![]() |
Borç |
- Birine karşı bir şeyi yerine getirmek, bir işi yüklenmek gerekliliği: Çocukları yetiştirmek ana ve babanın borcudur. Boynumun borcu olsun.
- Ödenmesi gerekli para ya da başka bir şey, verecek: Borçlar, bölük pörçük olduğundan, herkese azar azar verebiliyorum. (K. Tahir)
- Ödünç: Borç vermek. Borç almak.
İlgili birleşik kelime ve fiiller
- Borç almak: Birinden, daha sonra ödemek üzere para almak.
- Borç bakiyesi: Borcun bir bölümünün ödenmesinden sonra kalan borç.
- Borç etmek (yapmak): Borçlanmak.
- Borca almak: Veresiye almak.
- Borca batmak: Çok borçlu olmak.
- Borca girmek: Borçlanmak, borç almak.
- Borcunu kapatmak: Borcunu ödemek.
- Borç vermek: Birine, daha sonra geri ödemek kaydıyla para vermek.
- Borçlu:
- Borcu, vereceği olan: Borçlular bir yığın güçlük çıkarıyor. (A. H. Tanpınar)
- (mecazi) Bir yüküm altına girmiş bulunan: Size, yardımlarınızdan dolayı borçluyum.
- Bir şeyi birinin yardımıyla elde etmiş olan: İlk termometreyi Galileo'ya borçluyuz.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "borç" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Borç altına girmek: Borçlanmak, bir borcun sorumluluğunu yüklenmek.
- Borç benim, kasavet senin mi?: (deyiminin anlamı) Borcunu düşünmek borcu olana düşer, sen niçin tasalanıyorsun?
- Borç (ödev) bilmek (saymak): Bir şey yapmayı, kendisi için yerine getirilmesi zorunlu bir iş olarak görmek.
- Borç bini aşmak: Borcu pek çok olmak.
- Borç gırtlağa dayanmak (çıkmak): Pek çok borçlanmış olmak.
- Borç harç: Ne yapıp edip parasını sağlamak, bulmak: Borç harç bir ev yaptık sonunda.
- Borç yemek: Borçla geçinmek.
- Borçsuz harçsız: Hiç borç yapmaksızın.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "borç" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Borç iyi güne kalmaz: Borcu ilk fırsatta ödemek gerekir. Ertelenen borç daha da büyür, daha büyük üzüntülere yol açar ve dar bir günde kapıya dayanır.
- Borç ödenir, kira ödenmez: (atasözünün anlamı) Kiracılıktan kurtulup borçla da olsa bir ev edinmenin iyi olduğunu anlatır.
- Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır: İnsan borçtan da dertten de çabuk sıyrılmalı.
- Borç vermekle, düşman vurmakla: Borç vermekle, düşman vurmakla tüketilir, yok edilir.
- Borç vermekle, yol yürümekle tükenir: Birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek uzun bir yol da yürüye yürüye bitirilir.
- Borç yiğidin kamçısıdır: Borç, kişiyi, borcunu ödeyebilmesi için daha çok çalışmaya zorlar.
- Borç yiyen kesesinden yer: Borçla yaşayan ve borca güvenen, bir gün borçlarını ödeyeceğini unutmamalıdır.
- Borçlu ölmez, benzi sararır: Borç kişiyi öldürmez ama hasta edecek denli üzer. Halk dilinde şaka yollu avutma sözü olarak da kullanılır.
- Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar): Borç almak istemeyen kişi, durumuna uygun yaşamalı, tutumlu davranmalı, savurganlıktan kaçınmalıdır.
- Borcun yoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol: Tanıklık boş oturanların, kefillik borcu olmayan, parası çok kimselerin işidir.
- Borçlunun dili kısa gerek: Borçlu, alacaklısına karşı ileri konuşmamak, aşağıdan almak zorundadır.
- Borçlunun duacısı alacaklıdır: Borçlunun ölmemesi ve para kazanıp borcunu ödemesi için en çok dua eden alacaklısıdır.
- Borçlunun yalımı alçak olur: Borçlu, özellikle, alacaklısı karşısında ezik ve suskundur.
- Borçsuz çoban, yoksul beyden yeğdir: Borcu olmadan sade bir yaşam sürmek bile büyük mutluluktur.
Soru/Yorum Gönder