Terzi nedir ne demektir? Terzi ile ilgili atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bir ceketin yakasını diken ve boynunda bir mezura olan yaşlı ve sakallı bir terzi
Terzi
  1. Mesleği bireysel müşterilerden ölçü alıp onlara uyacak şekilde elbise, takım elbise, pantolon, ceket vb. gibi kıyafetler diken zanaatçı: Terzi Bayram amca kolundaki mezura ile benim ölçülerimi almaya başladı. (İlgili cümle kaynağı: C. Yılmaz)
  2. Giysi dikilen yer: Bizi önüne katarak bir terziye götürdü. Hemen ölçülerimiz alındı. (F. Erdinç)
  • Terzihane: Giysi biçilip dikilen yer, terzi dükkanı: Otuz senelik bir terzihaneye rakip olmak mümkün değil. Çeşitlerinin zarafeti mallarının nefaseti ile terzi Arif Zeki Bey'in iştihar etmiş ananevi bir müessesesine rakip olmak türedi terzihanelerin kârı değil. (O. Koloğlu)

Terzi ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "terzi" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Terzi kendi söküğünü dikemez*: İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine gelince çoğu kez savsaklarlar.
  • Terzinin işi kötü amma, yüzünü güldüren ütü: Bir işin yeterince iyi yapılmamasına rağmen sonradan yapılan küçük bir dokunuş veya düzeltme ile ortaya çıkan iyi sonuçları anlatır.
  • Terzinin işi kötü, ayıbını örten ütü*: Bir işi düzgün yapamayan kişinin, hatalarını örtmek için başka araç veya yöntemlere başvurduğunu ifade eder. Kusurların gizlenmesi geçici bir çözüm olsa da asıl önemli olan, işi en başta doğru ve düzgün bir şekilde yapmaktır.
  • Terzinin üstü sökük, dülgerin evi çökük olurmuş: İnsan çok iyi bildiği konularda iş yapmayı veya başkalarına yardım etmeyi sever ama aynı özveriyi kendisine göstermez (dülger: Yapıların kaba ağaç işlerini yapan usta).
  • Terzinin yüzünü ağartan sındısı/makasıdır: Bir işte kullanılan malzeme kaliteli ve sağlam olursa o işi yapan kişiyi daha başarılı kılar.
  • Terziye "dinlen" demişler, ayağa kalkmış*: Bazı insanların dinlenmek, rahat etmek için yaptığı davranışlar, başkalarına yorucu ve sıkıcı gelebilir.
  • Terziye "göç" demişler, "iğnem başımda" demiş* (Terziye "göç" dediler, iğnesini sapladı yakasına): Kendisine gerekli olan şeyler kolay taşınır olan kimsenin bir yerden başka yere göçmesi daha kolaydır.