Para kesesi - Bu küçük torba miktarında olan: Kakmalı sandığı açarak hazırladığı üç kese altını uzattı. (H. İnanıcı)
- Kumaştan, çanta biçiminde kap: O odada, duvarında Kur'an kesesi asılı.. (T. Buğra)
Geleneksel hamam kesesi - (anatomi) Vücudun belirli yerlerindeki bezlere verilen ad: Safra kesesi.
- (botanik) İçi hava, sıvı ya da bazı dokularla dolu kapalı torba: Salgı kesesi.
- (tarih) Kese akçe de denilen beş yüz kuruşluk eski bir para birimi.
- (mecazi) Bazı deyimlerde "öz para" ya da "para hesabı" gibi anlamlarda kullanılır: Bu malın fiyatı keseme uygun değil.
- Kestirme yol: Bizim köye keseden üç saatte gidilir.
Kese ile ilgili deyimler ve anlamları
Para kesesi |
İçinde "kese" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Keseden eklemek: Kendi parasından, bütçesinden katmak: "Siz hiç merak buyurmayın, lazım gelirse, ben kesemden eklerim, vazifemdir," dedi. (A. H. Eken)
- Keseden yemek: Hazırdan harcamak: Kestiriyordum ki doktor beni mutlaka hastahaneye yatıracak. Üç, dört hafta keseden yemek zorunda kalacaktım. (O. Kemal)
- Kesenin ağzını açmak: (deyiminin anlamı) Bol para harcamaya girişmek: Kızın çeyizi kırk ceviz sandıkta, Vâli Paşa da kırk kesenin ağzını açtı, düğün hazırlığına başlandı. (İlgili cümle kaynağı: R. E. Koçu)
- Kesenin dibi görünmek: Para tükenmek: Mamafih bugün biraz daha iktisada alıştım. İhtimal kesenin dibi göründü de ondan... (S. Ali)
- Kesenize bereket: Daha çok kazanın, kazancınız bol olsun: Adam gülümseyerek, "Sağ olun efendim, Allah kesenize bereket versin," deyip hayır duada bulundu. (A. F. Ayral)
- Kesesi elvermek: Bütçesi gideri karşılamaya uygun olmak: Meşrutiyet'ten sonra, kesesi elveren herkes için, daha sonraki dönemlerin özel otosu ve taksisi konumuna geçti.
- Kesesi elvermemek: Bütçesi elverişli olmamak: Zira, bir mimari şaheserdir ki, masrafını karşılamak ancak padişah harcıdır, başkasının kesesi elvermez. (Y. Öztuna)
- Kesesine danışıp pazarlığa girmek: Para durumuna göre alışverişte bulunmak.
- Kesesine danışmak: Parasının miktarını, alım gücünü göz önünde tutmak: Kesene danış, pazarlığa sonra giriş (Atasözü)
- Kesesine göre: Parasal olanaklarına göre: Herkes, gönlüne ve kesesine göre bahşiş denilen bir para verirdi.
- Kesesine güvenmek: Parasal gücüne güvenmek: Kesesine güvenen her gün baklava börek yer.
- Kesesine bir şey girmemek: Hiçbir yarar veya kazanç sağlamamak: Belki onun da kesesine bir şey girmedi. Ama milletin kasesinden çıkan? Milletin damarlarından akan? Bunların hiç mi sorumlusu yok? (Ş. S. Aydemir)
- Kesesini doldurmak: Fırsatlardan yararlanarak para kazanıp zengin olmak: Herkes o dönemde, gün bugün deyip kesesini doldurdu. (A. Püsküllüoğlu)
- Keseye (Kesesine) davranmak: Ödemek istemek: Herhalde yol yordam böyle idi, keseye davrandı. Bozuklardan bir lira ayırıp uzattı. (Y. Bahadıroğlu)
- Bol keseden atmak: Gerçekleşme ihtimali uzak olan vaatlerde bulunmak: Fransız Mareşali bol keseden atıyor, iki üç ay içinde Türkleri İstanbul civarından uzaklaştıracağına dair kat'î teminat veriyordu. (F. F. Tülbentçi)
- Eli cebine (cüzdanına veya kesesine) gitmemek (varmamak): Çok cimri olmak: Ne var ki herkesin eli kesesine varmazdı.
Kese ile ilgili atasözleri ve anlamları
Bozuk para kesesi |
İçinde "kese" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Kesen elverirse, borazancı başı ol (Nefesine güvenirsen, borazancıbaşı ol!)*: Herkes ancak kendi olanakları ve yetenekleri kadar bir şeyler yapabilir.
- Kesesine güvenen her gün baklava börek yer*: Bazı şeyleri sadece varlıklı kişiler yapabilir.
- Kesesini pazara uyduramayan ağzını açar gezer: Bütçesini doğru ayarlayamayan kişilerin ihtiyaçlarını karşılayamayacağını ifade eder. Harcamalarını kontrol edemeyen kimse, sonunda yalnızca istemekle yetinir.
- Keseye danış, pazarlığa sonra giriş*: (atasözünün anlamı) İnsan, harcamalarını bütçesine göre yapmalıdır.
- Ağa yanında kese çıkarılmaz: Zengin ve güçlü birinin bulunduğu ortamda, başka biri cömertlik gösterisi yapmaya kalkışmaz. Ağa, bulunduğu yerin otoritesi olduğu için bu tür davranışlar ona aittir.
- Akçanın iyisi kesede duran, bahçanın iyisi eve yakın olan: Para, şuraya buraya dağıtılmayıp kesede bulunursa acil durumlarda ihtiyaçlar hemen alınabilir. Bahçe eve yakın olursa, bakımı, korunması ve hemen yararlanılması kolay olur.
- Alimin yanında dilini, zenginin yanında keseni tut: Bilge kişilerin karşısında saygılı konuşmaya, zenginlerin yanında ise hesap veya masrafları ödemeye kalkarak saygısızlık etmemeye özen göstermek gerektiğini ifade eder. Her ortamda duruma uygun davranmak, insanı saygın ve güvenilir kılar.
- Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış*: Geçim konusunda kimse kimseye yük olmamalıdır.
- Anam babam kesem, elimi soksam yesem: Kişi, başkasından yardım beklememeli, kendi kazancıyla geçinmelidir.
- Bal ile kaymak yenir ama, her keseye göre değil*: Herkes güzel yemeyi, güzel giymeyi, iyi bir yaşam sürmeyi ister, ama bunu ancak parası olan gerçekleştirebilir.
- Borç yiyen kesesinden yer*: Borçla yaşayan ve borca güvenen, bir gün borçlarını ödeyeceğini unutmamalıdır.
- Boş keseden beleş bağışlar: Kendi malı veya kaynakları olmayan kişilerin, başkalarına bedava şeyler vermesi veya yardımda bulunması durumunu ifade eder. Bu kişiler, gerçek katkıyı yapmadan başkalarına yardım ediyormuş gibi görünürler.
- El kesesinden cömertlik olmaz: Başkalarının malıyla cömertlik yapmanın gerçek bir cömertlik sayılmayacağını ifade eder. Kişi, kendi emeği veya kazancıyla başkalarına yardım ettiğinde bu davranış değerli olur.
- El kesesinden ikram etmek kolaydır: Başkasına ait bir malı kullanmak ve harcamak çok daha kolaydır.
- El kesesinden şâhım (sultanım) develer olsun kurbanım: Başkalarının imkânlarına dayanılarak onlar adına bol keseden vaatlerde bulunulduğu zaman kullanılır. Zengin kişi adına çalışan kimse, onun parasını bol bol harcar.
- Elden yiyen börkmüş, keseden yiyen çökmüş: Çalışıp kazanan kişi yokluk yüzü görmez. Hep hazırdan veya başkasının elinden yiyen yiyen, çok geçmeden yoksulluğa düşer.
- Emmim (Amcam), dayım kesem; elimi soksam yesem*: Bir kimsenin minnetsiz, rahat rahat harcayacağı para, amcasının, dayısının verdiği değil, kendisinin kazandığı paradır.
- Erkeğin sermayesi kesesi, kadının sermayesi güzelliğidir: Erkekte kazanç, kadında da güzellik aranır.
- Fakir eline bakarsa sen kesene bak: Bir yoksul senden yardım istediği zaman durumun iyiyse onu boş gönderme.
- İzansız elin cezasını kese çeker:
- Düşüncesiz ve dikkatsiz davranışların bedelini kişinin kendisinin ödeyeceğini ifade eder. Akılsızca hareket eden kimse, sonunda zarara uğrar ve bunun sorumluluğunu taşımak zorunda kalır.
- Alışveriş yaparken ölçüsüz davranan, gereksiz harcamalar yapan kişi bütçesine zarar verir.
- Karısını döven, kafasını döver; öküzünü döven kesesini döver: İnsan sinirlenmeden önce maddi ve manevi sonuçlarını düşünmelidir.
- Koluna kuvvet, kesene bereket: "Ne kadar çok çalışırsan o kadar çok kazanırsın" anlamında bir atasözü.
- Miyancının kesesi bol olur*: İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur (miyancı: aracı, arabulucu).
- Oğlanın karası para kesesi, kızın karası can tasası: Erkek evlat hayırsız olursa çalışıp kazanmak yerine sürekli baba parasıyla geçinmek ister. Kız çocuğu da kötü çıkarsa yüz kızartıcı davranışlarıyla ana babasının başına dert açar.
- Oğlunu dövmeyen kesesini döver, kızını dövmeyen dizini döver: Çocuklar eğitilirken gerektiğinde sert biçimde cezalandırılmalıdır.
- Tasada duracağına kesede dursun: İnsan, kendi kullandığı bir malı veya parayı başkasına ödünç verip tasasını çekmektense kimseye vermesin daha iyi.
- Vakitsiz misafir keseden yer: Beklenmedik veya hazırlıksız olunan zamanlarda gelen misafirlerin, ev sahibi için ekstra masraf ve zahmet oluşturacağını ifade eder. Zamanlama ve hazırlığın önemini vurgular; beklenmedik durumların insanları zor durumda bırakabileceğini anlatır.
- Veresiye verenin kesesi boş kalır: Veresiye satış yapan kişinin parasal olarak zor durumda kalabileceğini ifade eder.
- Yorganına göre ayağını, kesene göre elini uzat: İnsan giderini gelirine uydurmalı, gelirinden çok harcama yapmaya kalkmamalıdır.
- Zengin kesesini döver, züğürt dizini*: Zengin kesesine güvenerek her işi görür, züğürt dövünür durur.
Soru/Yorum Formu