|
Nişan yüzükleri |
- İşaret, iz, belirti, alamet.
- Evlenme sözünün kesinlik kazanması için nikahtan önce yapılan özel tören, yüzük takma töreni: Birbirlerini seviyorlar, aralarında nişan da var. (örnek cümle)
- Gördükleri önemli işlerden dolayı onurlandırmak için devletlerce yurttaşlara ya da yabancılara verilen ve resmi günlerde göğse takılan, kurdeleli ya da kurdelesiz, türlü biçimde rozet: Devlet nişanı, liyakat nişanı vb.
- Vurulmak istenen hedefe doğru silahı yöneltme.
- (denizcilik) Deniz ortasında balıkların bulunduğu saptanmış yer: Bulunduğumuz nişanda pamuk balığı dedikleri bir canavar olduğunu işitmiştik.
İlgili birleşik fiil ve kelimeler
|
Devlet nişanı |
- Nişan almak:
- Vurulmak istenen hedefe doğru silahı yöneltmek.
- Kendisine nişan (ödül) verilmek.
- Nişan düzlemi: Bir ateşli silahta, mercekli nişan aracının düşey hattından ve nişancının gözünden geçen düzey düzlem.
- Nişan halkası (yüzüğü): Nişan töreninde takılıp evlilik süresince kullanılan, erkeklerde sade, kadınlarda taşlı da olabilen altın ya da gümüş yüzük.
- (Bir şeyi, bir şeye) Nişan koymak: Sonradan tanıyabilmek, bulabilmek ya da ölçebilmek için bir şeyin durumunu, herhangi bir özelliğini akılda tutmak ya da işaret koymak: Dönüşte yolu şaşırmamak için şu ceviz ağacına nişan koyalım.
- Nişan noktası: (askeri terim) Bir silahın yöneltildiği ya da bir gözetleyicinin gözetleme aracını yönelttiği nokta, hedef.
- Nişan şekeri: (folk.) Nişan töreninden önce oğlan tarafından özel bir kutu içinde kız evine gönderilen şeker.
- Nişan takımı: (folk.) Nişanlanacak erkekle kızın karşılıklı olarak birbirlerine aldıkları giysi, takım vb.ye verilen ad.
- Nişan takmak: Göğsüne nişan iliştirmek.
- Nişan vaziyeti: (askeri terim)
- Tüfek ya da başka bir silahla ateş ederken, bir askerce alınan standart durum.
- Ateş etme durumu için verilen komut.
- Nişan vermek: Birini nişanla onurlandırmak.
Soru/Yorum Gönder