![]() |
Dirsek çürütmek |
- Arka kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı.
- (Yol duvar gibi uzayarak giden yerlerde) Köşe.
- Boruların gidiş yönünü (çoğunlukla 90 derece) değiştirmekte kullanılan bir ara bağlantı parçası.
- Bir direk, ağaç dalı ya da başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak destek yapılan ağaç, makas.
- Dirsek teması:
- (askeri terim) Askerlerin dirsekleri birbirine sıkıca değdirerek sıraya girme düzeni.
- (askeri terim) Normal aralıkla yürüyüş yapan kişileri dirsek temasına geçirmek için verilen komut.
- (mecazi) Bir amaç uğruna dayanışma içinde bulunma, ilişki içerisine girme: Böyle zamanlarda iktidar muhalefetle dirsek temasına geçer, söylemler yumuşatılır ve ülkenin geleceğini etkileyecek konularda ortak tavır arayışına girilir. (A. Tuzcu)
- Dirsek temas aralığı: (askeri terim) Safta yan yana duran askerler arasında bulunması gereken normal aralık.
Dirsek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "dirsek" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Dirsek çevirmek: Kendisine gereksinme kalmayınca birini yüzüstü bırakmak ya da ondan yüz çevirmek: Onu sonuna kadar sömürdü sonra da dirsek çevirdi (H. F. Gözler). Fakat Osmanlılar kendine Bağdad valiliğini verdikten sonra şaha dirsek çevirdi. (İ. A. Gövsa)
- Dirsek çürütmek:
- Okumak için yıllarca çalışmak: Senin işçiliğin kadar Üniversitede dirsek çürüttüm ben; Amerika'sında Avrupa'sında ömür tükettim. (Ö. Yağcı)
- Öğrenimde veya meslekte uzun yıllar geçirmek: Okumuş, dirsek çürütmüş, yarım asır'a yakın emek vermiş, ter dökmüş, çalışmış, çabalamış, çoluğa çocuğa, hatta torunlara karışmış koskoca adam... (R. Tamer)
- Dirsek vurmak: Birine kasten dirseğiyle çarpmak: Nesteren Ayhan'a bir dirsek vurdu. Delikanlı hemen sözü değiştirdi... (K. Nadir)
- Dirseği tezgaha kaptırmak (vermek): (argo) Sarhoş olup dalmak: (...) hazırcevaplılıktan zevk alır, okuryazar; vakit vakit dirseği tezgâha kaptırsa da gene adamdır.
Soru/Yorum Gönder