Turist Ömer Selamı (Sadri Alışık) |
- Birine rastlanıldığı, yanına varıldığı ya da yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle ya da işaretle yapılan nezaket, saygı, dostluk işareti, esenleme: Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır. (Nisa Suresinden)
- (askeri terim) Bir askerin üstlerine ve törenlerde bayrak, sancak, askerî birlik vb.ne saygısını göstermek üzere yaptığı belli bir biçimdeki duruş ve hareket.
- Selam dur!: (askeri terim) Bir törende silahlı askerleri, tüfeklerinin namlularını göz hizasında yukarı bakacak biçimde göğüslerinin önünde iki elle tutarak, subay ve astsubayları ise elle selam vererek hareketsiz duruşa geçirmek için verilen komut.
Selam ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "selam" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Selam almak: Birinin selamına karşılık vermek: Girip selam vermesi üzerine: "Aleykümselam" diyerek selamını aldı ve soru dolu gözlerle gelişmeleri anlatmasını bekledi. (U. Bostan)
- Selam çakmak: Selam vermek: Sağ elinin bitişik parmaklarını şapkasının ucuna değdirerek afili bir selam çaktı ve "İyi aksamlar efendim." diyerek yürüdü gitti. (S. Yemni)
- Selam (Selama) durmak: (Geçmekte olan birini, bir üstü) Selamlamak için durup ona doğru dönmek: Muntazam şekilde dizilmiş, haki giysili askerler, yırtık postallarıyla bize yakın geçerlerken, Ömer Seyfettin "Dikkat!" diye bağırarak selam durdu. Elimdeki teneke şişeyi atıp saygı duruşuna geçtim. Ordu komuta eden kişi selamımızı aldı. O şekilde on adım kadar bize selam vererek yürüdü. Şehitlere selam olsun... (F. Şahin)
- Selam etmek: Uzakta olan birine esenlik dilemek: "Hak Teala sana selam etti, beni sana kılavuz gönderdi." demişti. Selamı alan Hz. Muhammed, melekle birlikte Beytü'l Haram'a gitmiş; Zemzem kuyusundan aldığı su ile abdest almıştı. (L. Parlak)
- Selam olsun: "Esenlik dileklerim ulaşsın, üzerine olsun" anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü: Öyleyse, İlyas'a selâm olsun (Saffat Suresinden). Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun! (Meryem Suresinden)
- Selam sabah: Selamlaşıp hatır sorma: Kız Zeynep bu ne dalgınlık böyle? Selam sabah yok mu? Nereye böyle? (O. Kömürcü)
- Selam salmak: Bir kimseye birinden selam göndermek: Turna yârim selam saldı gel deyi (Türkü)
- Selam sarkıtmak: (argo) Selam vermek, selam göndermek: İçten bir selam sarkıttı. Gülümsedi kız. (Ö. Başargan)
- (biriyle) Selam söylemek (yollamak): Birine selam göndermek: "Oğlun çok özlemiş" de, babama selam söyle (K. Önder). Çok teşekkür etti, hanımefendiye selam yolladı... (C. Kudret)
- Selam verip borçlu çıkmak: Ortaya sürdüğü bir düşünce ya da gösterdiği yakınlık üzerine kendisine bir iş yüklenmek: Sadece yürüyüşe çıktım. Yanıma o kadar para almadım. Yemek falan ısmarlayamam kusura bakma. Şuna bak selam verdik borçlu çıktık. (B. Mengütay)
- Selam vermek:
- Birine selam sözü söylemek: Selamün aleyküm "Allah'ın selamı size olsun" anlamında bir selam ve esenleme sözüdür. Kulübeye yaklaştı, önce selam verdi, hatır sordu. (S. Alkan)
- (din) Başını sağ ve sol omuzlarına çevirerek namazı bitirmek: İmam selam verdi, biz de selam verdik. (M. E. Coşan)
- (askeri terim) Yasayla öngörülmüş durumlarda elle ya da başla selamlamak: Başkomutana doğru geliyordu. Geldi, selam verdi..
- (biriyle) Selamı sabahı kesmek: Selamlaşmaz olmak, dostluk ilişkisine son vermek: Aileleri de o olaydan sonra selamı sabahı kesmiş. Bir daha birbirlerinin yüzüne bakmamışlar. (A. Kudat)
- Selamsız sabahsız: Bakmadan, selam vermeden, hal hatır sormadan: Selamsız sabahsız gelip geçersin / Dilber muhabbetten niçin kaçarsın (Pir Sultan Abdal)
- Selamünaleyküm kör kadı: (Gerek yok iken) Doğruyu çekinmeden söylemeyi anlatır: Başıma gelenlerin hepsi: "Selamünaleyküm kör kadı" diyen dik sesimden geldi, geliyor, gelecek...
- Harem selamlık olmak: Bir yerde kadın erkek ayrı oturmak: Âdetlerine göre düğün evi, harem - selamlık durumunda idi. Kadınlar ayrı odalarda oturuyorlardı, erkekler ayrı. (A. H. Koyunoğlu)
Selam ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "selam" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Selam para kelam para* (Selam akçe kelam akçe): En önemsiz işleri yaptırmak için bile para gerektiğini anlatır.
- Selam verdik, borçlu çıktık*: Küçük bir ilgi gösterdik, üzerimize büyük bir iş yüklendik.
- Selam verdim, "Rüşvet değildir" diye almadılar: Çıkarcı insanların iyiliği ya da samimiyeti bile anlamayabileceğini ifade eder. Yanlış ve olumsuz beklentiler iyi niyetli davranışların bile geri çevrilmesine neden olur.
- Açtığın kapıyı selamla aç, selamla kapın açılsın: Nezaket ve saygının insana daima karşılık olarak iyilik getireceğini ifade eder. İnsanlara güzel davranan ve selam veren, aynı şekilde güzel muamele görür.
- Atlıya selam kelam, eşekliye sonra gine gelem: Toplumda saygınlığı yüksek olan kişilere öncelik verilirken, daha az saygın görülenlere daha az önem verilir.
- Bir selam bin hatır yapar*: Selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır.
- Dilenci selam almaz: İhtiyacını karşılamaktan başka bir şeyle ilgilenmeyen kişi, karşısındakinin selamını bile dikkate almayabilir (?).
- Evvel selam, sonra kelam (Önce selam, sonra kelam): İnsan bir tanıdığıyla karşılaştığı zaman önce selam verip hatır sormalı, sonra sohbete başlamalıdır.
- Garibe bir selam bin altın değer*: Yabancı yerde tek başına kalan kimseye karşı gösterilecek küçük bir ilgi, en büyük iyilik yerine geçer.
- İte selam, deliye kelam olmaz: Mantıksız veya öngörülemez davranan kişilere karşı anlamlı ve mantıklı bir iletişim kurmanın zor olabileceğini ifade eder.
- İyi günde yağlı ekmeği beğenmeyen fakirlikte kuru ekmeğe selam durur: Kişi beğenmediği veya aşağıladığı bir şeyin gün gelir çok daha kötüsüne razı olmak zorunda kalır.
- Kelamdan evvel selam (Selam kelamdan öncedir): Bir tanıdığımızla karşılaştığımız zaman sohbete başlamadan önce selamlaşmayı unutmamalıyız.
- Müflis selamını batakçı alır (Müflise selamı batakçı verir): Zor durumda olan kişilerin genellikle benzer durumdaki kişilerle ilişki kurabileceğini ifade eder. Borçlu ve iflas etmiş kimseler, çoğunlukla aynı sıkıntıları yaşayanlarla bir araya gelir; durumu iyi olan kimseler bu kişilere ilgi göstermek istemeyebilirler.
- Sevilmeyen gelinin selamı yanlış gelir: Sevilmeyen veya hoşlanılmayan bir kişinin yaptığı en küçük davranışın bile yanlış anlaşılacağını ifade eder. Birinin başkaları tarafından sevilmediği durumlarda, ne yaparsa yapsın olumsuz bir şekilde değerlendirileceğini ve en basit hareketinin bile eleştirileceğini anlatır.
- Yoksul âlâ ata binse selam almaz*: Yoksul kimse geçici olarak bile iyi bir duruma gelse herkese yüksekten bakar, kimseye selam bile vermez olur.
Soru/Yorum Gönder