Zaman nedir ne demektir? Zaman ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 7
Spiral şeklinde sonsuza uzanan zamanı gösteren saat
Zaman
  1. (fizik) Güneşin doğuşu ve batışı, gündüz, gece, mevsimler vb. doğal süreçlerin insan aklında yarattığı ve her türlü sürecin, içinde yer alacağı düşünülen, başı ve sonu belli olmayan, günün 24 saat seçilmesi gibi keyfi olarak ölçülendirilmiş kavram. Fiziksel olayların Einstein'in görelilik kuramıyla açıklanabilme sınırını genişleten, uzayın yanı sıra dördüncü bir boyut gibi ele alınan zaman, uzay-zaman referans sisteminin bir parçasını oluşturur.
  2. Bu kavramın kapsamı içine giren sınırları belli ya da belirsiz bir parça: Aradan ne kadar zaman geçti bilemiyorum.
  3. Çağ, mevsim: Çocukluk zamanı. Gül zamanı.
  4. Bir işe ayrılmış saatler: Uyku zamanı. Oyun zamanı. İş zamanı. Ders zamanı.
  5. Sırada: Sen yan gelip yattığın zaman ben çalışıyordum.
  6. Devir, dönem: İkinci Mahmut zamanında.
  7. Bir sürenin durum ve koşulları: Kötü bir zamana denk geldi. Zaman o zaman değil.
  8. (dilbilim) Genellikle eyleme bağlı olarak doğal sürenin çeşitli bölümlenişlerini belirten dilbilgisi ulamına bağlı olarak sürenin ayrıldığı bölümlerden her biri: Geçmiş zaman. Şimdiki zaman. Gelecek zaman. Geniş zaman.
  9. (yerbilim) Yerkabuğunun geçirdiği gelişimde saptanan dört geniş evreye verilen ad: Birinci zaman, ikinci zaman...
  10. (müzik) Ölçü bölümü: Üç, dört zamanlı ölçü.
  11. (gökbilim) Güneş ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karşılık bir ölçü.


Zaman ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "zaman" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • Zaman almak: Sürmek, zaman harcamasını gerektirmek, devam edip zamanı geçirmek: Kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi anlamak zaman alır. Yaranın iyileşmesi zaman alır. Acıların dinmesi zaman alır. Öğrenmek zaman alır. Öğretmek zaman alır... (N. Bodur)
  • Zaman ayırmak: (Bir iş için) Belli bir zamanını vermek, belli bir zamanını bir işe tahsis etmek: Sevdiklerine zaman ayırmak, sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmek insanı mutlu eder. (E. Sarı)
  • Zaman azmak: Dünya kötü bir durum almak: Zaman azdı diye şekvâ edenler / Dirilip bugünkü ahvâli görün / Helâl haram diye kavga edenler / Dirilip bugünkü ahvâli görün (M. N. Sefercioğlu)
  • Zaman bırakmak: (deyiminin anlamı) Bir iş için belli bir zaman ayırmak: Kazım Nami, düşünüp karar vermemiz için bize ertesi güne kadar zaman bıraktı. (V. Nureddin)
  • Zaman bulamamak: İşinin çokluğu sebebiyle bir işi yapma imkânı olmamak, vakit bulamamak: Kitap okumayı çok seviyordu. Fakat buna da zaman bulamıyordu. (M. Kasadar)
  • Zaman geçirmek: Oyalanmak: Derslerinden fırsat buldukça kütüphane de zaman geçiriyordu artık. (B. Yılmaz)
  • Zaman kaybetmek: Zamanını harcamasına sebep olan bir şey yüzünden asıl yapacağı iş için az vakti kalmak: Yolu karıştırdığını düşündü ve tekrar evine döndü. Çok zaman kaybetmişti. Tekrar denemeli miydi bilemedi... (E. Demirkıran)
  • Zaman kazanmak:
    1. Bazı şeyleri daha kolay ve hızlı yaparak asıl yapacağı şey için daha çok vakit elde etmek (→ Vakit kazanmak): Deney günü gelene kadar zaman kazanmış olacağız ve henüz hiçbir şey hazır değil. Daha formülü çözemedik bile... (S. Ertekin)
    2. Bir işe hazır olabilmek için kendine zaman sağlamak: Özdemir Bey, dört gün zarfında diplomatik manevralarla generale oyalayıcı cevaplar vererek zaman kazandı. (B. Pamuk)
  • Zaman kollamak: Fırsatını beklemek, bir işin sırasını beklemek: Son darbeyi indirmek için uygun bir zaman kolluyordu. (Ö. Celep)
  • Zaman meselesi: Belli bir müddet içinde olabilecek şeyler için kullanılır: Aslında hepimizin bir hedefi var, neye inandıysak, ne olmak istiyorsak o olacağız. Sadece zaman meselesi... (A. Dinççağ)
  • Zaman o zaman değil: Şimdi o işin vakti değil: Her şey birbirinin içine girdi. Zaman o zaman değildi. (Türk dili)
  • Zaman öldürmek: Boş şeylerle vakit geçirmek: Gençleri genelde parklarda zaman öldürüyordu. Çoğunun bir işi yoktu. (Y. Ünal)
  • Zaman tanımak:
    1. Bir iş için yeterli süreyi vermek: Biraz dinlenmesi için ona zaman tanıdı çünkü onu tekrar uzun bir yola gönderecekti. (Y. Ak)
    2. Bitmeyen bir iş için süreyi uzatmak: Ödenmeyen borcu ödemeleri için 7 gün zaman tanıdı.
  • Zaman vermek: Bir iş için belli bir süre ayırmak veya tanımak: Söylediklerini sindirmesi için ona zaman veriyor ve onun duygularını anlamaya çalışıyordu. (A. Daşgın)
  • Zamana ayak uydurmak: Yaşadığı zamanın gerektirdiği şekilde davranmak: Babamın şu nasihatini hep hatırlarım: "Başarı, zamana ayak uydurmak demektir." (B. Şenver)
  • Zamana bırakmak: Bir işin zaman içinde hallolmasını beklemek: Daha fazla cefayı kalbine mihman etmeden atmaya çalışıyordu. Lakin bunu birkaç saat içinde yapması onun için daha çok eziyet verecekti. Bunu, günleri, anıları ve dostları eskiten zamana bıraktı. (E. Dizman)
  • Zamana uymak: Davranışlarını toplumun koşullarına ve içinde bulunduğu devrin gereklerine uydurmak: Şiirlerinde zamana uymak için, ısmarlama söylenmiş bir tek mısra yoktur. (Yahya Kemal için)
  • Zamanı dolmak:
    1. Bir iş için ayrılan sürenin sonuna ulaşmak: Seansın zamanı dolmak üzereydi ve bu yüzden bitirmeye çalışıyordum.
    2. Ömrün sonuna ulaşmak: Ama artık kendi zamanı da dolmuştu. Az sonra tarih kitaplarında bir isim olarak kalacaktı. (Y. Mardin)
  • (Bir şeyin) Zamanı geçmek:
    1. O şey artık gerekli ve yerinde olmaktan çıkmak: Çok sevdiğim bir söz vardır: "Yapılacaksa çocukken yapılmalı, büyüdüğünde birçok şeyin zamanı geçmiş oluyor." (A. A. Akgün)
    2. Mevsimi geçmek: Bülbül zamanı geçti değil mi, artık ötmezler? Yavrularını çıkarınca susarlar. (M. Adıbeş)
  • Zamanı olmak: Yapılacak şey için vakti bulunmak: Biraz bekle deli gönül, / Her şeyin bir zamanı var. / Kış giderse gelir sümbül, / Her şeyin bir zamanı var. (B. Yazgan)
  • (Bir şey veya kimse birinin) Zamanını almak: Çok meşgul etmek, vaktini almak: İş, yemek, temizlik... Bütün zamanımı alıyor. (M. Çelen)
  • Zamanını geçirmek: Bir işin yapılması için tanınan süreyi doldurmak: Bir ara Harp Okuluna girmek istedi. Fakat müracaat zamanını geçirdiği için giremedi. (H. Vural)
  • Zamanla yarışmak: Hızlı hareket etmek: 1942 senesine kadar otuz bine yakın beyit yazmış ama gene de ona ölümle, kendi kendisiyle, zamanla yarışıyormuş gibi geliyor. Yetişmeğe mecbur duyuyor kendini. (R. Fiş)
  • Aman zaman: Yalvarma, yakarma: Hâkim, aman zaman dinlemedi, teröristlere en ağır cezayı verdi (N. Muallimoğlu). Amanı zamanı yok... Ya doğruyu söylersin, ya leşini sererim! (F. Kandemir)
  • Aman zaman bilmemek: Fırsat vermemek, halden anlamamak: Ucu bucağı olmayan, azgınlığından rengi dönüp siyaha çalan, aman zaman bilmeyen o korkunç denizlerde yol aldık. (A. R. Akyavaş)
  • Aman zaman dedirtmemek: Aman vermemek: Dayanamamış bu acıya. Aman zaman demeye kalmadan düşüp ölüvermiş.
  • Aman zaman dinlememek: Mazeret kabul etmemek: Aman zaman dinlemedi; gitti, atı bulup getirdi. (M. N. Sepetçioğlu)
  • Amanı zamanı yok: Mazeret istemem, mazeret dinlemem: Amanı, zamanı yok, haydi çabuk ol, sıva kollarını! (O. C. Kaygılı)
  • Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde: Genellikle bir masal veya hikayeye başlarken "çok zaman önce" anlamında kullanılan bir tekerleme: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde çok uzak diyarlarda, etrafı masmavi denizlerle çevrili, ışıl ışıl bir ülke varmış. (E. Özsoy)
  • Gel zaman, git zaman: Aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra: Gel zaman git zaman çocuklar büyümüşler. (M. H. Yavuz)
  • Kaç zamandır: "Belirsiz fakat çok zamandan beri, çoktan beri" anlamında kullanılan bir deyim: Zira, kaç zamandır bağrında kapalı kalmış dertlerini bu suretle dökmüş oluyordu. (Y. K. Karaosmanoğlu)


Zaman ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "zaman" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Zaman her şeyin ilacıdır* (Zaman her yarayı tedavi eder): Zaman geçtikçe pek çok sıkıntının ve acının hafifleyeceğini ve kendinden çözülebileceğini veya ortadan kalkacağını ifade eder.
  • Zaman insana her şeyi öğretir: Zamanın geçmesiyle birlikte insanların deneyimlerinden ve yaşadıklarından öğrenerek olgunlaşacaklarını ifade eder. Zamanla birlikte insanlar, bilgi, anlayış ve bilgelik kazanır.
  • Zaman, saman satar (Zaman satar samanı): Kış zamanı yemyeşil otlar tükendiğinde samanın değeri artar ve saman bu zamanda daha kıymetli olur ve satılır. Saman gibi her şeyin de kıymetlendiği, rağbet gördüğü bir zaman vardır.
  • Zaman sana uymazsa sen zamana uy* (Zamana uymak gerek): (atasözünün anlamı) İnsan, içinde yaşadığı ortama ayak uydurmak zorundadır. Zamana aykırı hareket etmektense ona uymak, yeniliklere açık olmak lazımdır.
  • Zaman zamana uymaz (dünya bir kararda durmaz): Her çağın, her dönemin, her yüzyılın gereklilikleri, şartları, kültürü vb. değişiklik gösterir.
  • Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez*: Aç kimse yalvarıp yakarmadan anlamaz, özür tanımaz; çocuk da aklına estiği an bir şey isteyiverir ve bekleme nedir bilmez.
  • Ahmak olan her zaman düşer: Akılsız beceriksiz kimseler giriştikleri her işten başarısızlıkla çıkarlar.
  • Akıllı, dostunu her zaman hatırlar: İnsanların sadece yardıma ihtiyacı olduğunda değil, başka zamanlarda da dostlarını aramalarının gerektiğine işaret eden bir sözdür.
  • Ayağını zamana uydur, kalburunu samana: Gelişmelere ve yeniliklere ayak uyduramayanlar her şeyde en geride kalırlar.
  • Bir aldanan bir aldanır, iki aldanan her zaman aldanır: Aynı hatayı bir kez yapan kişinin bundan ders alarak bir daha aynı hatayı yapmaması gerektiğini, ancak aynı hatayı tekrar tekrar yapan kişinin sürekli yanılmaya ve zarar görmeye devam edeceğini ifade eder.
  • Ben ne vakit ölürsem kıyamet o zaman kopar: Herkesin kendi yaşamını merkez aldığı ve ölümünün kendi varoluşunun sonu olduğu düşüncesini yansıtır.
  • Bol zamanda kıt harcanan, dar zamanda bol harcanır: Kazancı iyiyken tutumlu davranan kişi işsiz kaldığında uzun süre yokluk çekmez.
  • Felek adama her zaman yâr olmaz: Şansın ve talihin her zaman insanın yanında olmayacağını ifade eder.
  • Gecenin en karanlık zamanı şafaktan önceki zamandır: Sıkıntıların en yoğun olduğu anın genellikle sona ermek üzere olduğu zaman olduğunu ifade eder. İnsanlar, sorunların en zorlu döneminde umutsuzluğa kapılabilir, ancak bu an aynı zamanda çözümün ve rahatlamanın da en yakın olduğu andır.
  • Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer: Geçmişte yaşanan güzel anıların ve hatıraların çok değerli olduğunu, zamanla daha da kıymetli hale geldiğini ve bazen bu hatıraların, içinde bulunulan dünyadan bile daha değerli görünebileceğini anlatır.
  • Her geçen zaman bir öğüttür: Zaman içinde karşılaşılan olayların, deneyimlerin ve yaşanmışlıkların insanlara değerli bilgiler ve hayat dersleri kazandırdığını vurgular.
  • Her şeyin bir zamanı vardır: Her olayın, durumun veya eylemin gerçekleşmesi ya da her işin yapılması için uygun bir zamanın bulunduğunu ifade eder.
  • Her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz*: İstenen şeyi kolayca elde etme fırsatı her zaman çıkmaz.
  • Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez: İnsanın işi her zaman yolunda gitmeyebilir. Onun için elinde fırsat varken bundan olabildiğince yararlanmalıdır.
  • İnsanı zaman kadar terbiye eden bir şey yoktur: Zaman insanı olgunlaştırır; tecrübe sahibi yapar; kişi her şeyi zamanla öğrenir.
  • İnsanın her zamanı bir olmaz: İnsanların ruh halleri ve davranışlarının zamanla değişebileceğini ifade eder. İnsanların bazen neşeli, bazen üzgün, bazen de öfkeli olabileceklerini, dolayısıyla her zaman aynı şekilde davranmalarının beklenemeyeceğini vurgular.
  • Kedi her zaman kaymak yemez: Fırsatçı kimseler, her zaman aynı şekilde şanslı olmayabilirler.
  • Kuyruklu yıldız her zaman doğmaz: Kuyruklu yıldızların gökyüzünde nadir görülen olaylar olması gibi, hayatımızda da bazı fırsatlar veya özel anlar çok seyrek ortaya çıkar.
  • Sakla samanı gelir zamanı*: Gelecekte meydana gelebilecek sıkıntılar için önceden hazırlık yapılmalıdır.
  • Saman hayvana, zaman insana yakışır: Hayvanlar için saman ne kadar gerekli ve uygun ise, insanlar için de zamanı doğru ve etkin kullanmak o kadar önemlidir. Bu atasözü, zamanın değerini bilmeyi ve hayatımızı planlı, düzenli bir şekilde yönetmeyi öğütler.
  • Sel her zaman kütük getirmez (Akan çay her zaman kütük getirmez): Her zaman kolayca veya çaba harcamadan fırsatlar elde edilemeyeceğini, rastlantıların veya şansın her zaman insanın lehine olmayacağını anlatır.
  • Tövbe kapıları her zaman açıktır: İnsanların ölümden önce her zaman hatalarından dönüp pişmanlık duydukları takdirde Allah'tan af dileme, bağışlanma ve doğru yola geri dönme fırsatına sahip olduklarını ifade eder.

Zaman ile ilgili birleşik kelimeler


  • Zaman aşımı: Bir işin ya da borcun üzerinden belirli bir zaman geçerek onun geçersiz kalması, müruruzaman: Bu borç zaman aşımına uğradı. (yapılmasına ya da ödenmesine gerek yok)
  • Zaman ayarlı: Belirli bir ana ayarlanmış olan: Zaman ayarlı bomba.
  • Zaman zaman: Belli olmayan zamanlarda: Her zaman olmasa da zaman zaman sizlerle görüşeceğim.
  • Zaman zarfında: Belirli bir süre içerisinde: Bu kadar az bir zaman zarfında çok iyi Türkçe öğrenmişsiniz. (S. Ağrali)
  • Zamanında: Olması lâzım gelen zamanda, tam vaktinde: İşlerine zamanında yetişmek için evlerinden erkenden çıkan insanlar. (A. Nesin)
  • Zamanla: Giderek, aradan zaman geçe geçe: "Belki de zamanla bunları anlayabiliriz." "Zamanla." dedi düşünceli bir şekilde. (O. E. Fire)

Ayrıca bakınız: Vakit ile ilgili atasözleri ve deyimler
( 7 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 7


Anonim:
:D saol
14/4/14 17:57
Anonim:
İşime yaradı ama diğer site.erdede aynısı var farklı deyimler yokmu yinede saolun:-)
25/4/14 07:57
Anonim:
çok yardımcı oldunuz teşekkürlr
5/4/17 14:22
Anonim:
Çok yardımcı oldu
18/10/18 20:17
Anonim:
idare eder
4/12/18 21:41
Anonim:
çok az var ama olsun güzel
5/12/21 19:45
Anonim:
isime cok yaradi ödevden 💯 alıcağım
15/12/22 16:16