişme.
 
Soru/Yorum Gönder