![]() |
Bakır tel |
- Türlü madenlerden çeşitli işlerde kullanılmak üzere çekilen, eğilip bükülebilen, ince ve uzun düzgün çaplı silindirik nesne: Telgraf teli, elektrik teli vb.
- Bu biçimde ince uzun yapılmış şey: Tel örgü, tel kadayıf vb.
- (biyoloji) Bir araya gelerek insan, hayvan ya da bitki dokularını oluşturan ince, ipliksi yapı: Saçını tel tel ayırdı.
- Telgraf ve telefon sözcüklerinin kısaltması.
![]() |
Dikenli tel örgü |
- Tel çekme: (teknik) Bir çekme kuvveti uygulayarak, özel deliklerden geçirerek bir metalürji ürününün kesitini küçültme işlemi.
- Ter kırma: Sırma ile yapılan bir işleme türü.
- Tel örgü: Girilmesi yasal bölgelere girişi engellemek için dikenli tellerden yapılmış engel.
- Tel tel: Her teli ayrı ayrı ve düzgün.
- Tel yazısı: Telgrafla gönderilen yazı.
Tel ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "tel" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Tel çekmek:
- Tel çekme eylemi.
- Telle çevirmek, tel germek: Bahçesine tel çekmiş.
- Telgraf çekmek: "... beni görevden alın!" diye tel çekti İstanbul'a. (N. Yılmaz)
- Tel kırmak: Yanlış ve münasebetsiz bir iş yapmak veya söz söylemek, gaf yapmak: Çok söyleme tel kırarsın. (atasözü)
- Tel tel dökülmek:
- Dağılıp gitmek.
- (mecazi) Çok başarısız olmak.
- Tel turna etmek: Kusurunu ve sırrını âleme yaymak: Tel turna ederler insanı arkasından. (A. Çelik)
- Teli kırmak: (argo) Bağlı bulunduğu kuruluşlarla ilişkisini kesmek.
- Teline dokunmak: Ayıp ve kusurlarını yüzüne karşı söyleyerek bir kimseyi öfkelendirmek: Acep Zühre'nin bir teline mi dokundu, ne oldu da köşkün kapısı yüzüne kapandı? (E. C. Güney)
- Teller takınmak: Aşırı derecede sevinmek: Ben ladesi kaybedersem, sen de teller takınırsın.
- Telleyip (allayıp) pullamak: Olduğundan daha güzel göstermek ya da güzel görünmesini sağlamak: Kızı telleyip pulladı. Altın takılarla bezedi, kendi öz kızıymış gibi... (C. C. Güzelbey)
- Aynı telden çalmak: Aynı şeyi söylemek: Bu günlerde tüm kanallar aynı telden çalıyorlar. (D. Çakır)
- (birinin) Bamteline basmak (dokunmak): Bir kimsenin çok hassas olduğu bir konuya temas etmek veya kızacağı bir şeyi yapmak: Bu, onun yüreğinin bamteline dokunmuştu...
- Elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi: (halk dilinde) Bir işaretim üzerine dilediğim kadar ve dilediğim gibi istekli çıkabilir: Nice yağız delikanlı yolumu bekler, / Elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi! (C. Üster)
- Her telden çalmak: Her çeşit işi yapabilir durumda olmak, her işte bilgisi, becerisi olmak, birçok şeyden anlar görünmek: Birkaç lisan söyler. Her telden çalar. Her fenden dem vurur, her taşın altından çıkar. (Ş. Toker)
Tel ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "tel" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- A köse, sayılmadık kaç tel sakalın var:
- Kendisini olduğundan daha önemli gören veya yaptığı işi gereğinden fazla zor ve değerli gösteren kişilere alaycı bir şekilde söylenir.
- Hiç sakalı olmayan birinden sakal sayısını sormak gibi, imkânsız ya da olmayan bir şeyle ilgili tartışmanın boş yere olduğunu vurgular.
- Çok söyleme, tel kırarsın: Gereksiz konuşmanın insanı pot kırmaya, ağzından istemeden yanlış sözler çıkarmaya sürükleyeceğini anlatır. Fazla laf gaf getirir.
- Her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur*: Herkes biraz fedakarlık etse bir yoksul perişanlıktan kurtulur.
Soru/Yorum Gönder