Şehir, çoğu ticaret, sanayi, hizmet alanlarında ve yönetim işlerinde çalışan insanların yoğun olarak yerleştikleri alan, kent.
Şehir ile ilgili deyim ve birleşik kelimeler
- Şehir devleti: (tarih) İlk çağda ve özellikle Yunan-Helen kültüründe, hinterlandıyla birlikte bağımsız, halkı aynı boydan geldikleri için kandaş olduklarını kabul eden yurttaşlarla bunlara bağlı kişiler ve kölelerden oluşan, yurttaşlarının eşitliliğine dayanan ve demokrasiyle yönetilen devlet.
- Şehir eşkıyası: Kentte soygun yapan, cinayet işleyen azılı haydut.
- Şehir hatları:
- Kent içi yolları.
- Kent içi iletişimi.
- Şehir kütüphanesi: Tüm giderleri belediyelerce karşılanan ve halkın yararlanması için kurulan kitaplık.
- Şehir plancısı: Kent planlama işinin bir kolunda uzmanlaşmış kimse, şehirci.
- Şehir planlaması: Kentlerin toplumsal, ekonomik ve kültürel gereksinimlerinin bir uyum içinde sağlanması için yol gösteren ve bunları biçimlendiren planlama, kent planlaması.
- Şehir rehberi: Kentin belli başlı yerlerini gösteren haritalı, açıklamalı kılavuz kitap.
- Şehrin anahtarlarını vermek (teslim etmek): (deyim) Kuşatma altındaki bir şehri düşmana teslim etmek: Hiç mukavemet etmeden şehrin anahtarlarını teslim ettiler. (A. Kaplan)
Şehir ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "şehir" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Şehir oğlanının düşkünü, ak sade giyer kış günü: Daha önce iyi bir durumda olan kişi bu konumunu kaybettiğinde uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur.
- Şehirde eşek bile makamla anırır: En sıradan veya değersiz görülen kişinin bile büyük bir çevreye, önemli bir ortama ya da şehre girdiğinde davranışlarını ve görünüşünü düzeltmeye çalışacağını ifade eder. Ortamın etkisi, kişinin tavır ve duruşunu değiştirebilir.
- Şehirde tavuk olup gıdaklamaktan, köyde horoz olup ötmek yeğdir: Kişinin kendi kimliğini, özgürlüğünü ve liderliğini ifade edebileceği sade bir yerde olmasının, daha kalabalık ve prestijli bir yerde sıradan bir rol oynamaktan daha kıymetli olduğunu anlatır.
- Şehirliyi ad yıkar, köylüyü inat: Şehirde yaşayan insanların itibar kaybıyla, köyde yaşayanların ise inatçılıkları yüzünden zarar görebileceğini anlatır. Şehir hayatında isim ve şöhret önemliyken, köy hayatında ise gereksiz yere inatçılık insanı zor duruma düşürebilir.
- Akıllı sinek yoğurda konar, şehre gelir; akılsız sinek ciğere konar, köye gider: Akıllı insanların doğru seçimler yaparak daha iyi fırsatlar elde ettiğini ifade eder. Yanlış tercihler yapanlar ise kendilerini daha kötü durumlarda bulabilirler.
- Alma şehir kızını, "hamam" der ağlar; alma köylü kızını, "harman" der ağlar: Hem şehirde yetişmiş kızların hem de köyde yetişmiş kızların kendilerine özgü dert ve beklentilerinin olduğunu anlatır. Şehir kızı konfor ve rahatlık isterken köylü kızı iş ve emek yükünden şikâyet eder, yani her ortamda insanın farklı sıkıntıları vardır.
- Bir şehre iki hakim hükmedemez: Bir yerde iki otoritenin aynı anda söz sahibi olamayacağını anlatır. Yönetimde düzen ve adalet için tek karar verici gerekir.
- Çingeneye şehir içi zindan/dar gelir: Sık sık yer değiştirmeye alışmış kimseler bir yerde uzun süre kalamazlar.
- Dağlı göğsünden, şehirli gözünden ısınır: Farklı kültürlere ve yaşam tarzlarına sahip insanların farklı şeylerden zevk aldığını ve farklı şekillerde mutlu olduğunu ifade eder.
- Dayım adam olmadıktan sonra, ha şehirli olmuş ha köylü: Kişinin, değer vermediği veya güvenmediği bir akrabasının statüsünün önemli olmadığını ifade eder. Akrabanın insani değerleri yoksa, nerede yaşadığı veya ne olduğu kişinin gözünde bir anlam taşımaz.
- Ektiğim nohut, biçtiğim nohut, şehre gitti leblebi oldu: Köyde sade ve doğal olan şeylerin şehirde farklı bir kimliğe büründüğünü anlatır. İnsanların da şehir hayatına karışınca karakter, davranış ve yaşam tarzı açısından değişime uğrayabileceğini ifade eder.
- Köy yeri bey yeri, şehir yeri zehir yeri: Köy yaşamının huzurlu, güvenli ve sağlıklı; şehir yaşamının ise sıkıntılı, tehlikeli ve huzursuz olduğunu ifade eder. İnsan köyde doğayla iç içe özgür yaşarken, şehirde karmaşa, çıkar çatışmaları ve yorgunlukla karşılaşır.
- Köylü eliyle, şehirli diliyle kazanır: Köylünün emeği ve alın teriyle, şehirlinin ise bilgi, konuşma ve ikna kabiliyetiyle geçimini sağladığını anlatır. İnsanların yaşadıkları çevreye göre kazanç yollarının ve hayat tarzlarının farklılık gösterdiğini vurgular.
- Köylü kapı örtmesini öğreninceye kadar, şehirli üst köşeye geçer: Köylünün misafire saygı gösterip ikramda bulunmaya çalışırken şehirlinin fırsatı hemen değerlendirip avantaj sağladığını ifade eder. Misafirperverlikte köylünün iyi niyeti ağır basarken, şehirli bu iyi niyeti çıkarına çevirmekte gecikmez.
- Köylü şehirde sıkılır, şehirli köyde: İnsanların alıştıkları yaşam tarzı dışında başka bir yerde huzur bulmakta zorlanacaklarını ifade eder. Köylü şehirde kalabalık ve karmaşadan, şehirli ise köydeki sakinlik ve imkânsızlıklardan rahatsız olur.
- Köyün iyisi şehre yakın; tarlanın iyisi köye yakın: Yerleşim yerleri ve tarım alanlarının konumunun değerini anlatır. Şehre yakın köy alışveriş, iş ve ihtiyaçlar için elverişli olurken; köye yakın tarla da sürekli gidip gelinmesi, işlenmesi ve bakımı açısından kolaylık sağlar.
- Okumak istersen eliften başla, üşümeyim dersen şehirde kışla, geçineyim dersen iddiayı boşla: Bir şeyi öğrenmek için işe en başından başla, daha iyi yaşamak istiyorsan büyük şehire git, çıkarlarına zarar gelmesini istemiyorsan da fazla inatçı olma.
- Yiğit harpte, dost kentte, kâmil insan hiddette belli olur: İnsanların gerçek değer ve niteliklerinin ancak belli durumlarda ortaya çıktığını anlatır. Yiğitlik savaşta, dostluk kalabalık şehir yaşamında, olgunluk ise öfke anında sınanır.
Ayrıca bkz.: İçinde şehir ve yer adları geçen atasözleri, deyimler ve anlamları