![]() |
Meraklı çocuklar |
- Bir şeyi görmek, anlamak ya da öğrenmek için duyulan istek: Gürültü edenlerin kim olduğunu yine de merak etmiyordu. (örnek cümle)
- Bir şeyi edinmek, yapmak, bir şeyle uğraşmak isteği: Kedilere, çiçeklere çok merakı var.
- Bir şeyin iyisini arama ve kullanma alışkanlığı: Başlıca merakı temizlikle namusluluktu.
- Kaygı, tasa: Oradakiler de son derece merak ve heyecan içindeydiler.
İlgili birleşik fiiller
- Merak etme!: Şüphe etme, kaygılanma! Merak etme, bu sıkıntıyı da atlatırız Allah'ın yardımıyla.
- (Bir şeyi) Merak etmek:
- Anlamak ya da öğrenmek istemek.
- Kaygılanmak.
- Merak olmak: Anlamak ya da öğrenmek istemek.
- Merak (merakını) uyandırmak: Merak edilmesini (etmesine) sebep olmak, meraklandırmak.
- Merakına dokunmak (merakını mucip olmak): İlgisini kesmek.
- Merakını celbetmek: İlgisini çekmek.
- Merakta bırakmak: Kuşku içinde bırakmak: — Git ama gecikme, hemen gel, beni merakta bırakma. (H. Mahir)
- Merakta kalmak: Kuşku içinde kalmak, kaygılanmak.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "merak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Merak getirmek: Karasevdaya tutulmak: Ve âdeta bu ıstırapla merak getirdi. (H. R. Gürpınar)
- (Bir şeye) Merak sarmak (sardırmak): Bir şeyi edinmek, yapmak ya da onunla uğraşmak isteğine kapılmak: Adam daha sonra spora merak sardı ve attığı ters taklalarla büyük bir sükse yaptı. (C. Suavi)
- Meraka düşmek: Kaygıya kapılmak: Bu söz üzerine ben de bir meraka düştüm. Acaba bende de kalp hastalığı var mı? (A. H. Bey)
- Merakı kalkmak: Geçmiş bir şeyi hatırlayarak kederlenmek.
- Meraktan çatlamak: (deyiminin anlamı)
- Çok kuşku duymak: "Ne oldu, iyi misin sen? Neredeydin dostum meraktan çatladım burada." (İlgili cümle kaynağı: A. Öğüt)
- Bir an önce öğrenme istediğinde olmak: Ben burada meraktan çatladım. Bu kadar uzun, ne konuştunuz? (M. Atalar)
Soru/Yorum Gönder