![]() |
Yüksek bir dağ |
- Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine egemen ve oldukça geniş bir alan kaplayan bölümlerine verilen ad: Dağ suları serindir ama, yolları sarptır, kışı çetindir... (S. Ali)
- Yabani: Dağ gülü, dağ çileği vb.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde dağ kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Dağ ardında olsun, yer altında olmasın: "Yaşasın da varsın uzakta olsun" anlamında kullanılır.
- Dağ ayısı: Kent yaşayışına alışamamış, yol yordam bilmez, pek kaba kimse.
- Dağ başı:
- Kent dışı.
- Issız yer.
- Dağ doğura doğura bir fare doğurmuş: Büyük şeyler beklenen bir işten önemsiz bir sonuç alınınca söylenir.
- Dağ gibi:
- Pek iri, pek güçlü: Dağ gibi bir delikanlı.
- Pek çok: Dağlar gibi çamaşır birikmiş.
- Dağ taş: Her taraf.
- Dağa çıkmak: Eşkıyalık etmek ya da hükümete karşı gelmek için dağlara çekilmek.
- Dağa kaldırmak: Birini zorla dağa ya da ıssız bir yere götürüp orada tutmak.
- Dağda büyümüş: Kaba ve görgüsüz kimse.
- Dağdan gelip bağdakini kovmak: (deyiminin anlamı) Sonradan geldiği halde eskilerin hakkını çiğnemek, onları beğenmez olmak.
- Hüt dağı gibi şişmek (kabarmak): Pek çok şişmek ya da kabarmak.
- Dağlar anası: Çok iri kadın.
- Dağlar dayanmaz:
- Sürekli tüketim, bitmez sanılanların hepsini bir gün gelir tüketir.
- Karşılaşılan, yaşanılan acının çok şiddetli ve dayanılması güç olduğunu anlatır.
- Dağlar kadar:
- Aşırı ölçüde büyük.
- Çok fazla.
- Dağlar misafir almaya başlamak: Soğukların bitip kırda kalınabilecek mevsimin başlaması, ilkbaharın gelmesi.
- Dağlara düşmek: Perişan ve avare bir durumda insanlardan uzak ıssız yerlerde dolaşır olmak.
- Dağlara taşlara: Kötü bir durumdan söz edilirken, "hepimizden ırak olsun" anlamında söylenir.
- Dağları devirmek: Güç yetmez gibi görünen büyük, ağır işler başarmak.
- Dağların şenliği (gelin anası): Ayı.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde dağ sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Dağ başına harman yapma, savurursun yel için, sel önüne değirmen yapma öğütürsün sel için: (atasözünün anlamı) Yapılan bir işten sonuç alınabilmesi, emeklerin boşa gitmemesi için çalışma yerinin baştan iyi belirlenmesi gerekir.
- Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir: Dağ başında kışın nasıl fırtına eksik olmazsa kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz.
- Dağ başından duman eksik olmaz: Büyük adamların, büyük iş yapanların her zaman üzüntüleri, sıkıntıları vardır.
- Dağ dağ (taş taş) üstünde olur, ev ev üstünde olmaz: Aynı evde oturan iki aile arasında er geç geçimsizlik baş gösterir.
- Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur: Dostlar, tanışlar birbirlerinden ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar günün birinde kavuşabilirler.
- Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar: Yenilmesi olanaksız gibi görünen zorlukların da bir çözüm yolu vardır.
- Dağ yürümezse abdal yürür: Başkasından beklenen bir iş savsaklanıp kendi yapmak zorunda kalındığı zaman sitem olarak söylenir.
- Dağda bağın var, yüreğinde dağın var: Erişilmesi güç bir yerde ya da bakımı zor olan malı mülkü bulunan kimse, sürekli bir korku ve kuşku içindedir.
- Dağda gez, belde gez insafı elden bırakma: Eşkıya dahi olsan insaflı ol.
- Dağdaki kuşun kırkı bir akçeye: Elde edilmemiş şeylerin hiç yararı yoktur.
İlgili birleşik kelimeler ve anlamları
- Dağ arası: Bir sıradağ içinde bulunan aralık.
- Dağ ardı: Dağın öbür yanı.
- Dağ basamağı: Dağ eteğinde, düzlüklerin oluşmuş bulunduğu dağlarda görülen bir ya da birkaç basamak durumundaki dağ yamacı biçimi.
- Dağ başı: Dağın doruğu.
- Dağ birliği: Özellikle dağ savaşı için örgütlenip eğitilmiş birlik.
- Dağ bukalemunu: Pullu sürüngenler takımından, uzunluğu 24 cm kadar olan bir sürüngen türü.
- Dağ buzulu: İki ana buzul türünden biri, örtü buzulu karşıtı.
- Dağ çayırı: Yüksek dağlarda ağaçların ötesindeki çayırlara verilen ad.
- Dağ düğümü: Ayrı yönlerden gelen dağ sıralarının bir yörede birbirine yaklaşıp karıştığı yer.
- Dağ eteği: Dağ yamacının alt bölümü.
- Dağ iklimi: Yer yuvarının neresinde bulunursa bulunsun dağlar ve yüksek yaylalarda görülen ve özellikleri "yükseklik" ve "bakı"ya dayanan iklim türü.
- Dağ ispinozu: Serçegillerden, sırt tüyleri turuncu kül rengi, karnı turuncu beyaz, Avrupa ve Kuzey Asya'da ağaçlık yerlerde yaşayan bir kuş türü.
- Dağ köyü: Dağlık yerlerde kurulmuş, bölgenin doğal şartlarına uygun, büyük yollarla ve kentlerle ilişiği çok az olan köy.
- Dağ meltemi: Dağlardan koyak tabanlarına ve ovalara doğru esen günlük çevrimsel rüzgar.
- Dağ serçesi: Serçegillerden, karnı beyaz, boğazında kara bir leke bulunan, orman ve bahçelerde yaşayan bir kuş türü, tarla serçesi.
- Dağ sistemi: İkincil kollarla geniş alanlara yayılan, ancak belirgin ortak yanları bulunan dağ takımlarına verilen ad.
- Dağ tutması: Dağlara tırmanırken, oksijen basıncının azalması nedeniyle ortaya çıkan çarpındı, soluk almadaki güçlük, rahatsızlık.
Soru/Yorum Gönder