Kese nedir ne demektir? Kese ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bozuk paralar üzerindeki deriden yapılmış eski bir para veya altın kesesi
    Para kesesi
    Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, deriden, kumaştan veya örgüden küçük torba: Elini hemen yeleğinin cebine atarak şıngır şıngır eden altın kesesini çıkardı. (S. Boyacı)
  2. Bu küçük torba miktarında olan: Kakmalı sandığı açarak hazırladığı üç kese altını uzattı. (H. İnanıcı)
  3. Kumaştan, çanta biçiminde kap: O odada, duvarında Kur'an kesesi asılı.. (T. Buğra)
  4. Banyo kesesi ve uzaktaki bir hamam tası
    Geleneksel hamam kesesi
    Genellikle hamamlarda kullanılan yıkanırken daha iyi temizlenebilmek, kabarmış kirleri ve ölü deriyi sürterek çıkarmak için ele geçirilerek vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten yapılmış, cep biçimindeki banyo gereci: Keseyle adamakıllı yıkandık.
  5. (anatomi) Vücudun belirli yerlerindeki bezlere verilen ad: Safra kesesi.
  6. (botanik) İçi hava, sıvı ya da bazı dokularla dolu kapalı torba: Salgı kesesi.
  7. (tarih) Kese akçe de denilen beş yüz kuruşluk eski bir para birimi.
  8. (mecazi) Bazı deyimlerde "öz para" ya da "para hesabı" gibi anlamlarda kullanılır: Bu malın fiyatı keseme uygun değil.
  9. Kestirme yol: Bizim köye keseden üç saatte gidilir.


Kese ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinden bozuk paralar dökülen siyah bir para kesesi
Para kesesi
İçinde "kese" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Keseden eklemek: Kendi parasından, bütçesinden katmak: "Siz hiç merak buyurmayın, lazım gelirse, ben kesemden eklerim, vazifemdir," dedi. (A. H. Eken)
  • Keseden yemek: Hazırdan harcamak: Kestiriyordum ki doktor beni mutlaka hastahaneye yatıracak. Üç, dört hafta keseden yemek zorunda kalacaktım. (O. Kemal)
  • Kesenin ağzını açmak: (deyiminin anlamı) Bol para harcamaya girişmek: Kızın çeyizi kırk ceviz sandıkta, Vâli Paşa da kırk kesenin ağzını açtı, düğün hazırlığına başlandı. (İlgili cümle kaynağı: R. E. Koçu)
  • Kesenin dibi görünmek: Para tükenmek: Mamafih bugün biraz daha iktisada alıştım. İhtimal kesenin dibi göründü de ondan... (S. Ali)
  • Kesenize bereket: Daha çok kazanın, kazancınız bol olsun: Adam gülümseyerek, "Sağ olun efendim, Allah kesenize bereket versin," deyip hayır duada bulundu. (A. F. Ayral)
  • Kesesi elvermek: Bütçesi gideri karşılamaya uygun olmak: Meşrutiyet'ten sonra, kesesi elveren herkes için, daha sonraki dönemlerin özel otosu ve taksisi konumuna geçti.
  • Kesesi elvermemek: Bütçesi elverişli olmamak: Zira, bir mimari şaheserdir ki, masrafını karşılamak ancak padişah harcıdır, başkasının kesesi elvermez. (Y. Öztuna)
  • Kesesine danışıp pazarlığa girmek: Para durumuna göre alışverişte bulunmak.
  • Kesesine danışmak: Parasının miktarını, alım gücünü göz önünde tutmak: Kesene danış, pazarlığa sonra giriş (Atasözü)
  • Kesesine göre: Parasal olanaklarına göre: Herkes, gönlüne ve kesesine göre bahşiş denilen bir para verirdi.
  • Kesesine güvenmek: Parasal gücüne güvenmek: Kesesine güvenen her gün baklava börek yer.
  • Kesesine bir şey girmemek: Hiçbir yarar veya kazanç sağlamamak: Belki onun da kesesine bir şey girmedi. Ama milletin kasesinden çıkan? Milletin damarlarından akan? Bunların hiç mi sorumlusu yok? (Ş. S. Aydemir)
  • Kesesini doldurmak: Fırsatlardan yararlanarak para kazanıp zengin olmak: Herkes o dönemde, gün bugün deyip kesesini doldurdu. (A. Püsküllüoğlu)
  • Keseye (Kesesine) davranmak: Ödemek istemek: Herhalde yol yordam böyle idi, keseye davrandı. Bozuklardan bir lira ayırıp uzattı. (Y. Bahadıroğlu)
  • Bol keseden atmak: Gerçekleşme ihtimali uzak olan vaatlerde bulunmak: Fransız Mareşali bol keseden atıyor, iki üç ay içinde Türkleri İstanbul civarından uzaklaştıracağına dair kat'î teminat veriyordu. (F. F. Tülbentçi)
  • Eli cebine (cüzdanına veya kesesine) gitmemek (varmamak): Çok cimri olmak: Ne var ki herkesin eli kesesine varmazdı.


Kese ile ilgili atasözleri ve anlamları


Ağzı kapalı ve açık olan bozuk para keseleri
Bozuk para kesesi
İçinde "kese" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Kesen elverirse, borazancı başı ol (Nefesine güvenirsen, borazancıbaşı ol!)*: Herkes ancak kendi olanakları ve yetenekleri kadar bir şeyler yapabilir.
  • Kesesine güvenen her gün baklava börek yer*: Bazı şeyleri sadece varlıklı kişiler yapabilir.
  • Kesesini pazara uyduramayan ağzını açar gezer: Bütçesini doğru ayarlayamayan kişilerin ihtiyaçlarını karşılayamayacağını ifade eder. Harcamalarını kontrol edemeyen kimse, sonunda yalnızca istemekle yetinir.
  • Keseye danış, pazarlığa sonra giriş*: (atasözünün anlamı) İnsan, harcamalarını bütçesine göre yapmalıdır.
  • Ağa yanında kese çıkarılmaz: Zengin ve güçlü birinin bulunduğu ortamda, başka biri cömertlik gösterisi yapmaya kalkışmaz. Ağa, bulunduğu yerin otoritesi olduğu için bu tür davranışlar ona aittir.
  • Akçanın iyisi kesede duran, bahçanın iyisi eve yakın olan: Para, şuraya buraya dağıtılmayıp kesede bulunursa acil durumlarda ihtiyaçlar hemen alınabilir. Bahçe eve yakın olursa, bakımı, korunması ve hemen yararlanılması kolay olur.
  • Alimin yanında dilini, zenginin yanında keseni tut: Bilge kişilerin karşısında saygılı konuşmaya, zenginlerin yanında ise hesap veya masrafları ödemeye kalkarak saygısızlık etmemeye özen göstermek gerektiğini ifade eder. Her ortamda duruma uygun davranmak, insanı saygın ve güvenilir kılar.
  • Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış*: Geçim konusunda kimse kimseye yük olmamalıdır.
  • Anam babam kesem, elimi soksam yesem: Kişi, başkasından yardım beklememeli, kendi kazancıyla geçinmelidir.
  • Bal ile kaymak yenir ama, her keseye göre değil*: Herkes güzel yemeyi, güzel giymeyi, iyi bir yaşam sürmeyi ister, ama bunu ancak parası olan gerçekleştirebilir.
  • Borç yiyen kesesinden yer*: Borçla yaşayan ve borca güvenen, bir gün borçlarını ödeyeceğini unutmamalıdır.
  • Boş keseden beleş bağışlar: Kendi malı veya kaynakları olmayan kişilerin, başkalarına bedava şeyler vermesi veya yardımda bulunması durumunu ifade eder. Bu kişiler, gerçek katkıyı yapmadan başkalarına yardım ediyormuş gibi görünürler.
  • El kesesinden cömertlik olmaz: Başkalarının malıyla cömertlik yapmanın gerçek bir cömertlik sayılmayacağını ifade eder. Kişi, kendi emeği veya kazancıyla başkalarına yardım ettiğinde bu davranış değerli olur.
  • El kesesinden ikram etmek kolaydır: Başkasına ait bir malı kullanmak ve harcamak çok daha kolaydır.
  • El kesesinden şâhım (sultanım) develer olsun kurbanım: Başkalarının imkânlarına dayanılarak onlar adına bol keseden vaatlerde bulunulduğu zaman kullanılır. Zengin kişi adına çalışan kimse, onun parasını bol bol harcar.
  • Elden yiyen börkmüş, keseden yiyen çökmüş: Çalışıp kazanan kişi yokluk yüzü görmez. Hep hazırdan veya başkasının elinden yiyen yiyen, çok geçmeden yoksulluğa düşer.
  • Emmim (Amcam), dayım kesem; elimi soksam yesem*: Bir kimsenin minnetsiz, rahat rahat harcayacağı para, amcasının, dayısının verdiği değil, kendisinin kazandığı paradır.
  • Erkeğin sermayesi kesesi, kadının sermayesi güzelliğidir: Erkekte kazanç, kadında da güzellik aranır.
  • Fakir eline bakarsa sen kesene bak: Bir yoksul senden yardım istediği zaman durumun iyiyse onu boş gönderme.
  • İzansız elin cezasını kese çeker:
    1. Düşüncesiz ve dikkatsiz davranışların bedelini kişinin kendisinin ödeyeceğini ifade eder. Akılsızca hareket eden kimse, sonunda zarara uğrar ve bunun sorumluluğunu taşımak zorunda kalır.
    2. Alışveriş yaparken ölçüsüz davranan, gereksiz harcamalar yapan kişi bütçesine zarar verir.
  • Karısını döven, kafasını döver; öküzünü döven kesesini döver: İnsan sinirlenmeden önce maddi ve manevi sonuçlarını düşünmelidir.
  • Koluna kuvvet, kesene bereket: "Ne kadar çok çalışırsan o kadar çok kazanırsın" anlamında bir atasözü.
  • Miyancının kesesi bol olur*: İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur (miyancı: aracı, arabulucu).
  • Oğlanın karası para kesesi, kızın karası can tasası: Erkek evlat hayırsız olursa çalışıp kazanmak yerine sürekli baba parasıyla geçinmek ister. Kız çocuğu da kötü çıkarsa yüz kızartıcı davranışlarıyla ana babasının başına dert açar.
  • Oğlunu dövmeyen kesesini döver, kızını dövmeyen dizini döver: Çocuklar eğitilirken gerektiğinde sert biçimde cezalandırılmalıdır.
  • Tasada duracağına kesede dursun: İnsan, kendi kullandığı bir malı veya parayı başkasına ödünç verip tasasını çekmektense kimseye vermesin daha iyi.
  • Vakitsiz misafir keseden yer: Beklenmedik veya hazırlıksız olunan zamanlarda gelen misafirlerin, ev sahibi için ekstra masraf ve zahmet oluşturacağını ifade eder. Zamanlama ve hazırlığın önemini vurgular; beklenmedik durumların insanları zor durumda bırakabileceğini anlatır.
  • Veresiye verenin kesesi boş kalır: Veresiye satış yapan kişinin parasal olarak zor durumda kalabileceğini ifade eder.
  • Yorganına göre ayağını, kesene göre elini uzat: İnsan giderini gelirine uydurmalı, gelirinden çok harcama yapmaya kalkmamalıdır.
  • Zengin kesesini döver, züğürt dizini*: Zengin kesesine güvenerek her işi görür, züğürt dövünür durur.
( 0 soru/yorum )