Ay (dolunay) |
- (gökbilim) Dünya'nın uydusu olan, Dünya ve kendi çevresinde dönen, Güneş'ten aldığı ışığı yeryüzüne yansıtan gökcismi.
- Bir yılın, on iki bölümünden her biri: Ocak ayı, Şubat ayı...
- (gökbilim) Art arda gelen iki yeniay arasında geçen 29,5 günlük süre.
- Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yuvarlak olarak 30 gün olarak kabul edilen süre: Neden olmasın? Ben üç aydır yavukluyum bile (Y. K. Karaosmanoğlu). İki ay, dayımın oğlu ile Manastır'da sürttüm (N. Cumalı). Ayda yüz lira kazanıyordu. Piyasada pişmişti. (S. Faik)
- (edebiyat) Divan edebiyatında güzelin yüzü: Ah ey ay, ey hüzünlü, ey sabırsız ay / Ne olursun biraz, biraz yavaş kay / Gel bu gece konuşalım yüz yüze / Bekle biraz, bakışalım göz göze. (M. Aydın)
- (ünlem) Birdenbire duyulan ağrı ve türlü coşkuları anlatan ünlem: Ay oğul, beni fukaralık, kimsesizlik çökertti (Y. K. Karaosmanoğlu). Ay, dişim tuttu! Ay, ne güzel çocuk!..
Ay ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Ay ağılı: Ayın kimi zaman çevresinde oluşan aylası, Ay halesi.
- Ay başı:
- (Yılın bölümleri olan) Herhangi bir ayın ilk günleri: Önümüzdeki ay başında görüşürüz.
- Ücret veya maaş alınan gün: Ay başında öderim.
- (Kadınlar için) Aybaşı: Sağlıklı bir kadında ergenlik çağından menopoza kadar süren ve ortalama 28 günde bir döllenmeyen yumurtanın dışarı atılması sonucu dölyatağından kan gelmesi biçiminde kendini gösteren, döllenmeyle geçici olarak ortadan kalkan fizyolojik durum.
- Ay dede: (Çocuk dilinde ve masallarda) Ay, daha çok Ay'ın hilal evresi.
- Ay ışığı:
- Ayın yeryüzüne vuran ışığı.
- Ayın dolunay halindeki parlak durumu, mehtap.
- Ay takvimi: (gökbilim) Ayın gökyüzündeki hareketine ve evrelerine göre düzenlenen takvim, kameri takvim: İslam'da bayramlar ve belli bir zamanda yapılan ibadetler ay takvimine göre belirlenir.
- Ay tutulması: (gökbilim) Dünya'nın Güneş ile Ay arasına girmesiyle, Ay'ın üzerine gölge düşmesi olayı.
- Ay Yıldız: Türk bayrağındaki hilâl ve beş ışınlı yıldızdan oluşan ulusal simgemiz.
Ayın evreleri: (gökbilim) Ay yüzeyinin farklı zamanlarda farklı şekillerde ışık yansıtmasıyla meydana gelen farklı görünen biçimleri: Yeniay, ilk dördün, dolunay, son dördün.Ayın evreleri - Ayın ondördü: Dolunay: Ayın on dördü, ayın en parlak olduğu gecedir.
Ay ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ay" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Ay akşamdan doğdu: Yapılması tasarlanan bir işte bir aksilikle karşılaşıldığı zaman söylenir: "Kırk yılın başı bir gönlümüzü eğlendirelim dedik onda da ay akşamdan doğdu."
- Ay bacayı aştı: Bir işin yapılabileceği en uygun zaman geçti: (...) çoğu zaman insanlar kendileri gasp ederler geleceklerini. Pişman olduklarında ay, bacayı aşmış olur. (H. Edemir)
- Ay gibi: Çok güzel kimseler için kullanılır: Zühre adında bir kız vardı ki, kemal burcunda pırıl pırıl bir güneş ve güzellik ufkunda ışıl ışıl ay gibiydi; eşi benzeri yoktu. (B. Necatigil)
- Ay harmanlanmak: Ayın çevresinde geniş ve aydınlık teker (ayla, hale) oluşmak: Adalar Türklüğünde kış aylarında Ayın çevresinde sislerden bir halka (hale) görülürse buna "Ay harmanlandı" denilir ve bunun kuraklığa delalet ettiği düşünülür. (Ş. Boyraz)
- Ay parçası: (Kadın, kız için) Çok güzel: O ay parçası yüzündeki gülümseme cennetten bir parça mıydı? (Ş. Amara)
- Aya "sen doğma ben doğuyorum" der: Güzellikte Ay ile yarışır: Gören gözler kamaşıyordu. Güzelliği dillere destan oldu. Doğan Ay'a sen doğma ben doğuyorum diyordu. (M. Adıbeş)
- Ayda kazandığını günde yemek: Hesabını bilmeden harcama yapmak: Bir ayda kazandığını günde yutar! (V. Saygel)
- Ayda yılda bir: Seyrek olarak, arada bir: Şurada, ayda yılda bir gazete bulmuşuz, ayda yılda bir bulmaca çözüyoruz. (E. Sarı)
- Aydan arı, günden (sudan) duru:
- Çok temiz, çok güzel: Aydan arı, günden duru tomurcuk gibi kızcağızı oğluna aldırmadı da... (Ülkü)
- Apaçık: Görmek ve bilmek isteyen için aydan arı, günden duru. (Kolektif)
- Aydedeye misafir olmak: Gece açıkta yatmak, geceyi açıkta geçirmek: O sulak ormandan çıkmanın yolunu bulur, bir güzel karnımı doyururdum. Sonra içindeki taşlar görünen bir derede yıkanır, gece de aydedeye misafir olurdum. (A. Ural)
- Ayı günü dolmak (sayılı olmak, tamam olmak): Doğum vakti gelmek: Karnında ayı günü dolmuş çocuk varmış. (M. Ekici)
- Ayı gördüm Allah, amentü billâh (ay mübarek olsun ya Resûlallah): Ayın gökte ilk günlerdeki hilâl şekliyle görüldüğü zaman söylenen ve bütün ayın iyi geçmesini dileyen bir hayır temennisi sözü: Kıl gibi ince ecer ayı gördüğünde "Ayı gördüm Allah, amentü billâh, ne günahlarım varsa, affeyle Allah" diye dua eder. (Y. Alpaslan)
- Ayın on dördü gibi: Yüzü çok güzel: Kızımız da, Allah nazardan esirgesin, ayın ondördü gibi... (T. Buğra)
- Çıkmaz ayın son çarşambası: (şaka yollu) Hiç yapılmayacak bir işin sözde yapılma zamanı, hiç gelmeyecek bir zaman: Çıkmaz ayın son çarşambası belki sana bir kuruş veririm! (M. Şekur)
- Dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek: Bir çok iş üst üste yığılıp sıkışık bir durum oluşturmak: "Dokuz ayın çarşambası bir araya geldi," dedi annem. Gerçekten de üç odalı evimizde tam bir curcuna yaşanıyordu. Bavullar, çantalar, eşyalar... (F. Çetinel)
- Hilal gibi: İnce ve düzgün (kaş): Ama görmelisiniz, hilal gibi kaşlar... Kadında güç bulunur bir parmak kirpikler... Tahrirli ela gözler... (A. H. Eken)
- Mehtaba çıkmak: Ay ışığında gezip dolaşmak: Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardık. (Y. K. Beyatlı)
- Yıl on iki ay: Sürekli olarak, yıl boyunca: Yıl on iki ay, böyle geldi, böyle gitti.
Ay ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "ay" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta*:
- Çobanlık yapan kimselerin akşam erkenden yatıp, sabah da erkenden kalkmaları gerekir.
- Ay aydınlığında sürüye hırsız gelmeyeceği için çoban uyuyabilir, karanlıkta uyanık olmalıdır.
- Genel düzene yardımcı olan araçlar varsa yönetici rahat eder yoksa çok uyanık olması gerekir.
- Ay aydın, hesap belli*: Anlaşılmayacak bir şey yok, hesap ortada, her şey gökte ayın göründüğü gibi açık.
- Ay doğar gediğinden, insan utansın dediğinden: Her şeyin yerli yerinde ve zamanında gerçekleştiğini ve insanların kendi davranışları ve tavırları hakkında düşünmeleri gerektiğini ifade eder.
- Ay doğuşundan, insan yürüyüşünden bellidir: Bir kişinin ruh halini ve karakterini dış görünüşünden veya davranışlarından anlayabileceğimizi ifade eder.
- Ay dolun olunca elle işaretlenmez (Ay bedir olunca, el ile gösterilmez): Bir işin gizliliği kalmamışsa daha fazla saklamaya çalışmak gereksiz olur (bedir: dolunay).
- Ay gör, oruç tut, ay gör, bayram eyle: Bayram günleri Hicri senenin belli aylarında kutlanır. İnsan bunların dışında kendi başına bayram yapamaz.
- Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur* (Ayı gördüm, yıldıza itibarım yok): Bir şeyin en iyisine alışan, çok iyisini görmüş olan kimse, ondan daha aşağı olanları beğenmez.
- Ay ışığında ceviz silkilmez*: Yeterli olmayan koşullarda yapılan işlerden, beklenilen verim alınamaz.
- Ay karanlığı akşamdan belli olur:
- Bir işin iyi mi, kötü mü sonuçlanacağı başlangıcından belli olur.
- İnsan, başına bir felaket geleceği zaman bunun sıkıntısını önceden hisseder.
- Ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez*: Öyle zaman olur ki bir aylık kazanç, insanı bir yıl geçindirir. Öyle zaman olur ki bir yıllık kazanç bir ay geçindirmeye bile yetmez.
Ay yıldız göğe yaraşır - Ayda gelen doğan olur, yılda gelen soğan: Birine sık sık misafirliğe giden zamanla o kişiyle dostluğunu kaybeder. Bu nedenle dostlarımıza sık sık misafirliğe gidip onları rahatsız etmemeliyiz.
- Ayda gelen gül üstüne, günde gelen kül üstüne: Bir yere misafirliğe gittiğin zaman güler yüz ve şefkatle ağırlarlar. Ama bunu her gün tekrarlarsan artık eskisi gibi hoş karşılanmazsın.
- Ayda kazanılan günde yenilmez: Zorluklarla kazanılan paranın hesapsızca kısa sürede harcanması doğru değildir.
- Ayda yılda bir namaz, onu da şeytan komaz: Dini görevlerini nadiren yerine getiren kişinin, bu az sayıdaki ibadetini bile şeytanın engellemeye çalışacağını ifade eder. İbadet ve iyi davranışlar, süreklilik ve istikrar gerektirir; aksi takdirde kolayca ihmal edilebilir.
- Ayı görmeden bayram etme* (Ay gördünse bayram et): (atasözünün anlamı) Bayram ayının doğduğunu görmeden bayram etmek yerinde olmaz. İş gerçekleşmeden sevinmek doğru olmaz.
- Ayın eskisini kesip yıldız yaparlar: Eski ve kullanışsız hale gelmiş şeylerin yeniden değerlendirilip başka bir işe yarayacak şekilde dönüştürüleceğini ifade eder.
- Ayın on beşi karanlık olsa, on beşi aydınlık olur: Zorlukların ardından gelen aydınlık ve rahatlama dönemlerini ifade eder. Her karanlık zamanın ardından mutlaka bir aydınlık geleceği umudunu taşır; bu, yaşamın döngüsel doğasını vurgular.
- Ayın son çarşambası kimine yarar, kimine yaramaz: Aynı olayların veya durumların farklı insanlar üzerinde farklı etkiler yaratabileceğini ifade eder. Herkesin hayatındaki koşullar ve sonuçlar değişken olduğu için, birinin yararına olan şey, diğerine zarar verebilir.
- Altı aylık seyislikle kırk yıllık fışkı karıştırılmaz*: Bir işi tam öğrenmeden, inceliklerini kavramadan, ustalaşmadan o işte bilgiçlik taslanmaz.
- Arkanda varsa dayın; rahat olur günün, gecen, ayın: Güçlü ve destekleyici bir akrabanın varlığıyla kişinin hayatının daha rahat olacağını ifade eder. Dayı gibi yakın akrabalar, zor zamanlarda kişinin güvence kaynağı olur ve ona huzur sağlar.
- Borca beylik bir aylık: Alınan borçla gelen rahatlığın veya sürülen sefanın kısa süreceğini ve geçici olacağını anlatır.
- Bulut arasında ay doğdu: Bir iş kötü gidiyor diye hemen karamsarlığa kapılmamalı, hiç umulmadık anda iyi yönde bir gelişme olabilir.
- Her ay dediğin keçi doğmaz: İnsan her yaptığı işten iyi sonuç bekler, ama bu her zaman mümkün olmayabilir.
- Hilâl incelir ama üzülmez (kopmaz): Zorluklar karşısında dayanıklılığın ve sabrın önemini vurgular. Zamanla bir şeyin görünümünün değişebileceğini, fakat bu değişikliklerin kişinin varlığını veya gücünü etkilemeyeceğini ifade eder; tıpkı hilâlin incelmesine rağmen varlığını sürdürmesi gibi.
- İyi iş altı ayda çıkar*: Kusursuz, güzel bir iş başarmak için uzun zaman gerekir.
- Kırk yılda bir çıracı oldu, ay akşamdan doğdu: Bir kişinin uzun süredir beklediği fırsatı yakaladığında, koşulların onun aleyhine gelişmesi durumunu ifade eder. Çıra satacakken ayın doğup ortalığı aydınlatması, beklenen kazanç fırsatının elden gitmesine neden olur; bu da talihsizlik ve fırsat kaçırmayı simgeler.
- Kırk yılda bir hırsızlığa çıktı, ay akşamdan doğdu: Nadiren kötü bir eylemde bulunan birinin, şanssızlığı nedeniyle beklenmedik bir durumla karşılaşarak bu eylemi de gerçekleştirememesini anlatır.
- Mart ayı dert ayı*:
- Kışla ilgili zorlukların son aşamasına vardığı ay mart ayıdır.
- Mart havası bir kararda durmaz. Mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur.
- Mart ayı türlü vergilerin ödeme zamanı olması nedeniyle, getirdiği sıkıntılar açısından yurttaşlar arasında bu biçimde dile getirilir.
- Mart ayların çingenesidir: Mart ayı girdimi çıkmak (bitmek) bilmez; mart ayı kolay geçmez.
- Öksüz (Yoksul) hırsızlığa çıkarsa ay ilk akşamdan doğar* (Öksüz oynaşa çıkmış, ay akşamdan doğmuş): Şansı olmayan kimse bir şeyden yararlanmaya kalkıştığında akla gelmedik engellerle karşılaşır.
- Tamahkara "Cehenneme gider misin?" demişler, "Aylık kaç kuruş?" demiş: Aşırı hırslı ve açgözlü insanların, çıkarları söz konusu olduğunda her şeyi göze alabileceklerini ifade eder. En kötü durumları bile maddi kazançla değerlendiren bir anlayışa sahip olduklarını belirtir.
- Üç gecelik ayı herkes görür: (Yeniay evresinden itibaren Ay'ın 1. ve 2. gecelerinde çok zor fark edilmesine atıfla) Belli bir süre geçtikten sonra herkesin fark edebileceği veya kolayca çözebileceği bir durumu ifade eder. Durumun ilk anda fark edilmesinin önemini vurgular.
Soru/Yorum Formu
»