İlgili deyimler ve anlamları
![]() |
Dünya |
İçinde "dünya" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Dünya ahiret kardeşim (bacım) olsun: (deyiminin anlamı) Karşı cinsten bir kişi ya da bir tanıdıktan söz ederken "ona el sürmem, kötü gözle bakmam" anlamında kullanılır.
- Dünya Alem: Herkes.
- Dünya, başına dar olmak (gelmek): Çok sıkılmak, büyük bir çaresizlik içinde kalmak.
- Dünyası başına yıkılmak: Büyük bir yıkıma uğrayıp bütün umutlarını ve mutluluğunu yitirmek.
- Dünya bir araya gelse: Bütün insanlar tersini savunsa ya da engel olmaya kalksa da yeterli olmaz: Dünya bir araya gelse, dediğinden dönmez.
- Dünya durdukça: Sonsuza değin, ebediyen.
- Dünya durdukça durasın: Çok yaşa, Allah sana uzun ömürler versin.
- Dünya evi: Evlilik.
- Dünya evine girmek: Evlenmek
- Dünya, gözüne (ona) zindan olmak: Büyük bir karamsarlık ve umutsuzluk içine düşmek.
- Dünya gözüyle (görmek): Ölmeden önce sağlığında (görmek).
- Dünya güzeli: Olağanüstü güzel (kadın).
- Dünya kadar: Pek çok.
- Dünya kazan ben kepçe: Bir şeyin çok arandığını, her yerin dolaşıldığını anlatır.
- Dünya kelamı: İlahi olmayan söz.
- Dünya kelamı konuşmak: Olup bitenlerden konuşmak.
- Dünya malı (nimeti): Varlık, servet.
- Dünya penceresi: Göz.
- Dünya varmış: Sıkıntılı bir durumdan kurtulan kişinin söylediği söz.
- Dünya yıkılsa umurumda değil: Hiçbir şeyle ilgilenmez, sorumluluk duygusu taşımaz, tasasız, kaygısız.
- Dünya yüzü görmemek: Rahata ve huzura kavuşamamak.
- Dünyada: Hiçbir vakit, asla: Dünyada olmaz, bu hediyeyi kabul edemem.
- Dünyadan elini eteğini çekmek: Bir kenara çekilip çevresiyle ilgisini kesmek, dünya işleriyle ilgilenmez olmak.
- Dünyadan (dünyasından) geçmek (el çekmek): Hiçbir şeye ilgi duymaz, kimseyle görüşmez, toplumla ilgilenmez olmak.
- Dünyadan haberi olmamak: Çevresinde olup bitenleri bilmemek.
- Dünyalar onun olmak: Çok sevinmek.
- Dünyanın dört bucağı: Dünyanın her yanı, her yönü.
- Dünyanın kaç bucak (köşe) olduğunu anlamak: Dünyada neler, ne gibi güçlükler olduğunu, ne gibi dalavereler çevrildiğini, insanın başına neler gelebileceğini öğrenmek.
- Dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek: Gereken cezayı vermek, hakkından gelmek.
- Dünyanın öbür (bir) ucu: Pek uzak olduğu düşünülen yerler için söylenir.
- Dünyaya gelmek: (İnsan) Doğmak.
- Dünyaya getirmek: Doğurmak.
- Dünyaya gözlerini kapamak: (İnsan) Ölmek.
- Dünyaya kazık kakmak (çakmak): Pek uzun ömürlü olmak.
- Dünyayı gözü görmemek: Üzüntü, öfke, karamsarlık ve çok mutlu olma gibi durumlarda, başka bir şey düşünememek, ölçülü davranamamak.
- Dünyayı toz pembe görmek: Her şeyi güzel ve iyi yönleriyle ele almak.
- (Birine) Dünyayı zindan etmek: Çok sıkıntılı bir duruma sokmak.
İlgili atasözleri ve anlamları
![]() |
Dünya |
İçinde "dünya" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Dünya bir, işin bin: (atasözünün anlamı) Bu dünyada insanın önceden düşünemediği, türlü türlü durumlar ortaya çıkar.
- Dünya malı dünyada kalır: Bir maldan ancak yaşanılan süre içinde yararlanılabilir.
- Dünya ölümlü, gün akşamlı: Hiçbir şey sürekli değildir, her iyi durumun bir sonu vardır.
- Dünya (Peygamber, Sultan) Süleyman'a bile kalmamış: İnsan ne kadar zengin, ne kadar güçlü olursa olsun dünyadan göçüp gidecektir.
- Dünya tükenir, yalan tükenmez: Yalanın yaygınlığını anlatır.
- Dünyada tasasız baş, bostan korkuluğunda bulunur: Bu dünyada derdi olmayan insan yoktur.
- Dünyanın ucu uzundur: İnsan hep geleceği düşünmeli, davranışlarında ihtiyatlı olmalı, ilerde birçok yeni olaylarla karşılaşacağını unutmamalıdır.
- Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir: Bir çok kimse için yıkıma yol açan bir olay, bazı kimseleri ilgilendirmeyebilir, onlar için bir olağanüstülük taşımayabilir.
Soru/Yorum Gönder