Boru nedir, ne demektir? Boru ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Boru müzik aleti, askeri boru çalgısı
Askeri boru
  1. Uçları açık, uzun ve dar, içi boş silindirik nesne.
  2. Nefesle çalınan perdesiz maden çalgı, borazan: Bu bando takımında çok iyi nota bilen, boru ve nefesli müzik aletleri çalan kişiler vardı. (K. Arı)
  3. (botanik) Bitişik taç yapraklı çiçeklerde çanak ya da taçların boru biçimindeki alt bölümü.
  4. (argo) Saçma, boş söz.

Boru ile ilgili birleşik kelime ve fiiller

  • Boru anahtarı: Yivli, setli çeneleriyle boruyu sıkı sıkıya kavrayarak sökülüp takılmasını sağlayan el aleti.
  • Boru çalmak:
    1. Borazan çalmak.
    2. Borazanla haber vermek: Bir asker selam borusunu çalıyor. (K. Bağlum)
  • Yuf borusu:
    1. Boynuzdan yapılan bir çalgı, nefir.
    2. (mecazi) Kınama, üzüntü ve nefret: Eğer gene umduğum gibi olmazsa şunu elime alıp hepinize bir yuf borusu çalacağım! (T. Çeviker)

Boru ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "boru" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Boru değil! (Boru mu bu?): Azımsanacak, önem verilmeyecek şey değil: Atmış lira birden indirmişler boru mu? (A. Atalay)
  • Boru gibi ötmek:
    1. Ses çok güçlü ve kalın çıkmak: Arka sıralardan kalın bir ses adeta boru gibi öttü... (B. Faik)
    2. (mecazi) Kalın bir sesle rahatsız edecek şekilde konuşmak: Sessizlikten Kamil'in sesi boru gibi ötüyordu.
    3. (mecazi) Boş konuşmak.
  • Borusu ötmek (ötmemek): Sözü geçmek veya geçmemek, dinlenilmek veya dinlenilmemek: Dünyada zalimlerin borusu öter oldu. (B. Yazgan)
  • (birinin) Borusunu çalmak: Birine hoş görünmek için, onun düşüncelerini övmek, söylediklerini tekrarlamak; çıkar sağladığı kişinin davasını gütmek: Bu ülkelerin basını, akademileri ve üniversiteleri de patronların borusunu çalıyor, farklı seslere kapılarını kapıyordu. (T. Timur)
  • Dünyaya yuf borusu öttürmek: Ölmek: Yazık ki canım dedem bu dünyaya yuf borusu öttürdüğünden beri bu böyleydi (E. Barlas). Dünyaya yuf borusu çalarak nice altın, gümüş, nice yıllık esrar parası alarak çekilip gittiler. (O. Ş. Gökyay)
  • Paydos borusu çalmak: Bir zil veya boru ile işin bırakılma zamanının geldiği bildirilmek: Daha sonra tersanenin paydos borusu çaldı. Mesai bitmişti. Herkes yıkandı, giyindi, gitti. Gemide el ayak çekilmişti. (O. Sönmez)
  • (birine) Yuf borusu çalmak: Kınama, üzüntü ve nefretini bildirmek: Gerçekten de birçok siyaset adamı ve otoriteye "yuf borusu" çalmıştı. (Y. Baştunç)

Boru ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "boru" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Boruda (Zurnada) peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına: Rastgele yapılan işlerde yöntem, kural aranmaz: Muayyen (belirli) bir şey bekleyen kimselere, mutlaka beklediklerini bulmak lâzım gelmeyeceğini anlatmak için "Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına" deriz (M. Belenli). "Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına" şeklinde halkın bozduğu atasözünün şu doğrusu Evliya Çelebi'de vardır: «Boruda peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına». (M. R. Gazimihal)
  • Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden yararlanmak için onun niteliğine uygun şeyler gerekir.