Lakırdı nedir ne demektir? Lakırdı ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, söz: Bu nasıl lakırdı böyle?
  2. Boş söz, dedikodu, laf: Lakırdıdır o, aldırma.

Lakırdı ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "lakırdı" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
(atasözlerine geç)

  • Lakırdı açmak: Söz etmek, bahsetmek, lâf açmak: Kaynanasından lakırdı açtı, akşama kadar o bahsi kapamak bilmedi. (A. C. Emre)
  • Lakırdı ağzından dökülmek: İsteksizce, bölük pörçük konuşmak.
  • Lakırdı altında kalmamak: Kendisine dokundurulan her lafın karşılığını vermek, laf altında kalmamak.
  • Lakırdı anlatmak: Sözünü veya düşüncesini kabul ettirmek: Hem reise lakırdı anlatıyor, hem benim yüzüme bakıp sırıtıyor. (M. Ş. Esendal)
  • Lakırdı çıkarmak: Dedikodu yapmak: (...) öteki beriki görürde ortaya haysiyetinize dokunacak bir lakırdı çıkar... (N. Kemal)
  • Lakırdı etmek:
    1. Konuşmak: İki gün sonra birkaç lakırdı etmek için Numan'ın yerine uğradı. (A. Givda)
    2. Dedikodu konusu etmek: İster iyi, ister kötü olsun, kimsenin arkasından lakırdı etme. Çünkü kötülüğünü söylediğin insan gerçekten kötü ise onu kendine düşman etmiş olursun. İyi ise fena bir iş yapmış olursun. (Şeyh Sadi Şirazi)
  • Lakırdı götürüp getirmek: Kişilerin birbirleri aleyhinde söyledikleri sözleri ara açmak için iletmek, laf taşımak: Ben sana böyle çapkınlara uyup da lakırdı götürüp getirme diye bin kere tembih etmedim mi? (H. R. Gürpınar)
  • Lakırdı karıştırmak: Hemen başka bir konuya geçmek: Lakırdısının sonunu sezen Kâmi, eğer cümleyi bitirse, Sara'yı kendisiyle çalışmak emelinden vazgeçirir korkusuyla lakırdı karıştırdı. (H. E. Adıvar)
  • Lakırdı (Laf) taşımak: Kişilerin birbirleri aleyhinde söyledikleri sözleri ara açmak için iletmek
  • Lakırdı yakası açmak: Eski bir konuşmayı hatırlatmak.
  • Lakırdı yetiştirmek: Her söze gecikmeden karşılık vermek: Bak, kabahatini biliyor mu! Kürek kadar dili var. Peyapey, lakırdıya lakırdı yetiştiriyor. (H. R. Gürpınar)
  • Lakırdısı ağzında kalmak: Söylemeye vakit ya da fırsat bulamamak, lafı ağzında kalmak: Murat'a tekrar hatırlatacaktı. Fakat o, boyun atkısını dolayıp adımlarını açarak köşeyi dönüvermişti, Mustafa'nın lakırdısı ağzında kaldı. (A. H. Eken)
  • Lakırdısı mı olur?: "Ne önemi var, lafı mı olur" anlamında konuşulan bir şeyin önemsiz ya da yersiz olduğunu anlatır: Canım, senin canın sağ olsun. Kunduranın lakırdısı mı olur! (H. Tuncer)
  • Lakırdısını esirgememek (sakınmamak): Dobra dobra konuşmak: Açık sözlü, tok sözlü, lakırdısını esirgemeyen bir adamdı.
  • Lakırdısını etmek: (Bir şeyin) Üzerinde konuşmak, lafını etmek: Bir arkadaş için okutulacak mevlidin lakırdısını ediyorlardı. (A. Givda)
  • Lakırdıya boğmak: Gereksiz ve boş sözlerle konuşmayı uzatmak: Fakat bunu açıktan açığa söylemeyerek lakırdıya boğdu. (N. Erim)
  • Lakırdıya tutmak: Konuşarak oyalamak: Adam, lakırdıya tuttu, geç kaldım!
  • Lakırdıyı ağzına tıkamak: Birinin sözünü bitirmesine imkân vermeden onu ters bir karşılıkla susmak zorunda bırakmak
  • Lakırdıyı ezip büzmek: Maksadını anlatmasını beceremeyip aynı şeyleri tekrarlamak, düşüncesini açıklayamamak.
  • Lakırdıyı kesmek: Susmak: Bu cevabı onun hiç hoşuna gitmedi, canı sıkılmış gibi bir "ah" çekerek lakırdıyı kesti. Bir müddet öyle sessiz durdular. (O. C. Kaygılı)
  • Ağzı laf (lakırdı) yapmak: Bir konuyu etkili bir biçimde anlatacak güçte olmak: Meraklı, ağzı laf yapan bir insandı. Girdiği her grubun arasında varlığını hissettirir, fazla söz bırakmazdı kimseye (A. G. Yıldız). Ortada ağzı lakırdı yapan, eli şöyle böyle kalem tutan kimlere rast gelindiyse çarçabuk seferber edildi. (Varlık)
  • (söz, lakırdı) Ağzından dirhemle çıkmak: Çok az ve sakınarak, ürkerek, kılı kırk yararak, zoraki konuşmak: Pek edalıydı. Söz ağzından dirhemle çıkıyordu. Öyle bizim mahalle kızları gibi bir dakika içinde sekiz-on lakırdının belini büken takımından değildi. (H. R. Gürpınar)
  • Bir çift lakırdı etmek: Kısa konuşmak: İyi ama paşam, izin ver, bir çift lakırdı da biz edelim... (N. Hikmet)
  • İki çift lakırdı (söz, laf) etmek:
    1. Birkaç söz söylemek: " (...) meşke gelmedim, iki çift lakırdı edip gideceğim" dedi. (F. Türkmen)
    2. Bir araya gelerek sohbet etmek: Seni gördüğüme, iki çift lakırdı edebildiğimize sevindim.
  • İki sözü (lafı, lakırdıyı) bir araya getirememek: Düşündüğünü doğru dürüst anlatamamak: Söyleneni anlamazlar ve iki lakırdıyı bir araya getiremezler. (B. Onur)
  • Lafı (lakırdıyı, sözü) ağzında gevelemek: Düşüncesini kesin ve açık olarak söyleyememek: – Şey... Çok mühim, hem çok acele, dedi... – Haydi haydi lakırdıyı ağzında geveleyip durma... (A. H. Eken) "... size bu kadar minnettarlık duymayacaktım. Çünkü aslında... siz, kendiniz..." Lafı ağzında geveledi. "Olabilir," diye araya girdim.

Lakırdı ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "lakırdı" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Lakırdı bilmeyen hödükler, sönmüş ateşi körükler: Konuşmadan önce dikkatli ve düşünceli olmak gerektiğini ifade eder. Bilgi ve deneyim eksikliği olanlar, gereksiz yere sorunları büyütebilir veya eski sorunları yeniden canlandırabilirler.
  • Lakırdı bilmeyen meclisten kaçar (Lakırdı lakırdıyı açar, lakırdı bilmeyen meclisten kaçar): Konuşma ve sohbet etme yeteneği olmayan kişilerin, arkadaş toplantılarında kendilerini rahat hissetmeyerek bu tür ortamlardan uzaklaşmayı tercih ettiklerini ifade eder. İnsanlar, kendilerini ifade edemedikleri veya söze katılamadıkları bir ortamda sıkılır ve orada uzun süre kalmak istemez.
  • Lakırdı gelişinden bellidir: Bir kişinin konuşmaya başlama tarzından veya ilk sözlerinden ne söyleyeceğinin anlaşılabileceğini ifade eder. İnsanların üslubu, niyetleri ve düşüncelerini yansıtır.
  • Lakırdı ile ağız aşınmaz: Çok laf etmek için fazla bir çaba harcamaya gerek yoktur.
  • Lakırdı ile borç ödenmez: Kişi lafla borçlarını ödeyemez, çalışıp kazanması gerekir.
  • Lakırdı ile peynir gemisi yürümez (Peynir gemisi lakırdı ile yürümez, rüzgar ister): "Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılmaz" anlamında kullanılan bir söz. (→ Laf ile peynir gemisi yürümez)
  • Lakırdı lakırdıyı açar: Karşılıklı konuşmalarda konuşma bir süre uzadığı zaman, sözden başka söze geçilmeye başlanır. Başlangıçta hiç düşünülmeyen konulara kadar söz uzar gider.
  • Lakırdının kısası, sözün temsili: Bir şeyi anlatırken az ve öz konuşmaya özen göstermeliyiz. Aksi halde konuşmayı uzun tutarsak dinleyenlerin anlaması daha güç olur.
  • Ahret adamı, onunla lakırdı olmaz: Dünyaya dair işlerle ilgilenmeyen, ciddi ve ahiret hayatına odaklanmış kimselerin günlük sohbetlere katılmaya pek istekli olmadığını ifade eder. Böyle zatlar genellikle derin düşüncelerle meşgul olduklarından, sıradan konuşmalardan uzak durmayı tercih ederler.
  • Beş paraya bir kaz al da, sen de lakırdıya karış: Bir gruba veya topluluğa katılmak ve konuşmalara dahil olabilmek için küçük de olsa bir katkıda bulunmak gerektiğini ifade eder (?).
  • Boş lakırdı (Kuru laf) karın doyurmaz*: Çalışmadan, sadece sözünü etmekle yararlı bir iş görülmüş olmaz.
  • Can cömertliği lakırdıya gelmez: İnsan bazen, bir şey için "gerekirse canımı veririm" der, ama iş ciddiye binince bundan vazgeçer.
  • Çok lakırdı baş ağrıtır: Çok konuşmak, söyleyenin de, dinleyenin de canını sıkar.
  • Çok lakırdı değirmende olur: Değirmende yapılan bolca konuşma veya boş sohbet, işin niteliğini veya sonuçlarını etkilemez. Bu atasözü, işin özünden uzaklaşmadan gereksiz sohbetlerden kaçınılması gerektiğini ve sohbetin yalnızca işin bu tür konuşmalardan etkilenmediğinde doğal olduğunu anlatır.
  • Çok lakırdı para etmez: Gereksiz yere fazla konuşmanın değerli bir şey olmadığını ifade eder. İnsan, sözlerinde ölçülü ve anlamlı olursa daha çok itibar görür.
  • Fikirsize lakırdı anlatmak deveyi hendekten atlatmak gibidir: Anlayışı kıt, cahil kimselere bir şey öğretmek, imkansız bir işi gibidir.
  • İki kişi lakırdı ederken üçüncüsü sen olma: İki kişi konuşurken üçüncü kişinin lafa karışması saygısızlıktır.
  • Kalkacağın yere oturma, bilmediğin işe karışma, arkasını getiremeyeceğin lakırdıyı açma: İnsanın kendi sınırlarını bilmesi ve gereksiz işlere ya da konuşmalara bulaşmaktan kaçınması gerektiğini vurgular. Gereksiz müdahaleler, üstlenilen sorumluluklar veya tutulamayacak sözler, kişinin itibarını ve huzurunu zedeleyebilir.
  • Kocakarı lakırdısı çanak çömlek tıkırtısı: Yaşlılık insanı hiç durmadan söylenen, konuşmaktan başka işe yaramayan biri haline getirir.
  • Ucuz insandan, pahalı lakırdı çıkar: Değersiz veya kalitesiz insanların genellikle boş ve abartılı konuşmalar yaptığını ifade eder.

Lakırdı ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler

  • Lakırdı ebesi: Çok bilmiş: Şirret, çaçaron, lakırdı ebesi bir karı, değil mi? (A. H. Eken)
  • Lakırdı kavafı: Geveze, çalçene.
  • Lakırdı salatası: Gerekli gereksiz edilen çok söz, laf salatası.
  • Lakırdı taşı: Dedikodu yayan, lakırdı taşıyan.
  • Lakırdıcı:
    1. Konuşmasını seven, konuşkan: Ben lakırdıcı bir kadınım... Konuşup gülünecek şeylerden ve yerlerden pek hoşlanırım... (M. Rauf)
    2. Çok konuşan, geveze.
    3. Dedikoducu.

Ayrıca bakınız: