- Söz, lakırdı.
- Uygulanması olanaksız, boş ve değersiz düşünce.
- "Olmayacak şey" ya da "bu sözün hiçbir değeri yok" anlamında ve küçümseme için kullanılır: Şunu yapacakmış bunu yapacakmış, laf!
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "laf" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Laf açmak: Söz etmek.
- Laf ağzında kalmak: (deyiminin anlamı) Söylemeye vakit ya da fırsat bulamamak.
- Laf (lakırdı, söz) altında kalmamak: Kendisine dokundurulan her sözün karşılığını vermek.
- Laf (laftan) anlamak: Anlayışlı olmak, laf dinlemek.
- Laf anlamaz: Anlayışsız, inatçı, dik kafalı, sabit fikirli.
- Laf (söz) aramızda: Söylediklerimi başkaları bilmesin, aramızda gizli kalsın.
- Laf atmak:
- Çene çalmak, yarenlik etmek.
- Uzaktan dolayısıyla dokunacak söz söyleyip işittirmek.
- Lafla sarkıntılık etmek.
- Laf çıkmak: Söylenti dolaşmak.
- Laf dinlemek: Söz dinlemek, öğüt tutmak.
- Laf dokundurmak: Dolaylı olarak anlatmaya çalışmak.
- (Birine) Laf düşmemek:
- Bir konu üzerinde düşüncesini bildirme, görüş belirtme hakkı olmamak.
- Konuşma sırası kendisine gelmemek.
- (Bir şeyi) Laf etmek: Dedikodu konusu yapmak.
- Laf işitmek: Paylanmak, azarlanmak.
- Laf kalabalığı: Boş söz, gevezelik.
- Laf kaldırmamak: Kendisine yönelen eleştiri ya da uyarılara dayanamamak.
- Laf kıtlığında asmalar budayayım: Birinin yersiz, boş sözler söylediğini anlatmak için kullanılır.
- Laf körüğü: Çok konuşan, geveze.
- Laf mı!: Söylenen bir sözü hafifseme anlamında kullanılır.
- Laf ola beri gele: "Söylediği saçmaya bak!"
- Laf olmak: Dedikodu konusu olmak.
- Laf olsun diye: Belli bir amaç gözetmeden.
- Laf söyledi bal kabağı!: Lafa mı benziyor şu aptalın dediği.
- Laf taşımak: Kişilerin birbirleri aleyhinde söyledikleri sözleri ara açmak için iletmek.
- Laf yok: Bir şeyin ya da kimsenin kusursuz olduğunu belirtmek için kullanılır: Ona laf yok.
- Lafa boğmak: Gürültüye getirmek.
- Lafa dalmak: Konuşmanın zevkine kapılıp geçen zamanın farkına varmamak.
- Lafa koyulmak: İki kişi konuşmaya başlamak.
- Lafa limon sıkmak: Sululuk ederek söze karışıp konuşmayı kesmek.
- (Birini) Lafa tutmak: Lakırdıyla oyalamak, işinden alıkoymak.
- Lafa yekun tutmak: Konuşmayı kestirip atmak.
- Lafı ağzına tıkamak: Sözünü bitirmesine fırsat vermeden susturmak.
- Lafı (lakırdıyı, sözü) ağzında gevelemek: Düşüncesini kesin ve açık olarak söyleyememek.
- Lafı ağzında kalmak: Sözünü bitirememek.
- Lafı ağzından kaçırmak: Söylemek istemediği şeyi söyleyivermek.
- Lafı çevirmek: Sözü değiştirmek, başka konuya geçmek.
- Lafı çiğnemek: Konuşmayı gereksiz yere uzatmak, hep aynı şeyleri söylemek.
- Lafı mı olur?: Ne önemi var?
- Lafı uzatmak: Bir konuyu anlatırken ana düşünceyi bırakıp ayrıntılara dalmak.
- Lafını (lafınızı) balla kestim: Birinin konuşmasını kesmek için izin almak amacıyla kullanılır.
- (Bir kimse) Lafını bilmek: Söylediği sözün doğuracağı sonuçları kestirebilmek: Lafını bil de konuş.
- Lafını esirgememek: Dobra dobra konuşmak.
- (Bir şeyin) Lafını etmek: Üzerine konuşmak.
- Lafını kesmek: Birisi konuşurken söze başlayıp onu susmak zorunda bırakmak.
- Lafını şaşırmak: Ne söyleyeceğini bilememek.
- Laftan ibaret kalmak: Sözde kalmak, gerçekleşmemek.
- Lafü güzaf: Anlamsız, yersiz, boş lakırdı.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "laf" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Laf torbaya girmez: Bir söz ağızdan çıktıktan sonra onu gizlemenin olanağı yoktur, ağızdan ağza yayılır.
- Lafla peynir gemisi yürümez: (atasözünün anlamı) Kuru lafla yapılması gereken hiçbir iş gerçekleşmemek.
- Lafla pilav pişerse deniz (dağ) kadar yağı benden: Bir işi gerçekleştirmek için yalnızca sözünü etmek yeterli olsaydı, herkes en büyük sözleri edip en büyük işlerin sorumluluğunu alabilirdi.
Ayrıca bakınız:
Soru/Yorum Gönder