karga (I)
![]() |
Karga |
- (zooloji) Kargagillerden, geniş kanatlı, parlak kara tüylü, tarla ve bahçelere çok zarar veren, sürü halinde gezen uçucu ve ötücü bir kuş: Kargalar çok akıllı hayvanlarmış. Bunu ben demiyorum, bu işle uğraşanlar söylüyor. "Besle kargayı oysun gözünü" sözü de karganın akıllılıkta, kurnazlıkta ademoğullarına ne kadar benzediğini gösterirmiş. (N. Hikmet)
- Karga yuvası: (denizcilik) Kimi gemilerin pruva direklerinde görülen gözcü barınağı.
- Karga yürüyüşü: (spor) Çömelik duruşta, arada bir çift ayakla sıçrayarak yapılan yürüyüş.
karga (II)
- Bir şeyin asıl durumun yitirerek baş aşağı olması.
- (denizcilik) Yelkenleri indirip toplamak.
- Karga etmek:
- Tulumbanın kurumuş kösele supaplarını şişirmek için üzerinden su döküp kolu çalıştırmak.
- (denizcilik) Bir geminin serenlerini daha az yer tutsun diye ya da yas işareti olarak eğik bir duruma getirmek.
- Karga tulumba:
- Birkaç kişi birini yakalayıp elleri üstünde havaya kaldırarak: Bir süre karga tulumba taşıdıktan sonra sedye ve ambulansa bindirerek sargı yerine ulaştırdık. (A. Denizli)
- İte kaka, zor kullanarak: Öyleyse, neden adamlarınız beni insan gibi davet etmek yerine yumruklarını konuşturmayı seçtiler? Neden karga tulumba buraya getirildim? (İlgili cümle kaynağı: Y. Yörük)
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "karga (I)" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
![]() |
Karga |
- Karga b*kunu yemeden: (kaba) Çok erken bir saatte: Kim bilir derdi neydi de karga b*kunu yemeden damlamıştı buraya. (Ö. Deligöz)
- Karga derneği: Aşağılık, budala adamlar toplantısı; düşkünler, serseriler meclisi; işe yaramaz kimseler kalabalığı: Hatta vaka, İbrahim Kethüda'ya haber verildiği zaman: " O makūle hazelenin cemiyeti karga derneğidir. Çendan mühimsenecek madde değildir." diye aldırış etmek dahi istememişti. (S. Ayverdi)
- Karga gibi: Çok zayıf, kara kuru kimse.
- Karga gibi leşe konmak: Menfaat gördüğü yere çullanmak.
- Karga sekmez: Issız yer: Bu dağlarda kuş uçmaz, hayvan gezmez, karga sekmez...
- Karga taşlamak: (argo) Bir bayana sataşmak, sarkıntılık etmek: Sus, sus Hüsrev'i karga taşlarken yakaladım. (F. Develioğlu)
- Kargadan başka kuş tanımamak: Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak: "Kargadan başka kuş, Şişhane'den başka yokuş bilmem" ya da "Dediğim dedik, çaldığım dilli düdük" anlayışı ile hareket edebilir. (M. Uslu)
- Kargayı bülbül diye satmak: (deyiminin anlamı) Kötü bir şeyi başkasına iyi diye yutturmak, çirkini güzel göstermeye çalışmak: Kargayı bülbül diye satıyor; sihirbaz mıdır nedir bilmem? Halkın gözünü boyuyor da, zırvayı te'vil edip zerde yapıyor. (M. Aksoy)
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "karga (I)" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış: (atasözünün anlamı) İmrendiği kişinin yaptığını yapmaya kalkışan yeteneksiz biri hem başarısız olur, hem de kendi doğal davranışını yitirip gülünç duruma düşer.
- Karga mandayı (saksağan danayı) babası hayrına bitlemez: Başkasına bir hizmette bulunan kimsenin kendisinin de bir çıkarı var demektir.
- Karga yavrusuna bakmış, "benim ak pak evladım" demiş: Kişi, ne denli kusurlu ve çirkin olursa olsun, kendisinin olan bir şeyi kusursuz ve çok güzel bulur.
- Kargayla gezen b*ka konar: → İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.
Soru/Yorum Gönder