İlgili deyimler ve anlamları
![]() |
Dil |
İçinde "dil" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Dil belası: Gevezelik, boşboğazlık yüzünden başa gelen kötü durum.
- (Birinde) Dil bir karış: Saygısızca karşılık verenler için kullanılır.
- Dil çıkarmak: Alay etmek, eğlenmek.
- Dil (diller) dökmek: Kandırmak, yaranmak ya da yararlanmak için tatlı sözler söyleyip durmak: Onu razı edinceye kadar ne diller döktü. (A. Özkırımlı)
- Dil pelesengi (persengi): Söz arasında yerli yersiz söylenen ve durmadan tekrarlanan "efendim", "efendime söyleyeyim", "şey" gibi sözler.
- Dil uzatmak: Bir kimse ya da şey hakkında kötü söylemek.
- Dil yarası: Acı sözün yol açtığı gönül kırıklığı.
- Dile (dillere) düşmek: (deyiminin anlamı) Hakkında dedikodu yapılmak, herkese dedikodu konusu olmak.
- Dile gelmek: Konuşması olanaksız bir varlık ya da nesne konuşmaya başlamak: Öyle ki, ara sıra benimle konuşurken, bir büyük tarla faresi dile gelmiş sanıyorum. (Y. K. Karaosmanoğlu)
- Dile gelmez: (Çok güzel ya da çirkin bir şeyi belirtmek için) Anlatılmaz: Ayvalık dile gelmez, Ayvalık, Ayvalık'ta yaşanır. (M. Önder)
- Dile getirmek:
- Açıklamak, anlatmak, belirtmek, ifade etmek.
- Konuşturmak.
- Dile kolay: Söylenmesi kolay olmakla birlikte aslında anlatılan durumun çok önemli ve güç olduğunu belirtir: Yedi yıl, dile kolay... Yedi yıl bir cananı görmemek ne demekti? (E. A. Okur)
- Dili bir karış dışarı çıkmak: Çok yürümekten ya da koşmaktan yorulmak.
- Dili çözülmek: Dili açılmak, konuşmaya başlamak.
- Dili damağı kurumak (dili damağına yapışmak): Susuzluktan ya da heyecandan ağzı kurumak.
- Dili dolaşmak: Korkudan, hastalıktan ya da sarhoşluktan, söyleyeceğini şaşırarak düzgün konuşamamak.
- Dili döndüğü kadar: Anlatabildiği kadarıyla, anlatma gününün elverdiği ölçüde.
- Dili dönmemek: Bir sözü doğru söylemeyi becerememek, söylemek istediğini anlatamamak.
- Dili durmamak:
- Sürekli konuşmak.
- Söylenmeyecek şeyleri söylemek.
- Dili ensesinden çekilsin!: İlenme (beddua) olarak söylenir.
- Dili kılıçtan keskin: Kırıcı ve ağır konuşanlar için kullanılır.
- Dili kurtlu: Dedikoducu.
- Dili pabuç kadar: Saygısızca ve gönül kırıcı bir şekilde konuşan.
- Dili tutulmak: Herhangi bir neden yüzünden birdenbire söz söyleyemez olmak: Bazı köylülerle konuşurken soyut bir fikrin ortasında dilim tutulup kalıveriyorum.
- Dili uzun: Başkası için kötü, incitici sözler söyleyen.
- Dili varmamak: Bir sözü söylemeye gönlü razı olamamak: Aman, aman sus, söylemeye insanın dili varmıyor. (İlgili cümle kaynağı: H. R. Gürpınar)
- Dili yatkın: (Bir dili) Düzgün konuşma, çabuk öğrenme yeteneği olan.
- Dilimin ucunda: Bir söz hatırlanacak gibi olup da hatırlanmadığı zaman söylenir.
- Dilinde tüy bitmek: Tekrar tekrar söylemekten bıkmak, usanmak.
- Dilinden anlamak:
- Birinin konuştuğunu ve ne demek istediğini anlamak: Onun dilinden bir ben anlarım.
- Söz konusu şeyin özelliğini bilmek.
- Dilinden düşürmemek: Hep o kişinin ya da şeyin sözünü etmek, aynı konuyu yerli yersiz tekrarlamak.
- Dilinden kurtulamamak: Eleştirilerinden, sitemlerinden, çıkışmalarından kurtulamamak.
- Diline dolamak (Diline virt etmek): Aynı şeyi durmadan söylemek.
- Diline kira istemek: → Ağzına kira istemek.
- Diline yavuz (yörük): Çok konuşan, lafazan.
- Dilini eşek arısı soksun!: Yersiz konuşan kimselere şaka niteliğinde söylenen kaba bir söz.
- Dilini tutmak (tutmamak): Her ağzına geleni söylemekten sakınmak (sakınmamak).
- Dilini yutmak: Büyük bir korku ya da şaşkınlığa uğrayarak konuşamaz olmak.
- Dilinin altında bir şey olmak: Söylemekten çekindiği ya da söylemekte duraksadığı bir sözü olmak.
- Dilinin belasını çekmek (bulmak): Dilini tutmamak, ölçüsüz ve düşüncesiz konuşmak yüzünden zarar görmek.
- Dilinin ucuna gelmek: Bir şeyin söylenmesi için uygun bir durum oluşmak, uygun bir an gelmek.
- Dilinin ucunda olmak: Bir şeyi hatırlayacakmış gibi olup hatırlayamamak.
- Diliyle sokmak: Zehir gibi sözler söylemek: "Yarın yine yılanlaşır, zehirli diliyle sokar beni..." diye geçirdi içinden. (A. Nesin)
- Dillere destan olmak: Bir olay ya da kimsenin herkes tarafından sözü edilir olmak.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "dil" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Dil ebsem (olsa) baş esen(dir): (atasözünün anlamı) Kişi dilini tutar, her şeyi söylemezse, başını derde sokmamış olur, rahat eder.
- Dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur: Kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez.
- Dile gelen ele gelir: İnsanlar "şu işi şöyle yapacağız" diye söyleye söyleye, dediklerini gerçekleştirirler.
- Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim: Dilini tutmaması yüzünden başına dertler açılan kişinin pişman olduğunu anlatır.
- Dilin cirmi küçük, cürmü büyük: Dil küçük bir nesnedir, ama büyük suçlar işleyebilir, söylediği kötü sözlerle kişinin başını derde sokar.
- Dilin kemiği yok: Dil her yana dönebilir, önce söylediğini sonra başka biçimlere sokabilir, tam tersine çevirebilir.
Soru ve Yorumlar: 31
ESRA
Super olmus tercih ederim
Herkese
_____________________________________________________
Soru/Yorum Gönder