![]() |
Ruh tasviri |
- Dinlerin ve dinselci felsefenin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği canlandırıcı ve etkin ilke, tin: Madde ve ruh.
- (din) Allah tarafından yaratıldıktan sonra insan bedenine üflenmiş olan, ölümden sonra da varlığı devam edecek olan ve ne olduğu tam olarak bilinemeyen ilahi ve manevi cevher: Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir (İsra Suresi 85. Ayet). Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! (Secde Suresi 9. Ayet)
- (mecazi) Duygu, his: Bu oyuncuda hiç ruh yok. Takım ruhu diye bir şey olmalı.
- (mecazi) En önemli nokta, öz: Bu konunun bütün ruhu burada. (örnek cümle)
- Kokulu ve uçucu sıvı, esans: Naneruhu, nişadırruhu.
- Düş ürünü varlık: O boş evde geceleri ruhlar dolaşıyormuş.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "ruh" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Ruh gibi: Varlığını belli etmeyen.
- Ruhu (bile) duymamak: Farkına varmamak.
- Ruhuna hitap etmek: Herhangi bir şeyden çok etkilenmek, hoşlanmak, duygulanmak.
- Ruhuna işlemek: Benliğinde yer etmek.
- Ruhuna okumak: Ölmüş birine sevap olması için Kur'an-ı Kerim okuyup ruhuna hediye etmek.
- Ruhunu okşamak: (Biri tarafından) Sevilmek, beğenilir olmak.
- (Birinin) Ruhunu okumak: Benliğini tümüyle anlamak.
- Ruhunu şad etmek: Ölmüş birini (iyi olarak) anmak.
- Ruhunu teslim etmek: Ölmek.
Soru/Yorum Gönder