Can ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Yayınlanma: 23.10.10 Düzenlenme: Soru/Yorum: 2

İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "can" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Can acısı: (deyiminin anlamı) Aşırı ölçüde duyulan acı.
  • Can alacak (alıcı) yer: Bir şeyin en önemli, en temelli, en duyarlı noktası.
  • Can alıp can vermek: Büyük bir sıkıntı ve acı içinde olmak, bunalmak.
  • Can atmak: Bir şeye ya da bir duruma erişmeyi çok istemek.
  • Can baş üstüne: İstenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatır.
  • Can başa düşmek: (Bir kimse) Tehlikeye, kendi başının kaygısına düşmek.
  • Can borcunu ödemek: Ölmek.
  • Can bulmak (gelmek): Canlanmak.
  • Can cana, baş başa: Herkesin, kendi canının, kendi başının kaygısına düştüğü bir tehlike anını anlatır.
  • Can çekişmek: Ölmek üzere olmak: O kadar çok soluyordu ki can çekişiyor sandım. (Y. K. Karaosmanoğlu)
  • Can damarı: En önemli ya da en duyarlı yer.
  • Can damarına basmak:
    1. Bir kimsenin en önemli bulduğu ya da duyarlı olduğu yönüne dokunmak.
    2. Bir işin en önemli noktası üzerinde durmak.
  • (Bir şeye) Can dayanmamak: Bir şey karşısında çok üzülmek.
  • Can dostu: Çok yakın, pek içten dost.
  • Can düşmanı: Birinin ölümünü isteyecek denli aşırı düşmanlık güden kimse.
  • Can evi:
    1. Mide bölgesinin üstü, yürek.
    2. En duyarlı, en güçsüz nokta.
  • Can evinden vurmak: Bir kimseye en duyarlı, en etkileyici yönünden darbe indirmek.
  • Can feda (can kurban): Çok beğenilen iyi ya da güzel şeyler karşısında özverili olma anlamında söylenir.
  • Can havliyle: Ölüm korkusundan doğan güçlü bir tepkiyle.
  • Can kalmamak: Bitkin bir duruma gelmek.
  • Can kulağıyla dinlemek: Çok dikkatle dinlemek.
  • Can kurtaran yok mu!: Ölüm tehlikesi karşısında yardım isteme sözü.
  • Can pahasına: Canını tehlikeye atarak, ölümü göze alarak.
  • Can pazarı: Herkesin kendi canını kurtarmaya uğraştığı tehlikeli durum ya da zaman.
  • Can sağlığı: İnsanın sağ olması durumu, esenlik.
  • Can sıkıcı: Sıkıntılı, usanç verici.
  • Can sıkıntısı: Yapacak bir iş olmamaktan ya da oyalanacak bir şey bulamamaktan duyulan tedirginlik.
  • Can sıkmak: Usanç vermek, tedirgin, rahatsız etmek.
  • Can vermek:
    1. Ölmek.
    2. Güç vermek.
    3. Canlandırmak, yaşar duruma getirmek, daha canlı duruma getirmek.
  • Can yakmak:
    1. Zulüm ve işkence etmek.
    2. Bir kimseyi çok zarar ve ziyana sokmak.
    3. Üzmek, acı vermek.
  • Can yoldaşı: Birlikte yaşanılan kimse, çok yakın dost, eş.
  • Cana can istemek: Öldürülen birine karşılık birinin öldürülmesini istemek.
  • Cana can katmak: İnsanın sevincini ve dinçliğini artırmak.
  • Cana kıymak: Öldürmek, cinayet işlemek.
  • Cana yakın: Sokulgan, sevgi ve ilgi toplayan.
  • Candan geçmek: Ölmek, ölmeyi göze almak.
  • Canı burnuna gelmek: (deyiminin anlamı) Bir şey yaparken çok zorluk çekerek, öfkeli bir duruma gelmek.
  • Canı burnunda olmak: Yorgun ve bezgin olmak.
  • Canı cebinde: Pek zayıf (kimse).
  • Canı cehenneme: Sevilmeyen bir kimse için duyulan nefret, öfke ve umursamazlığı bildirir.
  • Canı çekilmek: (Vücudun herhangi bir bölgesi için) Canlılığı azalır gibi olmak; bayılır gibi olmak.
  • Canı çekmek: Bir şeyi istemek, iştahlanmak, arzulamak.
  • Canı çıkasıca!: Öfke ve nefretten dolayı beddua (ilenme) sözü olarak kullanılır.
  • Canı çıkmak:
    1. Ölmek.
    2. Çok yorulmak, bitkin bir duruma gelmek.
    3. Çok zorluk çekmek, çok yıpranmak.
  • Canı çıksın!: Öfke ve nefret belirtmek için kullanılan bir söz, ölsün! Gebersin!
  • Canı gelip gitmek: Ayılıp bayılmak, umutla umutsuzluk arasında bocalayan bir ruh durumu içinde olmak.
  • Canı gelmek: Kaybettiği gücünü yeniden kazanmak, canlanmak.
  • Canı gibi korumak: Özenle bakmak, gözetmek, üstüne titremek.
  • Canı gibi sevmek: Çok, pek çok sevmek.
  • Canı istemek: İstek ve heves duymak, özenmek, içi çekmek.
  • Canı isterse: Olumsuz bir tutum karşısında kayıtsızlık bildirir, kabul etmezse etmesin anlamında kullanılır.
  • Canı pek: Sıkıntıya, acıya karşı dayanıklı.
  • Canı sağ olsun!: (deyiminin anlamı) Çok önemli bulunmayan yitikler karşısında avutma sözü olarak "zararı yok" anlamında kullanılır.
  • Canı sıkılmak:
    1. Yapacak bir iş bulamamaktan tedirgin olmak, içi sıkılmak.
    2. Neşesi, keyfi kaçmak.
    3. Yarı üzülmek, yarı öfkelenmek.
  • Canı tatlı: Zorluk, acı ya da sıkıntıya katlanmak istemeyen, dayanıksız.
  • Canı tez: Beklemeye dayanamayan, aceleci.
  • Canı yanmak:
    1. Acı duymak.
    2. Acı bir deneyim geçirmek; bir işte zarar görmek.
  • Canı yerine gelmek: Sağlığını, gücünü kazanmak.
  • (Falancanın) Canı yok mu?: Birinin katlandığı sıkıntıyı ya da acıyı başkalarına örnek göstermek için söylenir.
  • Canım ciğerim: Çok içten bir sevgi sözü.
  • (Oh) Canıma değsin!: Bir başkasının düştüğü kötü duruma sevinince, "iyi oldu! oh olsun!" anlamına söylenir.
  • Canımın içi!: "Canım kadar çok sevdiğim anlamında" şefkat ya da sevgi seslenişi.
  • Canına acımamak: Kendine bakmadan, kendini düşünmeden yaşamak, kendini yıpratmak.
  • Canına değmek:
    1. Çok hoşlanmak.
    2. Ruhu şad olmak.
  • Canına düşkün: Kendini koruyan, kendine iyi bakan.
  • Canına işlemek (canına geçmek, canına kar etmek): Çok etki yapmak.
  • Canına kastetmek:
    1. Birisini öldürmek istemek, öldürme girişiminde bulunmak.
    2. Gücünden çok iş görerek aşırı ölçüde kendini yormak.
  • Canına kıymak:
    1. Acımadan öldürmek.
    2. Kendini öldürmek.
  • Canına (canıma) minnet!: Beklenmedik iyi bir durumla karşılaşınca duyulan sevinci ve hemen kabullenişi anlatmak için söylenir.
  • Canına rahmet: "İyi yaptın" ya da "iyi söyledin" anlamında bir söz.
  • Canına susamak: Belasını aramak.
  • Canına tak etmek (tak demek): Dayanamaz, katlanamaz duruma gelmek.
  • Canına tükürmek: Hırpalamak, kötü duruma sokmak.
  • Canına yetmek: Katlanma derecesini aşmak, bıktırmak.
  • Canından bezmek (bıkmak, usanmak): Yaşamak istemeyecek denli sıkıntı içinde kalmak, bunalmak.
  • Canından geçmek: Bir şey uğruna yaşamına son vermek istemek.
  • Canını acıtmak: Birine acı vermek.
  • Canını almak: Öldürmek.
  • Canını bağışlamak: Birini öldürebilecekken vazgeçmek.
  • Canını cehenneme göndermek: Öldürmek.
  • Canını çıkarmak: Hırpalamak, çok yormak, eskitmek.
  • Canını (bir yere) dar atmak: Bir tehlikeden, bir sıkıntıdan güçlükle kurtularak bir yere sığınmak.
  • Canını dişine takmak (almak): Bir işe tüm varlığı ve gücüyle girişmek.
  • Canını sıkmak: Neşesini kaçırmak.
  • Canını sokakta bulmamak: Sağlığını korumak, kendine dikkat etmek gerektiğini anlatan bir söz.
  • Canını vermek:
    1. Kendini harcamak.
    2. Hiçbir şey esirgememek.
  • Canını yakmak:
    1. Acı verecek biçimde cezalandırmak.
    2. Bir kimseyi çok zarar ya da sıkıntıya sokmak.
  • Canının derdine düşmek: Canından başka bir şey düşünememek.
  • Canının içine sokacağı gelmek: Aşırı ölçüde hoşlanmak.
  • Canıyla oynamak: Tehlikeli işlere girişmek.
  • Canla başla: Seve seve, her türlü yorgunluğu göze alarak.


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "can" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Can boğazdan gelir (geçer): (atasözünün anlamı) Sağlıklı bir yaşam için iyi beslenme gerekir.
  • Can bostanda bitmez: İnsan yaşamının değerini bilmeli, kendine iyi bakmalıdır.
  • Can candan şirindir (tatlıdır): Başkasının başına gelen dert ya da acıyı olağan sayan, önemsemeyen kimse aynı şey kendi başına geldiğinde bunu olağan dışı sayar.
  • Can canın yoldaşıdır: İnsanlar tek başlarına yaşayamazlar, konuşup dertleşmek ve iş yapmak için dosta, başka insanlara gereksinimleri vardır.
  • Can cümleden aziz: İnsan bencildir. Önce kendisini düşünür.
  • Can çıkmayınca (çıkmadan, çıkmadıkça, çıkar) huy çıkmaz: Huy kişiliğin ayrılmaz bir parçasıdır, ölene dek sürüp gider.
  • Cana gelecek (kaza, zarar) mala gelsin: Canı korumak için malı feda etmek gerekiyorsa, mal feda edilir.
  • Canı cana ölçmeli (ölçmüşler): İnsan kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkasına yapmamalı.
  • Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır: Rahatına düşkün kişi onun gerektirdiği güçlüklere katlanmalıdır.
  • Canı yanan eşek attan yürük olur: Güçlüklerle karşılaşan insan olanaksız gibi gelen işleri başarır.


İlgili birleşik fiil ve kelimeler


  • Can suyu: Fideyi dikerken verilen su.
  • Canım!: (Sese verilen vurguya göre):
    1. Hoşnutsuzluk anlatır: Böyle söz edilir mi, canım!
    2. Sevgi anlatır: Canım yavrum.
    3. Çok güzel: Canım elbiseyi berbat etmiş.
  • Canına ezan okumak: (argo) Bir kimsenin ölümüne yol açmak, hakkından gelmek.
  • Canına okumak: (argo) Berbat ve perişan etmek, güç duruma düşürmek.
  • Canına yandığım: (argo) Sevgi hayranlık ya da öfke gibi türlü duygular anlatır.
( 2 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 2


Anonim:
harika hazırlanmış elinize sağlık

Ali Arslan
17/5/18 12:45
Anonim:
ellerınıze saglık ellerınız dert gormesın kım yaptıysa harıka olmus

3/10/19 18:04