![]() |
Sevimli bir kız çocuğu |
- İnsan yavrusu, çağa: Okul çocuğu. Çocuk sesi.
- Bir ana babanın yaptıkları ya da doğacak olan yavru: Kaç çocuğunuz var? İkinci çocuğuna hamile.
- (Yaşlı da olsa, arkadaşlar arasında ya da çok yaşlılara göre daha az yaşlılar için) İnsan: Bu Hacı Etem 24 yaşlarında güzel ve kurnaz bir çocuktu. (S. Ali)
- Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan, gereğince olgunlaşmamış kimse: Babalar olur ki oğullarından daha çocukturlar. (F. R. Atay)
İlgili birleşik fiiller ve kelimeler
- Çocuk aklı: Hoş görürlükle karşılanan, çocuklara özgü basit düşünce.
- Çocuk dünyaya getirmek: Çocuk doğurmak.
- Çocuk edebiyatı: (edebiyat) Çocukların düşünsel, duygusal ve toplumsal yönden gelişmelerine katkıda bulunmak, gizil yeteneklerini ortaya çıkarmak için yapılan yayınların genel adı.
- Çocuk gibi:
- Yetenekleri gelişmemiş, çocuk kalmış: Çocuk gibi adam.
- Kolay kanar, kolay inanır: Sen de çocuk gibisin, o adamın sözüne inanılır mı?
- Çocuk gibi sevinmek: Çok sevinmek.
- Çocuk istemek: Karı koca çocuk sahibi olmayı arzulamak.
- Çocuk işi: Kolay ya da önemsiz iş.
- Çocuk olmak: Çocuk gibi davranmak, çocuklaşmak.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "çocuk" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Çocuk oyuncağı: (deyiminin anlamı)
- Önem verilecek değerde olmayan.
- Kolay iş.
- Çocuk oyuncağı haline getirmek: Yeteneksiz kimseler karışarak bir işi değerinden düşürmek.
- Çocukluk etmek:
- Çocuksu, çocukça davranışlarda bulunmak.
- Gereği gibi düşünmeden toyca davranmak.
- Çocukluktan çıkmak: Büyümek, çocukluk evresini geride bırakmak.
- Çocukluğu tutmak: Çocuksu, çocukça davranışlarda bulunmak.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "çocuk" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Çocuk düşe kalka büyür: (atasözünün anlamı) Çocuğun yürümeye başladığı sırada sık sık düşüp ağlamasına üzülmemelidir, her çocuk büyürken bu aşamalardan geçer.
- Çocuk seversen beşikte, koca seversen döşekte: Bir kadın ana olarak çocuğuna, eş olarak kocasına herkesin ortasında aşırı sevgi gösterisinde bulunursa toplum bunu hoş karşılamaz.
- Çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider (Çocuğu işe sal, ardınca sen var; çocuğa iş ardına sen düş; uşağı işe koş, sende ardına düş): Çocuk kendisine ısmarlanan işi beceremez. Bu nedenle, ona iş buyuranın da arkasından gitmesi gerekir.
- Çocuktan al haberi: Bir aile sorunu, ailece gizli tutulan bir şey ya da büyüklerin aralarında konuştukları bir konu çocukların rastgele söyledikleri bir sözle ortaya çıktığı zaman söylenir.
- Çocuğun bulunduğu yerde kov (Dedikodu, gıybet) olmaz:
- Konuşabilen çocuğun bulunduğu yerde, çocuk bu sözleri başkasına ulaştırabilir korkusuyla dedikodu olmaz. → Çocuktan al haberi.
- Küçük çocuğun bulunduğu yerde başkasını çekiştirme olmaz. Çünkü herkes çocukla uğraşır, oyalanır; kimse dedikodu yapmaya zaman bulamaz.
- Çocuğun yediği helal, giydiği haram: Çocuğun iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yeridir. Ama çocuk giyeceğini hor kullandığı, çabuk büyüdüğü için giysileri kısa zamanda küçük gelmeye başlar; bu nedenle çocuklara pahalı giysi almak doğru değildir.
Soru/Yorum Gönder