Dağ nedir ne demektir? İlgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Uzakta zirvesi karla kaplı ve bulutlarla çevrili yüksek bir dağ
Yüksek bir dağ
  1. Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine egemen ve oldukça geniş bir alan kaplayan bölümlerine verilen ad: Dağ suları serindir ama, yolları sarptır, kışı çetindir... (S. Ali)
  2. Yabani: Dağ gülü, dağ çileği vb.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde dağ kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Dağ ardında olsun, yer altında olmasın: "Yaşasın da varsın uzakta olsun" anlamında kullanılır.
  • Dağ ayısı: Kent yaşayışına alışamamış, yol yordam bilmez, pek kaba kimse.
  • Dağ başı:
    1. Kent dışı.
    2. Issız yer.
  • Dağ doğura doğura bir fare doğurmuş: Büyük şeyler beklenen bir işten önemsiz bir sonuç alınınca söylenir.
  • Dağ gibi:
    1. Pek iri, pek güçlü: Dağ gibi bir delikanlı.
    2. Pek çok: Dağlar gibi çamaşır birikmiş.
  • Dağ taş: Her taraf.
  • Dağa çıkmak: Eşkıyalık etmek ya da hükümete karşı gelmek için dağlara çekilmek.
  • Dağa kaldırmak: Birini zorla dağa ya da ıssız bir yere götürüp orada tutmak.
  • Dağda büyümüş: Kaba ve görgüsüz kimse.
  • Dağdan gelip bağdakini kovmak: (deyiminin anlamı) Sonradan geldiği halde eskilerin hakkını çiğnemek, onları beğenmez olmak.
  • Hüt dağı gibi şişmek (kabarmak): Pek çok şişmek ya da kabarmak.
  • Dağlar anası: Çok iri kadın.
  • Dağlar dayanmaz:
    1. Sürekli tüketim, bitmez sanılanların hepsini bir gün gelir tüketir.
    2. Karşılaşılan, yaşanılan acının çok şiddetli ve dayanılması güç olduğunu anlatır.
  • Dağlar kadar:
    1. Aşırı ölçüde büyük.
    2. Çok fazla.
  • Dağlar misafir almaya başlamak: Soğukların bitip kırda kalınabilecek mevsimin başlaması, ilkbaharın gelmesi.
  • Dağlara düşmek: Perişan ve avare bir durumda insanlardan uzak ıssız yerlerde dolaşır olmak.
  • Dağlara taşlara: Kötü bir durumdan söz edilirken, "hepimizden ırak olsun" anlamında söylenir.
  • Dağları devirmek: Güç yetmez gibi görünen büyük, ağır işler başarmak.
  • Dağların şenliği (gelin anası): Ayı.


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde dağ sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Dağ başına harman yapma, savurursun yel için, sel önüne değirmen yapma öğütürsün sel için: (atasözünün anlamı) Yapılan bir işten sonuç alınabilmesi, emeklerin boşa gitmemesi için çalışma yerinin baştan iyi belirlenmesi gerekir.
  • Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir: Dağ başında kışın nasıl fırtına eksik olmazsa kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz.
  • Dağ başından duman eksik olmaz: Büyük adamların, büyük iş yapanların her zaman üzüntüleri, sıkıntıları vardır.
  • Dağ dağ (taş taş) üstünde olur, ev ev üstünde olmaz: Aynı evde oturan iki aile arasında er geç geçimsizlik baş gösterir.
  • Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur: Dostlar, tanışlar birbirlerinden ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar günün birinde kavuşabilirler.
  • Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar: Yenilmesi olanaksız gibi görünen zorlukların da bir çözüm yolu vardır.
  • Dağ yürümezse abdal yürür: Başkasından beklenen bir iş savsaklanıp kendi yapmak zorunda kalındığı zaman sitem olarak söylenir.
  • Dağda bağın var, yüreğinde dağın var: Erişilmesi güç bir yerde ya da bakımı zor olan malı mülkü bulunan kimse, sürekli bir korku ve kuşku içindedir.
  • Dağda gez, belde gez insafı elden bırakma: Eşkıya dahi olsan insaflı ol.
  • Dağdaki kuşun kırkı bir akçeye: Elde edilmemiş şeylerin hiç yararı yoktur.


İlgili birleşik kelimeler ve anlamları


  • Dağ arası: Bir sıradağ içinde bulunan aralık.
  • Dağ ardı: Dağın öbür yanı.
  • Dağ basamağı: Dağ eteğinde, düzlüklerin oluşmuş bulunduğu dağlarda görülen bir ya da birkaç basamak durumundaki dağ yamacı biçimi.
  • Dağ başı: Dağın doruğu.
  • Dağ birliği: Özellikle dağ savaşı için örgütlenip eğitilmiş birlik.
  • Dağ bukalemunu: Pullu sürüngenler takımından, uzunluğu 24 cm kadar olan bir sürüngen türü.
  • Dağ buzulu: İki ana buzul türünden biri, örtü buzulu karşıtı.
  • Dağ çayırı: Yüksek dağlarda ağaçların ötesindeki çayırlara verilen ad.
  • Dağ düğümü: Ayrı yönlerden gelen dağ sıralarının bir yörede birbirine yaklaşıp karıştığı yer.
  • Dağ eteği: Dağ yamacının alt bölümü.
  • Dağ iklimi: Yer yuvarının neresinde bulunursa bulunsun dağlar ve yüksek yaylalarda görülen ve özellikleri "yükseklik" ve "bakı"ya dayanan iklim türü.
  • Dağ ispinozu: Serçegillerden, sırt tüyleri turuncu kül rengi, karnı turuncu beyaz, Avrupa ve Kuzey Asya'da ağaçlık yerlerde yaşayan bir kuş türü.
  • Dağ köyü: Dağlık yerlerde kurulmuş, bölgenin doğal şartlarına uygun, büyük yollarla ve kentlerle ilişiği çok az olan köy.
  • Dağ meltemi: Dağlardan koyak tabanlarına ve ovalara doğru esen günlük çevrimsel rüzgar.
  • Dağ serçesi: Serçegillerden, karnı beyaz, boğazında kara bir leke bulunan, orman ve bahçelerde yaşayan bir kuş türü, tarla serçesi.
  • Dağ sistemi: İkincil kollarla geniş alanlara yayılan, ancak belirgin ortak yanları bulunan dağ takımlarına verilen ad.
  • Dağ tutması: Dağlara tırmanırken, oksijen basıncının azalması nedeniyle ortaya çıkan çarpındı, soluk almadaki güçlük, rahatsızlık.
( 0 soru/yorum )