İlgili birleşik kelime ve fiiller
![]() |
Yavru Van kedisi |
- Kedi deliği: Eskiden kimi evlerin kapılarının altında kedilerin geçmesi için bırakılan delik.
- Kedi dili: → Kedidili.
- Kedi gözü: → Kedigözü.
- Kedi nanesi: → Kedi nanesi.
- Kedi yavrusu gibi: Uysal ve sokulgan çocukların durumu.
- Kedi yavrusunu taşır gibi taşımak:
- Yanından hiç ayırmamak, gittiği her yere götürmek.
- Bir çocuğu, hırpalarcasına, gereken dikkati göstermeden taşımak.
- Kedinin fareyle oynaması gibi: Bir savaşımda, aralarında önemli ölçüde güç farkı olanlardan gücü fazla olanın daha güçsüzle eğlenmesi durumu.
- Ankara kedisi: Ankara yöresinde yetişen uzun tüylü kedi ırkı.
- Külkedisi:
- (mecazi) Çok üşüyen, ateşin yanından ayrılmayan kimse: Isınmak için sürekli ateşin başında durduğundan üvey kız kardeşleri ona "Külkedisi" adını takmışlar. (İlgili cümle kaynağı: E. Sarı)
- (mecazi) Çok sokulgan, yumuşak başlı, nazlı, uysal kimse: İşin nihâyetinde o annesinin dizi dibinde büyümüş, yumuşak, sıcak bir külkedisiydi (R. N. Güntekin).
- (mecazi) Pasaklı, görgüsüz kadın: "O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç." (E. E. Talu)
- Van kedisi: Van ve yöresinde yaşayan göz renkleri farklı, beyaz tüylü kedi.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "kedi" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Kedi ciğere bakar gibi bakmak: (deyiminin anlamı) Bir şeye imrenerek çok iştahla bakmak: Bu sofralardaki yemeklere, odamızın demir parmaklıklı penceresinden kedi ciğere bakar gibi bakıyorduk... (Atatürk Ansiklopedisi)
- Kedi gibi dört ayak üstüne düşmek: Zor durumdan kolaylıkla ve zarar görmeksizin sıyrılmayı bilmek: Yan yatarlar, çamura batarlar, gene de kedi gibi dört ayak üstüne düşerler. (F. Baykurt)
- Kedi (eti) ne, budu ne?: Kendisinden çok şey beklenmemesi gerekenler için kullanılır: Fakat kedi ne, budu ne! İki üç çocuğun ne hükmü olur? (B. Emil)
- Kedi olalı bir fare tuttu: Kendisinden beklenen işlerden birini sonunda yapabildi ya da başarabildi: Bu defa başarıyı yakalamış, kedi olalı bir fare tutmuştu nihayet. (O. Baydar)
- Kediye peynir (ciğer) ısmarlamak (emanet etmek): Güvenilmeyecek birine güvenmek, önemli bir şeyi teslim etmek: Kümes bekçiliği tilkiye bırakılmaz, kediye ciğer emanet edilmez. (N. Muallimoğlu)
- Kediyle harara (çuvala) girmek: Geçimsiz biriyle işbirliği yapmak: İt ile çuvala girilmez, kedi ile harara. (E. K. Eyüboğlu)
- Kediyle köpek gibi: Birbirleriyle geçinemeyenler için söylenir: Kediyle köpek gibi dalaşmaktan keyiflenir, atışırlarmış boyuna. (M. Yalçın)
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kedi" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Kedi arkasını görmüş "yaram var" demiş: Hiç derdi olmayan kimse, en olmayacak şeyleri kendisine dert eder.
- Kedi uzanamadığı (erişemediği) ciğere pis (murdar) dermiş: Elde edemeyecekleri şeyi hor göstermeye kalkışanlar için söylenir.
- Kedi yavrusunu yerken fareye benzetir: Kendi çıkarları için yakınlarını ezmeye kalkan kişiler, tutumlarına haklılık kazandırmak için bahane bulmakta güçlük çekmezler.
- Kedinin boynuna ciğer asılmaz: Bir kimseye, onun en çok sevdiği şey emanet edilemez.
- Kedinin gideceği samanlığa kadar: Bir kabahati olan, pek uzağa kaçamadan yakalanır.
- Kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler: Suç ortaya konmadan ceza verilemez.
- Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı: Saldırganların bir olağanüstü güçleri olsaydı, saldırdıkları varlıkların soyu tükenirdi.
- Kedinin usluluğu fare görünceye kadar: (atasözünün anlamı) Uslu gibi duranlar, kendilerini tahrik eden durumlarda gerçek yüzlerini ortaya koyarlar.
- Kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır: Ürkekler, çok sıkıştırılırsa saldırgan olurlar.
Soru/Yorum Gönder