Kız nedir ne demektir? İlgili deyimler atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. (isim) Dişi çocuk: Sık sık resmini gösterdiği küçük bir kızı var. (N. Baysal)
  2. (sıfat) Dişi: Tek çocuğunuz olacaksa erkek mi kız mı olsun isterdiniz? (G. T. Eren)
  3. Cinsel birleşmede bulunmamış dişi insan: Kız mı, kadın mı, nişanlı mı, başı boş mu, dul mu, sözlü mü?.. (İ. Hinçer)
  4. (isim) İskambil kağıtlarında kız resimli kağıt: Yerde karo kızı, kupa dört ve kupa beşli vardı. (K. Üner)
  5. (ünlem) Daha yaşlı biri tarafından dişi cinsten bir kimseye seslenilirken kullanılır: "Kız Ayşe!" diye seslendi kadınlardan bir tanesi belli ki dedikodu yapacaktı. (İ. Kandemir)



İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "kız" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Kız alıp vermek: (deyiminin anlamı) İki aile erkeklerini karşılıklı olarak birbirinin kızlarıyla evlendirmek, dünür olmak: Daha sonra, karşılıklı kız alıp - verdiler. Akraba oldular. Böylece, yıllarca sürecek bir dostluğun temellerini attılar. (O. Çelik)
  • Kız almak: Bir aileden gelin alarak hısım olmak: Nihayet padişah üstün geldi, ona yaradılışı güzel ve bir temiz kişinin soyundan bir kız aldı. Kızın güzellikte eşi yoktu... (Mesnevi)
  • Kız gibi: Çok güzel, dokunulmamış, kullanılmamış, yeni: Buna yeni bir direksiyon taktım mı, kız gibi araba olur. – Evet, dedim, kız gibi olur ama, eski kızlar gibi... (A. Nesin)
  • Kız istemek: Bir kızı, evlenmek için ana ve babasından ya da yakınlarından istemek: Ondan sonra oğlum geldi, bana durumu açıkladı, biz de gittik, kızı istedik, verdiler. Öylesine kısa süreli bir düğün yaptık ve gelini getirdik. (O. Türkdoğan)
  • Kız kaçırmak: Bir kızı kendinin ya da ailesinin rızası olmadan alıp götürmek: Ferhat'ın Şirin'i sevdiği kadar Seriye'ye âşık olan Rahim, bu durumu anlayınca kızı kaçırdı. (S. Aktaş)
  • Kız kurusu: (argo) Hiç evlenmemiş, yaşlı kız, kalık: Kırk bir yaşındaydı, hiç evlenmemişti, mahallede kız kurusu olarak anılıyordu. (Kolektif)
  • Kız oğlan (kız oğlan kız): Kızlığı bozulmamış, erden, bakire: Kız oğlan kız geldim bu eve ben, dul karı muamelesi görüyorum. (K. Kalay)
  • Kız vermek: Bir aileye kendi ailesinden bir kızı gelin vererek hısım olmak: Kız tarafı da, "Pek alâ, pek güzel, bizde hayırlısıyla kızımızı verdik. Allah dirlik düzenlik versin" diye cevap verir. (Z. Özdemir)
  • (Birinin) Kızı kısrağı: Birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar: İstiyor ki torunu torbası, kızı kısrağı gözünün önünde olsun. Hangi baba böyle istemez ki. (K. Erzurum)
  • Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla (işit, dinle): Bir sözün, bir iğnelemenin, birinin yüzüne karşı açıkça söylenememesi durumunda, oradaki bir başkasına söylenerek, ona duyurulmaya çalışılmasını anlatır: Sonra, kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla gibilerden, Nuri Efendiye de laf çaktı: -Bu balyalar akşama kadar tartılıp teslim edilecek. Durmak, dalga geçmek yok. (İlgili cümle kaynağı: C. Gündoğdu)
  • (Birine) Kızını vermek: Birini kendine damat yapmak.


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "kız" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Kız beşikte (kundakta) çeyiz sandıkta (Kız kucakta çeyiz bucakta): (atasözünün anlamı) Kızların çabuk büyüdüğüne inanılır, o yüzden zaman yitirmeden, daha doğar doğmaz çeyiz hazırlığına başlamak gerekir.
  • Kız evi naz evi: İstenen kızın ailesi, damat ailesine karşı kendini naza çeker: "Eee, kız alması kolay değil. Kız evi naz evi, derler. Duymadın mı hiç?" (N. Sönmez)
  • Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya: Evlenecek kızın kocasını doğru olarak seçemeyeceğinden endişelenen aile büyüklerinin onu uyarmaları gerekir.
  • Kızını (evladını) dövmeyen dizini döver: Kızını (ya da evladını) yeterince eğitmeyen ana baba ilerde çok pişman olur.
( 0 soru/yorum )