Dayanak, yardımcı. Memleketimizde, geçimimize medar olan küçük bir mülkümüz vardır.
Neden, sebep, vasıta, vesile.
Medar olmak: Yardımı, yararlığı dokunmak, dayanak olmak. Tohum da toprağa düştükten sonra tekrar yükselip hayata medar oluyor. (İlgili cümle kaynağı: S. Ayverdi)
İlgili deyimler ve anlamları
Medarı iftihar: Övünme nedeni, övünce. O benim Güneş ışığım, medarı iftiharım, ümidimdi. Onunla birlikte kaybettiklerimi ifade edecek hiçbir kelime yoktur. (A. Y. Özemre)
Medarı maişet: Geçim aracı, geçimi sağlayacak koşul, iş. Babalarının miras bıraktığı sanat veya ticaretten başka medarı maişet olabildiğini kimseden öğrenmemişler.