|
Kulak kabartmak |
İçinde "kulak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Kulak ardı etmek: Söylenen bir şeyi duymazlıktan gelmek; vurdumduymaz olmak: Bu nasihatleri asla kulak ardı etme. (F. Furkan)
- Kulak asmamak: Önem vermemek, umursamamak, önemsememek: Horultulara kulak asmadan uyudu. (N. Cumalı)
- Kulak dolgunluğu: İşiterek elde edilmiş bilgi: Bilmek, şöyle iyice bilmek, gerçekten bilmek, kulak dolgunluğu ile, alışıklıkla bilmek değildir, aklımızla kavrayıp bilmektir. (N. Ataç)
- Kulak kabartmak: Belli etmemeye çalışarak dinlemek: İki delikanlı el kol işaretleriyle konuşarak yaklaşırken başını öne eğip sadece konuşmalara kulak kabarttı. (F. Ç. Kabadayı)
- Kulak kesilmek: Büyük bir dikkatle dinlemek: Ayak sesleri duyunca kulak kesildi. (Y. Bahadıroğlu)
- Kulak misafiri olmak: (deyiminin anlamı) Yanında, yakınında konuşulan bir şeyi belli etmeden dinlemek: Bir süre sohbetlerine kulak misafiri oldu. Nişanlı olduklarını evlilik hazırlıkları yaptıklarını anladı. (Ç. Öztürk)
- Kulak tıkamak: Bir şeyi duymazlıktan gelmek: Kavmi, Nuh Peygamber'in tek bir Allah'a iman etme ve düzmece tanrılardan yüz çevirme çağrılarına kulak tıkadı. (E. Balı)
- Kulak tutmak: Dinlemek, işitmek istemek.
- Kulak vermek: Merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak: Adam olmayanı adam yerine koy; zulüm görmüş, canı yanmış birisinin de özrüne kulak ver. (Mevlana Hz.)
- Kulakları (kulağı) çınlasın: Kendisinden söz edildiği ortamda bulunmayan sevilen bir kişiyi anarken söylenir: Kulakları çınlasın, Ahmet iyi çocuktu.
- Kulağı delik: Olup bitenleri çabuk haber alan: Kendisi için "ne malûmatlı, ne kulağı delik adam!" derler. (Ayın Tarihi)
- Kulağı düşük:
- Gücünü yitirmiş.
- Neşesiz.
- Kulağı kesik: Her şeyi bilir, yanılmaz, aldanmaz: Etraftaki kalabalık arasından kulağı kesik bir ihtiyar; "Atı alan Üsküdar'ı geçti oğul," demiş. (M. Yenigün)
- Kulağı kirişte olmak: Ne söyleneceğini işitmek için çok dikkatli olmak: Kulağı kirişte duruşuyla fısıldamamı dahi duyan genç ve okulda olması gereken delikanlı bir anda bitiverdi yanı başımda. "Bir şey mi dedin ağabey." dedi. (N. Özkaya)
- Kulağı okşamak: Kulağa hoş gelmek, dinlemesi zevkli olmak: Ah, narin duygular, kulağı okşayan sesler, kıpırdamaya başlayan ruha keyif aldıran, kalbi bir hoş eden aşkın o gizli neşesi, sen neredesin, gerçekten de neredesin? (İ. S. Turgenev)
- Kulağı şunda (bunda) olmak: Dikkatini vermek.
- Kulağı tıkalı: Dinlemeyen, dinlemek istemeyen.
- Kulağına çalınmak: Başkasına bir şey söylenirken kendisi de şöyle böyle duymuş olmak: Nerede olduklarına dair de bir şeyler kulağıma çalındı. (Y. Yalçın)
- Kulağına girmek: Söylenilen sözlere önem vermek, doğruluğuna inanıp o yolda davranmak: Hey akıllı kişi, kulağındaki gaflet pamuğunu çıkar ki; benim gibi ölmüş, çürümüş bir kafanın öğütleri kulağına girsin! İyi işli kimseye, kötülük uğramaz; kötülük edenin yoluna, iyilik bulaşmaz. (S. Şirazi)
- Kulağına kar suyu kaçmak: Rahatını kaçıran bir haber almak: Senin bakkal Haydar'ın kulağına kar suyu kaçtı, bilir misin? Altı yüz lira Gelir Vergisi biçmişler, tarlalar ve Ereğli'deki dükkân elden gitti. (M. Seyda)
- Kulağına sokmak: Bir duruma ya da söze hazırlamak için önceden kısaca anlatmak, düşünce aşılamak, telkin etmek.
- Kulağına küpe olmak: Başa gelen bir durumdan alınan dersi hiç unutmamak: Kulağına küpe olsun, bu kadar dik başlı olma. Sonra acısını çeker ve cezanı bulursun. (İlgili cümle kaynağı: F. Türkoğlu)
- Kulağına söylemek: Fısıldamak.
- Kulağını açmak: Söylenenlere dikkat etmek: Şimdi kulağını aç ve söyleyeceklerimi iyi dinle. (N. Kılıçman)
- Kulağını bükmek: Bir sorun karşısında dikkatli davranmasını söylemek, uyarmak: Çocuğun göze batacak kadar zayıfladığını bir erime ve bir çöküntünün tehlikeli emârelerini herkesten evvel babası fark ederek bir doktor sıfatıyla karısının kulağını büktü. (S. Ayverdi)
- Kulağını çekmek: Ders olsun diye hafif bir ceza vermek: Annesi Ali'nin kulağını çekti. "Bin defa söyledim, o çukurdakilerle dolaşılmaz diye." dedi, annesi... (R. Amirkhani)
- (Birinin) Kulağını çınlatmak: Bir muhabbet esnasından birinin lafı geçmek, onu anmak: Çok çok konuştuk, senin de kulağını çınlattık. (Hece)
- (Birinin) Kulağını doldurmak: Uyanık davranması için birine bir sorunu iyice anlatmak ya da kendi düşüncesini aşılamak.
- Kulağını kiraya vermek: Söylenen bir şeyi iyi dinlememek: — Olan kulağına kazık kırığı mı kaçtı, yoksa kulağını kiraya mı verdin, dedi Ağası. (H. Erdem)
- Kulağının üzerine yatmak: Görmezlikten, duymazlıktan gelmek, dikkate almamak: "Farzet öyle, kulağının üstüne yat." dedi. Halbuki benim hissim doğru idi. (S. Ağaoğlu)
- Kulakları dolmak: Aynı şeyi dinlemekten usanç getirmek.
- Kulakları paslanmak: Çoktan beri müzik dinlememiş olmak: — Haftaya geleceğim, kulaklarım paslandı, saz isterim! (B. Ayvazoğlu)
- Kulaklarına kadar kızarmak: Çok utanmak: Söylediklerinden utandı, kulaklarına kadar kızardı. (O. Baydar)
- Kulaklarını dikmek: Genellikle hayvan için kullanılır, dikkat kesilmek demektir: Kumsalda yatmış, patisiyle kulağını kaşıyan sokak köpeği motorun homurtusuyla durdu, kafasını kaldırıp kulaklarını dikti. (E. Serbes)
- (Bir şeye) Kulaklarını tıkamak: Dinlemek istememek: Azaptan ne zaman haber verse isyan edenler ya kulaklarını tıkıyor ya da onun güzel yüzündeki ikna edici hâli görmemek için yüzlerini kapatıyorlardı. (K. A. Yılmaz)
- Kulaklarının pasını gidermek: Çoktan beri müzik dinlememişken büyük bir zevkle müzik dinlemek: Şu sazın teline bir vur da, kulaklarımızın pası gitsin, derler. (H. Karataş)
- Kulaktan aşık olmak: Anlatılanların etkisinde kalıp bir şeye ya da bir kimseye sevgi beslemek: O da daha Yusuf'u görmeden kulaktan aşık oldu. Aşık olur kulak bazen gözden önce... (İ. H. Bursevi)
- Kulaktan dolma: Şurada burada işitilerek edinilen bilgi: Birinin gerçek karakterini bilmeden, o kişi ile oturup konuşmadan kulaktan dolma bilgilerle birini karalamak sizce ne kadar etik? (A. Toprak)
- Kulaktan kapmak: Söylenenleri dinleyerek bilgi sahibi olmak.
- Kulaktan kulağa: Ondan ona gizlice söylenerek: Hepsi geçmişten, kulaktan kulağa aktarılan hikayelerle büyümüş, "kötülük" yaptıklarında bunun "sonuçlarıyla" yüzleşeceklerini öğrenmişti. (U. Çavuşgil)
Soru ve Yorumlar: 34
Soru/Yorum Gönder