Dem nedir ne demektir? İlgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Eski ahşap bir masa üstünde yarısı içilmiş bir bardak çay
Çay
  1. Sıcak su ile hazırlanan çayın renk, tat ve koku bakımından alması istenen kıvam: Çayda dem, insanda erdem güzelmiş.
  2. Zaman, çağ, an: Anlayana yar olur, her dem yoldaş, her dem can... (S. Topçu)
  3. Soluk, nefes: Olsandı sen sema, olsandı sen hava / Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes! (Rabia Hatun)
  4. İçki: "Bana da bir şişe dem."
  5. Gözyaşı.
  6. Kan.


İlgili birleşik kelime ve fiiller


  • Dem dökmek: Bayanlar aybaşı sırasında çok kan dökmek.
  • Demini almak: Hazırlanan (demlenen) çay içilebilecek tat, renk ve kokuya ulaşmak: Çay dem alsın, dem; çünkü dem, çayın aşkıdır. (D. A. Taşçı)
  • Demlemek: Sıcak suya kuru çay ekleyerek kuru çayın tadının, kokusunun, renginin suya geçmesini sağlamak.
  • Demli: Çay bardağa doldurulurken içinde çay demlenmiş sıcak suyun, normal sıcak sudan daha fazla konulması.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "dem" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Dem çekmek: Ötücü kuşlar, uzun ve güzel nağmeler çıkarmak: Yeşilce çamlarının kumruları bu seda bolluğuyla yarışırcasına dem çekiyor, dem çektikçe kendi seslerini beğenmişçesine gene dem çekiyorlardı. (N. Yeğinboğalı)
  • Dem sürmek: Zevkli, neşeli bir hayat yaşamak: Ne de olsa dem sürmüş, umurgörmüş biriymiş... (S. Kaplan)
  • Dem tutmak: Çalınan bir çalgı ya da söylenen bir şarkıya sazla ya da sesle eşlik etmek: Fetih ordusunun ilk top sesleri arasında kumruların aşk daveti işitiliyor, son hücum tekbirlerine bülbül sesleri dem tutuyordu. (A. Adıgüzel)
  • Dem vurmak: Bir şeyden söz etmek, bahsetmek, konu açmak: Bildikleri gerçeklerin ötesinde "hep daha büyük gerçekler" olduğundan dem vuruyordu. (A. Abdula)
( 0 soru/yorum )