Kuş nedir ne demektir? Kuş ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bir dalda öten sevimli küçük kuş
Dünyanın en güzel kuşu
  1. (zooloji) Kuş, vücudu tüylerle kaplı, gagalı, iki kanatlı ve iki ayaklı olan uçucu hayvanların ortak adıdır. Genellikle hafif ve aerodinamik yapıları sayesinde uçma yeteneğine sahiptirler. Ayrıca, çoğu kuş türü yumurtlayarak ürer ve çeşitli habitatlarda yaşar.
  2. (argo) Deneyimsiz, acemi: Kuş musun oğlum sen! Yoksa beni deli etmek için mi uğraşıyorsun!.. (H. T. Akarsu)


Kuş ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "kuş" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • Kuş gibi:
    1. Çok hafif: Kucakladım, ne ağır sayılacakmış, kuş gibiydi kuş... (S. Kaymaz)
    2. Çabuk iş gören, eline ayağına çabuk.
  • Kuş gibi çırpınmak: Çaresizlik içinde telaşlı davranmak: İyice kaybetmişti kendini. Yakalanmış bir kuş gibi çırpınıyordu. (C. Gündoğdu)
  • Kuş gibi uçup gitmek: Çok kısa süren amansız bir hastalıktan ölmek: Necip Fazıl, aramızdan sıyrılıp, adeta bir kuş gibi uçup gitti. (O. Koca)
  • Kuş kadar canı olmak: Küçük, cılız, güçsüz olmak: Kaç gündür helak oluyor fukara, biraz dinlensin, kuş kadar canı var, temelli eriyip bitecek! (A. İlhan)
  • Kuş kadar yemek: Çok az yemek yemek: "Bu adam dün gece fil gibi yemek yerken, bu gece bir kuş kadar yemek yedi." diyerek hayrette kaldılar. (Mesnevi)
  • Kuş kafesi gibi: Ufak ve güzel yapı: Kuş kafesi gibi, tek katlı, yüze güler, duvarları süt beyazı "hoş geldin!" diye gülümseyen bir yuva... (N. F. Kısakürek)
  • Kuş kanadıyla gitmek: Çok hızlı gitmek: "Bana bir kâğıt yazın, kuş kanadıyla yetiştirin" demiş. (K. Tahir)
  • Kuş kondurmak: Bir şeyi büyük bir ustalıkla ve çok güzel yapmak: Ne yaparsan yap her işine kuş kondur... (H. Küçüktülü)
  • Kuş misali: Uçan kuşlar gibi bir orada bir burada olmak: İnsan dediğin kuş misali... Şıp orada, şıp burada... (D. Avcıoğlu)
  • Kuş mu konduracak?: Yapacağı şey görülmemiş bir sanat eseri mi olacak?
  • Kuş tüyü gibi: Çok yumuşak (oturacak, yatacak yer): Sert saman çöpleri ona kuş tüyü gibi yumuşak geldi.
  • Kuş uçmaz kervan geçmez: Kimsenin uğramadığı ıssız ve sapa kır yeri: Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağ başıymış vardıkları yer. (H. Mutlu)
  • Kuş uçurmamak: Hiçbir şeyin ya da kimsenin kaçmasına, geçmesine meydan vermemek, sıkı güvenlik önlemi almak: Kapıdaki adamlar kuş uçurmuyorlardı içeri. Davetiye şarttı. (Y. Ramazanoğlu)
  • Kuş uykusu: Kuşku içinde uyumak: Zaten kuş uykusu gibi uykusu. Çıt olsa, açıveriyor gözlerini. (D. Ceyhun)
  • Kuşa benzemek (dönmek): Düzeltilmek istenirken kesilip kırpılarak işe yaramaz duruma gelmek: Defterlerden defterlere geçirile geçirile kuşa benzedi. (K. Tahir)
  • Kuşa benzetmek: Bir şey düzeltilmek istenirken kötü bir duruma getirilmek: Almış benim çeviriyi, kuşa benzetmiş. Benim sözcüklerim, benim cümle kuruluşlarım. Benim doğrularım, yanlışlarımla... (O. Akbal)
  • Kuşsütü ile beslemek: Eksiksiz, özenle beslemek: Günler boyunca boyunca şehzadeye bakmış. Onu kuş sütüyle, türlü çeşit meyve ile beslemiş... (G. Sönmez)
  • Kuşu açılmış: Tepesindeki saçları dökülmeye başlamış.
  • Kuşun kanadıyla haber salmak: En hızlı bir biçimde haber vermek: Haber sal hudutlara / Uçan kuşun kanadıyla kavimlere haber sal
  • Ağzıyla kuş tutsa: Ne yapsa, ne kadar çaba ve ustalık gösterse: Ağzıyla kuş tutsa inandıramaz kimseleri (F. Çiçekoğlu). Bir kimse havada uçsa, ağzıyla kuş tutsa, suda yürüyüp okyanusları aşsa Kur'an ve Sünnete muhalif bir hayat yaşıyorsa hiçbir değeri yoktur Allah katında. (İ. Sarı)
  • Başına devlet kuşu konmak: Bir kimsenin durumunu çok düzeltecek bir olay olmak: "Başına devlet kuşu kondu. Doğru saraya git, padişahımızın elini öp ve kızını eş olarak kabul et" demiş... (S. Kaplan)
  • Baykuş gibi: Uğursuzluk getirdiğine inanılan kimseler için söylenir: Artık kötülük şey'lerin kendisinde değil ona karşı bizim nasıl tavır aldığımıza bağlıdır; yani Hüma kuşu saadet, baykuş uğursuzluk getirmez. (R. Korkmaz)
  • Bir kuşsütü eksik: Her türlü yiyecek var: Sofrasında her şey vardı, bir tek kuşsütü eksikti. (Y. Kemal)
  • Bir taşla iki kuş vurmak: Bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak: Şimdi bir taşla iki kuş vurmuş oldum, hem fotoğrafı sana hediye ettim hem de artık bende de bir kopyası var. (Y. Kopan)
  • Bendeniz cennet kuşu: "Ben" adılı yerine şaka olarak söylenir: Bu sorunu ancak bendeniz cennet kuşu çözebilir. (A. Püsküllüoğlu)
  • Deve kuşu gibi başını kuma sokmak (gömmek):
    1. Bir gerçek, bir olay, bir tehlike karşısında yararı olmayan bir yola başvurup kendini kurtardığını / koruduğunu sanmak
    2. Kendini aldatarak başkalarını kandırdığını sanmak: Gerçeklere gözünü kapayıp, deve kuşu gibi başını kuma gömüp, Türkleri bilmem kaç etnik gruptan biri gibi görmeye, Türk adını ortadan kaldırmaya tevessül etmeye ne ad verileceği ehlince bilinir. (O. Cengiz)
  • Deve kuşu gibi (yüke gelince kuş, uçmaya gelince deve): Uygun şartlarda terslik çıkaran: Deve kuşu gibi bir şey, işine gelince deve, işine gelince kuş... (N. Ataç)
  • Deve kuşuluk etmek: Deve kuşu gibi başını kuma sokup gerçeklerden uzak duracağını sanmak: O zaman da devekuşuluk, başını kuma sokmak, gerçekleri görmemek değil mi? (S. D. Yalçın)
  • İnsan kuş misali: Uzakça bir yere gidildiğinde söylenen bir söz: "İnsan dediğin kuş misali, hiç aklından geçer miydi, günün birinde Halep'te aynı odada kalacağımız" (A. Ünlü)
  • Kargadan başka kuş tanımamak: Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak: "Kargadan başka kuş, Şişhane'den başka yokuş bilmem" ya da "Dediğim dedik, çaldığım dilli düdük" anlayışı ile hareket edebilir. (M. Uslu)
  • Kukumav kuşu gibi düşünüp durmak: Çok üzüntülü bir durumda düşünmek: Hâlâ kukumav kuşu gibi düşünüp duruyordu bu olayı.
  • Kurda kuşa yem olmak: Kendini koruyamamak: Bu senede kurda kuşa yem olmadan dağlarda yaşamayı başarmışlardı. (N. Bilgin)
  • Uçan kuşa borcu olmak: Pek çok kişiye borçlu olmak: Kumara düşmüştü, uçan kuşa borcu vardı. (B. Aksu)
  • Uçan kuştan medet ummak: Çok sıkıntıda kalıp en ufak bir yardımın herhangi bir yerden gelmesini beklemek: Gönlüme şerbet bir haber bekliyordum. Havada uçan kuştan medet umuyordum. (O. Kılıç)
  • Üstüne kuş kondurmak: Olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapmak: Daha ne olsun? Üstüne kuş mu kondursunlar? (R. Köknar)


Kuş ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "kuş" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Kuş, akranıyla uçar: Herkes kendi yaşındaki kimselerle arkadaşlık eder.
  • Kuş altın kafeste de olsa zindan da sayılır (Kuşa altın kafes zindandır): Özgürlüğü kısıtlanmış insan ihtiyaçları fazlasıyla karşılansa bile yine de mutlu olamaz.
  • Kuş bakışı başka, kurt bakışı başka: İyi niyetli ve kötü niyetli kimseler olayları kendi görüşlerine göre değerlendirirler.
  • Kuş, kanadın varsa uç: Kişi ancak yeteneği olan işlerde başarı gösterebilir.
  • Kuş, kanadına kira istemez*: İnsan kendi işi için yaptığı çalışmadan ötürü bir başkasından çıkar beklemez.
  • Kuş, kanadıyla murada erer: Kişinin hedeflerine ulaşması için kendi yeteneklerine ve çabalarına güvenmesi gerektiğini ifade eder.
  • Kuş taneden kaçmaz: Kimse kendisinden güçsüz ve küçük birinden korkmaz.
  • Kuş var eti yenir, kuş var et yedirir*: Öyle kişiler vardır ki acımadan en ağır işte kullanılır, öyle kişiler de vardır ki iş gördürmek şöyle dursun onlara hizmet edilir.
  • Kuşa kafes lazım, boruya nefes*: (atasözünün anlamı) Bir şeyden yararlanmak için onun niteliğine uygun şeyler gerekir.
  • Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu*: Kişi kısmetinde olmayan şeyi ya da en yakınından sağlayamadığı yararı bir başkasından hiç sağlayamaz.
  • Kuşu kuşla avlarlar*: İnsanları avlamanın, elde etmenin kendine özgü yolları vardır. Elde edilmek istenen kimse, daha önce elde edilmiş kimse aracılığıyla tuzağa düşürülür.
  • Ağzıyla kuş tutsa, yine yaranamaz: Kişinin ne kadar çaba gösterirse göstersin, kötü ya da olumsuz bir izlenim bırakmaktan kaçamayacağını ifade eder. Bazı insanların ne yaparlarsa yapsınlar, olumlu bir değişiklik yapamayacaklarını veya beklentileri karşılayamayacaklarını belirtir.
  • Akranıyla uçmayan kuşun sesi havadan değil, tavadan gelir: Yaşça veya deneyim açısından yakın olan kişilerle arkadaşlık kurmanın önemini vurgular. Benzer yaş ve deneyim seviyesindeki insanlarla ilişki kurmanın, kişinin kendini daha iyi ifade etmesine ve güvende hissetmesine yardımcı olacağını, aksi takdirde mağduriyet, istismar veya zarar görme riskinin artabileceğini belirtir.
  • Akşam olunca kuzu anasını, kuş yuvasını bulur: Herkesin eninde sonunda ait olduğu yere, sevdiklerine ya da evine döneceğini ifade eder.
  • Alacaklıyı görür sokağa sapar, kuş tersini para diye kapar: Bazı insanların borçlarını ödemekten kaçarken, para ve alacakları için her şeyi yapabileceklerini anlatır (kuş tersi: kuş dışkısı).
  • Alıcı kuşun (yırtıcı) gagası eğri olur: Kötü niyetli veya kötü kalpli insanların, niyetlerini ve karakterlerini her durumda belli ettiğini ifade eder.
  • Alıcı kuşun ömrü az olur*: Yaşamını başkalarına saldırarak, onları öldürerek sürdürenlerin sonu kaçınılmaz olarak aynıdır, onların ömrü de kurbanlarının ki gibi kısa sürer.
  • Allah uçamayan kuşa alçak dal verir*: Allah, yetenekleri kısıtlı olanlara durumlarına uygun bir yaşama düzeni verir.
  • Anasız çocuk kanatsız kuş gibidir: Analar çocuklarını her türlü tehlikeden korur. Bu yüzden çocukken anasını kaybeden kimse en büyük koruyucusunu da kaybetmiş olur.
  • Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz*: Kuşlar avlanmaktan kurtulamazlar, insanlar da hatıra, hayale gelmeyen çeşit çeşit felaketle karşılaşabilirler.
  • Aylak kuşun ağzı büyük olur: Çalışmayı sevmeyen, tembel kişiler bol bol konuşarak vakit geçirirler.
  • Azan kuşun ömrü az olur: Gururuna kapılıp olmadık işler yapanlar kendilerine zarar verirler.
  • Baykuşun kısmeti ayağına gelir*: Allah hiçbir canlıyı aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar.
  • Bir kuş bir dala kırk yılda bir konar; bir daha konuncaya kadar ya dal kurur, ya kuş ölür: Fırsat insanın eline geçtiği zaman değerlendiremezse, bir daha da yakalayamayabilir.
  • Bir ok ile iki kuş vurulmaz (Bir taş ile iki kuş vurulmaz): Aynı anda birden fazla işi başarmanın zor olduğunu ifade eder. Bu deyim, dikkat ve çabanın tek bir hedefe odaklanmasının önemini vurgular, çünkü birden fazla amaca ulaşmak genellikle daha zor ve karmaşıktır.
  • Bir taş attı, iki kuş vurdu: Tek bir hareket veya eylemle beklenmediği halde birden fazla fayda elde etmeyi ifade eder. Bir çabayla iki ayrı hedefe ulaşmayı ya da iki sorunu aynı anda çözmeyi anlatır.
  • Böyle kuşun böyle olur kuyruğu: Bir şeyin ya da bir kişinin durumu, özellikleri veya davranışlarının, kendi doğasına ve yapısına göre olduğunu ifade eder. Kişilerin veya şeylerin kendi niteliklerine ve özelliklerine göre sonuçlar veya davranışlar sergilediğini vurgular.
  • Çay kuşu, çay taşı ile vurulur*: Her işin kendine özgü bir yöntemi ve aracı olduğunu ifade eder. Doğru sonuca ulaşmak için uygun araç ve yöntemlerin kullanılması gerektiğini vurgular.
  • Dağ kuşu dağda, bağ kuşu bağda yakışır (Göl kuşu gölde, çöl kuşu çölde): Herkesin ve her şeyin layık olduğu, uygun olduğu yerde bulunması gerektiğini ifade eder.
  • Dağdaki kuşun kırkı bir akçeye:
    1. Doğada bol miktarda bulunan şeylere sahip olabilmek için fazla harcama gerekmez.
    2. Edinmek için çabalamadığınız, henüz bize ait olmayan şeylere fiyat biçemeyiz.
  • Devekuşu gibi yüke gelince kanadını, uçmaya gelince ayağını gösterir (Devekuşuna "Yük götür" demişler, "Ben kuşum" demiş, "Uç" demişler "Deve uçar mı?" demiş): Tembel kişiye bir iş buyurursan, o işten kaçmak için bir sürü bahane uydurur.
  • Devlet kuşu başa bir defa konar: Kişinin hayatında büyük bir fırsatın veya şansın nadiren karşısına çıkabileceğini, bu fırsatın bir daha tekrarlanmayabileceğini ve bu yüzden bu tür fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgular.
  • Dişi kuş yapar yuvayı, içini dışını sıvayı sıvayı: Bir ailede evin düzenini ve yaşayış biçimini büyük ölçüde kadın sağlar.
  • Dişi kuştur yuvayı yapan, dişi kuştur yuvayı bozan (Yuvayı yapan da, yıkan da dişi kuştur): Bir ailenin kurulmasında da yıkılmasında da en büyük rol kadınındır.
  • Dostsuz insan kanatsız kuş gibidir: Dostların insanın hayatında büyük bir destek olduğunu ve onsuz hayatın eksik kalacağını anlatır. İnsan, dostlarıyla birlikte zorlukları aşar ve daha mutlu bir yaşam sürer.
  • Döner taşım yok, öter kuşum yok: Kişinin sahip olması gerektiği imkânlara sahip olmadığını belirtir.
  • Dudu kuşu söyler ama insan olmaz: Dışarıdan bir şeyin bir şeye benzemesi ya da taklit edilmesi, gerçekte o şeyin kendisi olmaya yetmez (dudu kuşu: papağan).
  • El ağzı ile kuş tutulmaz: Başkalarının düşünceleriyle hareket edenler başarılı olamazlar.
  • El ile kuş tutulmaz: Bazı şeylerin ya da hedeflerin elde edilmesinin zor veya imkansız olduğunu ifade eder.
  • Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir: Elimizde kesin olarak bulunan az sayıdaki bir şeyin, elimizde olmayan ama daha fazla olabilecek şeylerden daha değerli olduğunu, eldeki olan bir şeyin belirsizlik içindeki birden fazla şeye tercih edilmemesi gerektiğini vurgular.
  • Elin tuttuğu kuşun kuyruğu kısa olur (kuyruksuz olur): Başkalarının bize sağladığı ya da verdikleri şeylerin genellikle eksik, yetersiz veya beklenenden düşük olabileceğini ifade eder.
  • Elindeki kuşu sıkı tut, kuş arama: Kişi, daha karlı işler için elindeki işi ihmal etmemelidir.
  • Erkek kuş gezer havai, dişi kuş yapar yuvayı: Erkek evinin eksiğini pek bilmediği için o yalnızca kendi işleriyle uğraşır.
  • Eti yenecek kuş belli olur: Bir işte veya alanda yeteneği olan kişilerin, yaptıkları işlerle kendilerini belli edeceklerini ve fark edileceklerini vurgular.
  • Evlenmesi bir alaca kuş, geçinmesi bora ile kış: Evlenmenin başta çekici ve kolay görünebileceğini, ancak evliliğin devamında karşılaşılan zorlukların ve geçim sıkıntılarının fırtınalı ve zor olabileceğini ifade eder; evliliğin sorumluluk ve zorluklarına dikkat çeker.
  • Gafil kuşun avcısı çok olur: Çevresinde olup bitenlerden habersiz, saf, cahil kimseyi kandırmak çok kolaydır ve kandırmak isteyen çok olur.
  • Garip (kör) kuşun yuvasını Allah yapar*: Garip ve kimsesiz kişiye Allahü Teâlâ yardım eder.
  • Gençlik bir kuştur, uçtu mu tutamazsın: Hayatın en verimli dönemi gençliktir, tekrar yaşanamayacağı için iyi değerlendirilmelidir.
  • Gençlik uçar kuştur, ihtiyarlık naçar iştir: Gençliğin serbest ve sınırsız bir şekilde, ihtiyarlığın ise çaresizlik ve kısıtlılık içinde geçirildiğini anlatır.
  • Görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler?*: İyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar.
  • Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz*: Hep çıkar peşinde koşan kişi tehlikeden uzak kalamaz.
  • Gür söğüde kuş konar, güzele söz gelir: Dikkat çekici ve güzel şeylerin, her zaman ilgi gördüğünü ifade eder. Tıpkı yapraklı bir söğüdün kuşları çekmesi gibi, güzel insanlar da her zaman ilgi ve yorumlarla karşılaşır.
  • Güzel kuş elde gezer, güzel hanım dilde gezer: Güzel insanların bu özellikleri toplum tarafından iyi veya kötü konuşma konusu yapılır.
  • Her kuş (kendi) kanadıyla uçar: Her insan kendi başının çaresine bakmayı bilmelidir.
  • Her kuş kendi sesinden tanınır: Her şeyin, her kişinin kendisini tanıtan, karakterini yansıtan bir takım özellikleri vardır.
  • Her kuş kendi sürüsünde uçar: Kişi bildiği tanıdığı yerde yaşar, tanımadığı yerlerde yabancılık çeker.
  • Her kuş kendi yuvasını beğenir: Herkesin kendi sahip olduğu şeyleri, yerleri veya durumları başkalarına göre daha değerli ve iyi bulduğunu ifade eder.
  • Her kuş uçar bir şey olmaz, bıldırcın uçar alvarda ederler (aşağı alırlar):
    1. Cazip, albenili veya önemli bir ihtiyacı karşılayan bir şeye herkes sahip olmak ister.
    2. Bazı insanlar kimsenin karşılaşmadığı şanssızlıklarla karşılaşırlar.
  • Her kuş yuvasını kendi yapar: Kimse kimseye ömür boyu yardım etmez. Herkes geleceğini kendisi tayin eder.
  • Her kuşa doğan salınmaz: Bir işi yapmadan önce, o işin yapılmasının gerekli olup olmadığı iyi bilinmelidir.
  • Her kuşa şahin olma: İnsan herkese karşı hırçın ve kırıcı olmamalıdır.
  • Her kuşun eti yenmez*: Herkes zorbalığa boyun eğmez, buna karşı gelecekler de çıkar.
  • Her kuşun kanadına göre olur kuyruğu: Herkesin tutum ve davranışları kendi karakterini yansıtır.
  • İnsan, kanatsız kuştur:
    1. İnsanların kanatsız bir kuş gibi, istedikleri her şeyi yapma veya her yere gitme özgürlüğüne sahip olmadığını, bazen çeşitli sınırlamalarla karşılaştıklarını vurgular.
    2. İnsanların da kuşlar gibi özgürlük, hareket ve keşfetme arzusuna sahip olduklarını belirtir.
  • Kadınsız ev kuşsuz kafese benzer: Bir evde kadının varlığının ne kadar önemli olduğunu ifade eder. Kadının olmadığı bir ev, neşesiz, cansız ve eksik hissedilir.
  • Kanatsız kuş olmaz*: Gerekli olanaklarla, araç ve gereçlerle donanıp güçlenmeden amaca varılamaz.
  • Kanatsız kuş uçmaz: İmkanları kısıtlı kişi önemli işlerde başarı sağlayamaz.
  • Kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir (yapar)*: Her olay, her varlık yapacağını yapmaktan geri kalmaz.
  • Kurdun yanında kuş da geçinir: Güçlü veya etkili bir kişinin yanında, daha zayıf ya da küçük olanların da avantaj sağlayabileceğini ifade eder. Güçlü veya önemli bir kişiyle ilişki kurmanın, başkalarına da yarar sağladığını vurgular.
  • Kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur*: Talihsiz kişi, her an kendisine saldıracak güçlü kimselerle yan yana bulunur.
  • Lafla kuş tutulmaz: Yalnızca konuşarak bir şeyleri başaramayacağımızı ifade eder. Gerçek başarı için eyleme geçmek gereklidir.
  • Leyleği kuştan mı sayarsın, yazın gelir kışın gider*: Koşullar sertleştiği ya da zorlaştığında yan çizenlere güvenmemek gerekir.
  • Sebepsiz kuş bile uçmaz*: Bir şeyin yapılması için mutlaka bir neden ya da gerekçe olduğunu ifade eder.
  • Serçeyi kuştan mı sayarsın?:
    1. İnsana yarar sağlamayan küçük, değersiz şeylerden ne hayır gelir?
    2. Yeteneksiz, cahil kimselerden yararlı bir iş çıkar mı?
  • Tek kanatla kuş uçmaz*: Eksik veya yetersiz koşullar altında işlerin başarıyla tamamlanamayacağını ifade eder.
  • Uçan kuş aç kalmaz*: Yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır.
  • Uçan kuş mahrum kalmaz: Çalışmayı seven kişi başkalarının merhametine ve yardımına muhtaç kalmaz.
  • Uçan kuştan imdat umar: Bazı kimseler küçük bir zorlukla bile karşılaşsalar herkesten yardım isterler.
  • Ulu kuşun nasibi ayağına gelir: Açgözlü olmayan insan hedefe kolay varır.
  • Yabancı kuşun başı kanadı altında olur*: Bir topluluğa yeni katılan kimseyi çevresi hemen aralarına almaz, o yüzden bir süre yabancılık çeker, onlardan uzak durur.
  • Yalnız kuş yuva yapmaz: Bir kuşun yalnız başına yuva yapamayacağını, çiftleşme ve bir eşin gerekliliğini vurgular. Bazı şeylerin tamamlanması veya başarıya ulaşması için gerekli olan eşliliği ve işbirliğini ifade eder.
  • Yalnız uçan kuşa zeval olmaz: Kimsesiz, zavallı birine eziyet etmek, ona ağır işler yaptırmak doğru bir davranış değildir.
  • Yaralı kuşa kurşun sıkılmaz (taş atılmaz)*: Birinin düşkünlüğünden yararlanarak ondan öç almaya kalkışmak mertlik değildir.
  • Yavru kuş, yuvada gördüğünü yapar*: Aile içinde edinilen görgü, eğitimin temelidir.
  • Yavru kuşun ağzı büyük olur: Ne kadar doysa da, ihtiyaçları görülse de küçük çocukların istekleri bir türlü bitmek bilmez.
  • Yavru kuşun dilinden anası anlar: Çocukla en çok ilgilenen, onunla daha çok beraber olan annelerdir. Bu yüzden onların isteklerini, ihtiyaçlarını anneler daha iyi bilirler.
  • Yerde yatan yumurta, gökte uçan kuş olur*: Bir şeyin doğru zamanda ve uygun koşullarda gelişmeye başladığında, gelecekte iyi sonuçlar vereceğini ifade eder. Erken aşamada olan veya henüz potansiyelini göstermeyen bir şeyin zamanla olgunlaşacağını ve başarılı olacağını anlatır.
  • Yırtıcı kuşun ömrü (ötmesi) az olur*: Başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur ve bu düşmanlardan biri onun canına kıyar.
  • Yuvayı yapan dişi kuştur (Yuvayı dişi kuş yapar)*: Evdeki dirlik düzeni erkekten çok, kadın kurar ve devam ettirir: Yuvayı dişi kuş yapar. Erkekler ev yapar, kadınlar evi yuva yapar.
  • Zeyrek kuş iki ayağından tutulur*: İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.


Kuş ile ilgili birleşik kelimeler


  • Kuş bakışı: Yüksekten aşağıya doğru bütün genişliği kavrayacak biçimde bakış.
  • Kuşbaşı: Küçük bir kuşun başı büyüklüğünde hatta bundan da küçük parçalar halinde doğranmış (et).
  • Kuşburnu: (botanik) Çalılık ve ormanlarda yetişen küçük bir ağaç ve bu ağacın parlak kırmızı renkli, içi tüylü ve çekirdekli olan meyvesi, yabani gül.
  • Kuş beyinli: Akılsız: Kuş beyinli! Bunca yıl çalış didin, bunlara bir ev kurasın diye, sonra gel bu lafları dinle!
  • Kuş sütü: (mecazi) Bulunmayan şey. → Kuş sütü.
( 0 soru/yorum )