Pazar nedir ne demektir? İlgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bir sebze pazarındaki kalabalık halk
Pazar yeri
  1. Belli bir günde her türlü mal satıcılarıyla alıcıların toplanıp alışveriş ettikleri yer: Evde bir şeyler kalmamıştı. Yarın salı pazarı var. Birlikte çıkarız senle alışverişe (Firuzan). Pazarın kuralıdır; ilk tur, tezgahları görmek için atılır. Dönüşte toplayarak gelinir. (Y. N. Yılmaz)
  2. Belli bir şeyin satıldığı yer, piyasa: Sebze pazarı. Hayvan pazarı.
  3. Haftanın cumartesi ile pazartesi arasındaki son günü: "Yarın pazar. Pazar pazarına mı gidiyorsunuz?" "Evet, sen de bizimle gelir misin?" (N. İbrahimi)
  4. Alışveriş: Allah çarşınıza pazar versin (A. Işık). "Allah çarşına göre pazar versin yeğenim!" (S. Dinler)
  5. Pazarlık: Pazarsız giren haksız çıkar. (atasözü)
  6. Rize ve Tokat illerine bağlı olan ilçelerden her biri.


İlgili birleşik kelimeler


  • Pazar araştırması: (ticaret) Bir malın nerede, ne zaman, ne kadar, ne şekilde ve kimlere satılabileceğini belirlemek için yapılan araştırma.
  • Pazarbaşı: (eski) Pazarı yöneten ve ona düzen veren kimse, pazar kahyası, çarşı ağası.
  • Pazar kayığı: Eşya taşıyan büyük kayık.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "pazar" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Pazar bozmak:
    1. Satışa son verip tezgahta ya da sergide bulunan satışa çıkarılmış malları toplamak: Pazar bozulmuş... Eşek ve katır kafileleri çoktan dağın yolunu tutmuş... Meydan bomboş... (R. N. Güntekin)
    2. Pazarlığı bozmak, feshetmek.
    3. (mecazi) Birinin gerçekleşmesi muhtemel işini bozmak: Haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar (atasözü)
  • Pazar etmek: (eski)
    1. Alışveriş etmek: Dedim dilber gel bir pazar edelim / Dedi ben alışı verişi bilmem. / Dedim muhabbetten kuralım pazar / Dedi ben tenhada güreşi bilmem. (Aşık Ruhsati)
    2. Pazarlık etmek: Hasan Refik Paşa, çarşılarda gezer, eşyasını cenk be cenk pazar ederek mübaya'a ederdi. (M. Z. Pakalın)
  • Pazar kayığı gibi: (deyiminin anlamı) Çok yüklenmiş (taşıt): "Nasıl hissediyorsun?" "Pazar kayığı gibi! Sanki bütün dünyanın yükünü üzerimde taşıyorum!" (S. Yar)
  • Pazar kesmek: Alışverişte karşılıklı olarak fiyatta anlaşmak, pazarlığı tamamlamak.
  • Pazar ola!: Satıcılara "satışın bol olsun!" anlamında söylenen bir iyi dilek sözü: "Pazar ola, aşçı baba!" diyerek yürür gider. Esnaf, adeta Hasan Bey'i uğur addetmiş, onun "pazar ola"sını hayırlı bir siftah bellemiştir. (M. Özkan)
  • Pazar yerine dönmek: Bir yer kalabalıklaşmak: Bazıları bunu eğlenceye dönüştürünce ortalık pazar yerine döndü. (A. Kılıç)
  • Pazara çıkarmak: Satılığa çıkarmak: Herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını (beğenmiş) almış. (atasözü)
  • Pazara düşmek:
    1. (Bir mal) Bollaşıp ucuzlamak, pazarlarda satılacak duruma gelmek: Biraz sabret pazara düşünce alırız.
    2. (mecazi) Değerini kaybetmek, kıymeti azalmak: İnsanı insan yapan değerler pazara düştü; dosta kurşun, düşmana gül. (T. S. Karatepe)


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "pazar" kelimesi geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Pazar dağıldıktan sonra sergi açılmaz: Bazı insanlar yapacakları işe o kadar geç başlarlar ki, artık o işi yapsalar da yapmasalar da önemi kalmamıştır.
  • Pazar, ilk pazardır: (atasözünün anlamı) Satıcı, malına ilk fiyat biçene satış yapmazsa sonradan bu fiyatı da bulamayabilir.
  • Pazar körsüz kalmaz: Kötü mal satılmaz sanmayın; ona da iyiyi, kötüyü ayırt edemeyen alıcı elbet bulunur.
  • Pazar kuruldu hesap bozuldu: Önceden yapılan hesabın tutmadığını anlatır (evdeki hesap çarşıya uymaz).
  • Pazarda herkes ambarındaki unu kadar konuşur: Bir kimse, maddi alanda olsun, manevi alanda olsun, yeteneğinin ölçüsünü bilmeli, sınırı aşan davranışlarda bulunmamalıdır.
  • Pazarda kuzu derisi koyun derisinden çok satılır: Her şeyin değeri farklıdır (?).
  • Pazardaki ete soğan doğranmaz: Ele geçmemiş bir şeyden çıkar umulmaz.
  • Pazarsız (pazarlıksız) giren haksız çıkar: İnsan alışverişte dahil olmak üzere tüm işlerde önceden enine boyuna anlaşmalıdır yoksa sonradan haksız çıkabilir.
  • Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış (beğenmiş): Her insan kendi düşünce ve görüşlerini başkalarınınkinden daha üstün görür.
  • Denizdeki balığı pazarı (pazarlığı) olmaz: Henüz elde olmayan bir nesnenin alımı, satımı üzerinde konuşulmaz.
  • Kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın: Bir şey satın almasını bileyen kimseler alışverişe çıkmamalıdır ancak esnaf da bu gibilerden hoşlanır.
  • Parasız pazara, kefensiz mezara gidilmez: Yapmak istenen işin gereklerine göre hazırlık yapmak gerekir.
  • Utanma pazar, dostluğu (mideyi) bozar: Taraflar birbirine ne denli yakın da olsalar bir alışverişte açıkça konuşup anlaşmaları gerekir, 'ayıp olur' kaygısıyla başta değinilmeyen konular yüzünden sonradan araya soğukluk, kırgınlık girer.
( 0 soru/yorum )