İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "can" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Can acısı: (deyiminin anlamı) Aşırı ölçüde duyulan acı.
- Can alacak (alıcı) yer: Bir şeyin en önemli, en temelli, en duyarlı noktası.
- Can alıp can vermek: Büyük bir sıkıntı ve acı içinde olmak, bunalmak.
- Can atmak: Bir şeye ya da bir duruma erişmeyi çok istemek.
- Can baş üstüne: İstenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatır.
- Can başa düşmek: (Bir kimse) Tehlikeye, kendi başının kaygısına düşmek.
- Can borcunu ödemek: Ölmek.
- Can bulmak (gelmek): Canlanmak.
- Can cana, baş başa: Herkesin, kendi canının, kendi başının kaygısına düştüğü bir tehlike anını anlatır.
- Can çekişmek: Ölmek üzere olmak: O kadar çok soluyordu ki can çekişiyor sandım. (Y. K. Karaosmanoğlu)
- Can damarı: En önemli ya da en duyarlı yer.
- Can damarına basmak:
- Bir kimsenin en önemli bulduğu ya da duyarlı olduğu yönüne dokunmak.
- Bir işin en önemli noktası üzerinde durmak.
- (Bir şeye) Can dayanmamak: Bir şey karşısında çok üzülmek.
- Can dostu: Çok yakın, pek içten dost.
- Can düşmanı: Birinin ölümünü isteyecek denli aşırı düşmanlık güden kimse.
- Can evi:
- Mide bölgesinin üstü, yürek.
- En duyarlı, en güçsüz nokta.
- Can evinden vurmak: Bir kimseye en duyarlı, en etkileyici yönünden darbe indirmek.
- Can feda (can kurban): Çok beğenilen iyi ya da güzel şeyler karşısında özverili olma anlamında söylenir.
- Can havliyle: Ölüm korkusundan doğan güçlü bir tepkiyle.
- Can kalmamak: Bitkin bir duruma gelmek.
- Can kulağıyla dinlemek: Çok dikkatle dinlemek.
- Can kurtaran yok mu!: Ölüm tehlikesi karşısında yardım isteme sözü.
- Can pahasına: Canını tehlikeye atarak, ölümü göze alarak.
- Can pazarı: Herkesin kendi canını kurtarmaya uğraştığı tehlikeli durum ya da zaman.
- Can sağlığı: İnsanın sağ olması durumu, esenlik.
- Can sıkıcı: Sıkıntılı, usanç verici.
- Can sıkıntısı: Yapacak bir iş olmamaktan ya da oyalanacak bir şey bulamamaktan duyulan tedirginlik.
- Can sıkmak: Usanç vermek, tedirgin, rahatsız etmek.
- Can vermek:
- Ölmek.
- Güç vermek.
- Canlandırmak, yaşar duruma getirmek, daha canlı duruma getirmek.
- Can yakmak:
- Zulüm ve işkence etmek.
- Bir kimseyi çok zarar ve ziyana sokmak.
- Üzmek, acı vermek.
- Can yoldaşı: Birlikte yaşanılan kimse, çok yakın dost, eş.
- Cana can istemek: Öldürülen birine karşılık birinin öldürülmesini istemek.
- Cana can katmak: İnsanın sevincini ve dinçliğini artırmak.
- Cana kıymak: Öldürmek, cinayet işlemek.
- Cana yakın: Sokulgan, sevgi ve ilgi toplayan.
- Candan geçmek: Ölmek, ölmeyi göze almak.
- Canı burnuna gelmek: (deyiminin anlamı) Bir şey yaparken çok zorluk çekerek, öfkeli bir duruma gelmek.
- Canı burnunda olmak: Yorgun ve bezgin olmak.
- Canı cebinde: Pek zayıf (kimse).
- Canı cehenneme: Sevilmeyen bir kimse için duyulan nefret, öfke ve umursamazlığı bildirir.
- Canı çekilmek: (Vücudun herhangi bir bölgesi için) Canlılığı azalır gibi olmak; bayılır gibi olmak.
- Canı çekmek: Bir şeyi istemek, iştahlanmak, arzulamak.
- Canı çıkasıca!: Öfke ve nefretten dolayı beddua (ilenme) sözü olarak kullanılır.
- Canı çıkmak:
- Ölmek.
- Çok yorulmak, bitkin bir duruma gelmek.
- Çok zorluk çekmek, çok yıpranmak.
- Canı çıksın!: Öfke ve nefret belirtmek için kullanılan bir söz, ölsün! Gebersin!
- Canı gelip gitmek: Ayılıp bayılmak, umutla umutsuzluk arasında bocalayan bir ruh durumu içinde olmak.
- Canı gelmek: Kaybettiği gücünü yeniden kazanmak, canlanmak.
- Canı gibi korumak: Özenle bakmak, gözetmek, üstüne titremek.
- Canı gibi sevmek: Çok, pek çok sevmek.
- Canı istemek: İstek ve heves duymak, özenmek, içi çekmek.
- Canı isterse: Olumsuz bir tutum karşısında kayıtsızlık bildirir, kabul etmezse etmesin anlamında kullanılır.
- Canı pek: Sıkıntıya, acıya karşı dayanıklı.
- Canı sağ olsun!: (deyiminin anlamı) Çok önemli bulunmayan yitikler karşısında avutma sözü olarak "zararı yok" anlamında kullanılır.
- Canı sıkılmak:
- Yapacak bir iş bulamamaktan tedirgin olmak, içi sıkılmak.
- Neşesi, keyfi kaçmak.
- Yarı üzülmek, yarı öfkelenmek.
- Canı tatlı: Zorluk, acı ya da sıkıntıya katlanmak istemeyen, dayanıksız.
- Canı tez: Beklemeye dayanamayan, aceleci.
- Canı yanmak:
- Acı duymak.
- Acı bir deneyim geçirmek; bir işte zarar görmek.
- Canı yerine gelmek: Sağlığını, gücünü kazanmak.
- (Falancanın) Canı yok mu?: Birinin katlandığı sıkıntıyı ya da acıyı başkalarına örnek göstermek için söylenir.
- Canım ciğerim: Çok içten bir sevgi sözü.
- (Oh) Canıma değsin!: Bir başkasının düştüğü kötü duruma sevinince, "iyi oldu! oh olsun!" anlamına söylenir.
- Canımın içi!: "Canım kadar çok sevdiğim anlamında" şefkat ya da sevgi seslenişi.
- Canına acımamak: Kendine bakmadan, kendini düşünmeden yaşamak, kendini yıpratmak.
- Canına değmek:
- Çok hoşlanmak.
- Ruhu şad olmak.
- Canına düşkün: Kendini koruyan, kendine iyi bakan.
- Canına işlemek (canına geçmek, canına kar etmek): Çok etki yapmak.
- Canına kastetmek:
- Birisini öldürmek istemek, öldürme girişiminde bulunmak.
- Gücünden çok iş görerek aşırı ölçüde kendini yormak.
- Canına kıymak:
- Acımadan öldürmek.
- Kendini öldürmek.
- Canına (canıma) minnet!: Beklenmedik iyi bir durumla karşılaşınca duyulan sevinci ve hemen kabullenişi anlatmak için söylenir.
- Canına rahmet: "İyi yaptın" ya da "iyi söyledin" anlamında bir söz.
- Canına susamak: Belasını aramak.
- Canına tak etmek (tak demek): Dayanamaz, katlanamaz duruma gelmek.
- Canına tükürmek: Hırpalamak, kötü duruma sokmak.
- Canına yetmek: Katlanma derecesini aşmak, bıktırmak.
- Canından bezmek (bıkmak, usanmak): Yaşamak istemeyecek denli sıkıntı içinde kalmak, bunalmak.
- Canından geçmek: Bir şey uğruna yaşamına son vermek istemek.
- Canını acıtmak: Birine acı vermek.
- Canını almak: Öldürmek.
- Canını bağışlamak: Birini öldürebilecekken vazgeçmek.
- Canını cehenneme göndermek: Öldürmek.
- Canını çıkarmak: Hırpalamak, çok yormak, eskitmek.
- Canını (bir yere) dar atmak: Bir tehlikeden, bir sıkıntıdan güçlükle kurtularak bir yere sığınmak.
- Canını dişine takmak (almak): Bir işe tüm varlığı ve gücüyle girişmek.
- Canını sıkmak: Neşesini kaçırmak.
- Canını sokakta bulmamak: Sağlığını korumak, kendine dikkat etmek gerektiğini anlatan bir söz.
- Canını vermek:
- Kendini harcamak.
- Hiçbir şey esirgememek.
- Canını yakmak:
- Acı verecek biçimde cezalandırmak.
- Bir kimseyi çok zarar ya da sıkıntıya sokmak.
- Canının derdine düşmek: Canından başka bir şey düşünememek.
- Canının içine sokacağı gelmek: Aşırı ölçüde hoşlanmak.
- Canıyla oynamak: Tehlikeli işlere girişmek.
- Canla başla: Seve seve, her türlü yorgunluğu göze alarak.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "can" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Can boğazdan gelir (geçer): (atasözünün anlamı) Sağlıklı bir yaşam için iyi beslenme gerekir.
- Can bostanda bitmez: İnsan yaşamının değerini bilmeli, kendine iyi bakmalıdır.
- Can candan şirindir (tatlıdır): Başkasının başına gelen dert ya da acıyı olağan sayan, önemsemeyen kimse aynı şey kendi başına geldiğinde bunu olağan dışı sayar.
- Can canın yoldaşıdır: İnsanlar tek başlarına yaşayamazlar, konuşup dertleşmek ve iş yapmak için dosta, başka insanlara gereksinimleri vardır.
- Can cümleden aziz: İnsan bencildir. Önce kendisini düşünür.
- Can çıkmayınca (çıkmadan, çıkmadıkça, çıkar) huy çıkmaz: Huy kişiliğin ayrılmaz bir parçasıdır, ölene dek sürüp gider.
- Cana gelecek (kaza, zarar) mala gelsin: Canı korumak için malı feda etmek gerekiyorsa, mal feda edilir.
- Canı cana ölçmeli (ölçmüşler): İnsan kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkasına yapmamalı.
- Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır: Rahatına düşkün kişi onun gerektirdiği güçlüklere katlanmalıdır.
- Canı yanan eşek attan yürük olur: Güçlüklerle karşılaşan insan olanaksız gibi gelen işleri başarır.
İlgili birleşik fiil ve kelimeler
- Can suyu: Fideyi dikerken verilen su.
- Canım!: (Sese verilen vurguya göre):
- Hoşnutsuzluk anlatır: Böyle söz edilir mi, canım!
- Sevgi anlatır: Canım yavrum.
- Çok güzel: Canım elbiseyi berbat etmiş.
- Canına ezan okumak: (argo) Bir kimsenin ölümüne yol açmak, hakkından gelmek.
- Canına okumak: (argo) Berbat ve perişan etmek, güç duruma düşürmek.
- Canına yandığım: (argo) Sevgi hayranlık ya da öfke gibi türlü duygular anlatır.
Soru ve Yorumlar: 2
Ali Arslan
Soru/Yorum Gönder