- Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, düz: İki direk arasına doğru bir ip gerdik.
- Gerçek olan, yalan olmayan: Doğru haber. Doğru bilgi.
- Akla, mantığa, işe ve duruma uygun: Doğru söz. Doğru davranış.
- Yasa, yöntem ve ahlaka uygun: Doğru esnaf. "Sen doğru dur, eğri belasını bulur!" (Mevlana)
- Gerçeğe ya da kurala uygun: Doğru cevap. Doğru hesap.
- Gerçek: İşin doğrusunu öğrenmeye çalışın.
(matematik) İki nokta arasında çekilen en kısa çizgi: İki ucu sonsuz uzayabilen düz çizgilere "doğru", iki ucu sabit ve sınırlı olan düz çizgilere de "doğru parçası" adı verilir.Doğru ve doğru parçası - Doğru olarak: Şiiri doğru okudu. Doğru söyle!
- Sağ sola sapmadan, doğruca: Sabahları kalktım mı, koşarım doğru bir kahveye. (S. Faik)
- Karşı, yönünce: Güneye doğru. Denize doğru. Kırkına doğru.
- (Zaman kavramlı sözcüklerden sonra) Yakın, yakınlarında: Akşama doğru uğrarım. Bu merak defterin son yapraklarına doğru derin bir heyecan halini alacaktır. (İlgili cümle kaynağı: Y. K. Karaosmanoğlu)
Doğru ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "doğru" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Doğru bildiği yoldan ayrılmamak (şaşmamak): Her ne olursa olsun inandığı ilkelere bağlı kalmak: Binbir zorluğa, özellikle ekonomik sıkıntılara katlandı, ekmeğini adanın dışında aramak zorunda kaldı, işsizliğe göğüs gerdi, ama doğru bildiği yoldan ayrılmadı. (Önasya)
- Doğru bulmak: Uygun görmek, onamak: Söylenilenlerin muhasebesini yaptı ve doğru buldu. (C. Okuyucu)
- Doğru çıkmak: Doğru ve gerçek olduğu anlaşılmak: Tahminim doğru çıkmıştı. Anahtarlardan en iri olanı kulübenin eski, demir kapısını açıyordu. (T. Altıntaş)
- Doğrucu Davut: Doğruluğu ilke edinmiş, her şeyin doğrusunu söyleyen ve yapan kimseler için kullanılır: Doğrucu Davut, hâkimin huzuruna çıkar çıkmaz: "Hoş geldiniz şaşı gözlü Hakim Bey!" (demiş). (M. Paksu)
- Doğru doğru dosdoğru: İşin en doğrusu şudur ki... Doğru doğru dosdoğru, o ilçede kültürlendim. (Ş. Onay)
- Doğru durmak:
- Uslu durmak: — Kız doğru dur şu evde, bi dakka doğru dur... O radyoyu kıs, elindeki sopayı da bırak... Otur bi kenara! — Nabzımı da durduruyım mı anne? (A. Atalay)
- Dik durmak.
- Doğru olmak: Dürüst davranmak: Emrolunduğun gibi doğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de. (Hûd Suresinden)
- Doğru oturmak: Uslu uslu ya da derli toplu oturmak: "İndir bacaklarını, doğru otur!" dedi Kâzım. (F. Baykurt)
- Dumanı doğru çıksın: "İyi ve güzel olmasa bile yönteme uygun olsun," "aşırı titizliğe gerek yok, yeter ki iş yürüsün" anlamlarında kullanılan bir söz: Dumanı doğru çıksın felsefesini hiç bir zaman yerinde bir hareket sayamayız (H. F. Gözler). Sen gak, guk dediğimize bakma da işin dumanı doğru çıksın, ona bak. (A. Gündüz)
- Eğri gemi doğru sefer: "Kullanılan araç yetersiz ancak yapılan iş isteğe uygun" anlamında kullanılan bir deyim: Bizim bugünkü gidişimizi anlamak için "eğri gemi, doğru sefer" diye atalardan kalan sözün ne demek olduğunu anlamak gerektir. Biz daha gemimizin omurgasını düzeltmiş değiliz ancak yolumuz çok doğrudur. (Türk dili)
- Eğri oturup doğru konuşmak: Kişisel görüşlerin etkisinde kalmadan gerçeği söylemek: Eğri oturup doğru konuşalım: Kim ipe sapa gelmez düşüncelerimi okumaya tenezzül ederdi? Hangi okur beni ciddiye alırdı?
- Eğrisi doğrusuna gelmek: Bir takım yanlışlıklara, engellemelere ve olumsuzlara karşın bir işten iyi, olumlu sonuç almak: İnsanın diyeceği geliyor ki, Türk'ün kurtulması mukadder imiş. Eğrisi doğrusuna geldi, her şey yolunda gitti, kurtuldu. (R. Nur)
- Eline eteğine doğru: Temiz, her türlü kötülükten uzak olan: Hatice köyün en güzel, eline eteğine doğru kızıydı. (R. Enis)
Doğru ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "doğru" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Doğru Allah'tan/Mevlâsından başka kimseden korkmaz: Dürüst insanlar kimseye kin gütmez, kolay kolay suç işlemezler. Bu yüzden Rabbinden başka hiç kimseden korkmazlar.
- Doğru bilinmeyince eğri bilinmez*: Doğru ile yanlışı, iyiyle kötüyü birbirinden ayırmak için her ikisini de bilmek, tanımak gerekir.
- Doğru gidenin başı duvara çarpmaz: Doğru yoldan sapmayan ve dürüst davranan kişiler, genellikle sıkıntılarla karşılaşmazlar ve yollarında daha az engel bulurlar. Bu atasözü, dürüstlüğün ve doğruluğun, insanları tehlikelerden ve zorluklardan koruyacağını vurgular.
- Doğru insan dik durur: Dürüstlükten ayrılmayan insan yaptıklarından dolayı başkalarının yanında küçülmez. Diğer insanlarla ilişkilerini utanmadan sürdürür.
- Doğru sarsılır, amma yıkılmaz: Dürüstlük ve doğruluk üzerine inşa edilen şeylerin dayanıklılığını ve kalıcılığını vurgular, yanlış olanın ise eninde sonunda çökeceğini ima eder.
- Doğru söyleyene ölüm yoktur: Doğruyu ve dürüstlüğü dile getiren kişilerin, bu özellikleri nedeniyle toplum içinde herhangi bir olumsuz sonuçla karşılaşmayacaklarını ifade eder.
- Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar*: Kimin çıkarına dokunursa dokunsun sözünü esirgemeyen, hatır gönül demeyerek doğruyu savunan, herkesin kusurunu yüzüne karşı söyleyen ve çıkarcılardan sözünü esirgemeyen kişiyi kimse sevmez, herkes onu yanından uzaklaştırır.
- Doğru söyleyenin başı kel olur: Doğru ve gerçekleri savunan kişi sürekli eleştirilere maruz kalır.
- Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek*: Doğru sözlü olan kişi, sevilmeyen, istenmeyen kişi olacağı, orada barınamayacağı için bulunduğu yerden ayrılmaya hazır olmalıdır.
- Doğru söyleyenin tepesi delik olur*: "Sözüm bir kimseye dokunur mu" diye düşünmeyerek doğruyu söyleyen kişilerin çoğunlukla düşman kazandığını ve sık sık eleştirildiklerini ifade eder. Doğruları söylemek her zaman hoş karşılanmaz ve bazen insanları rahatsız edebilir. Bu nedenle, dürüst olmak ve doğruları dile getirmek, kişi için zorlayıcı olabilir ve ona zarar verebilir.
- Doğru söz acıdır* (Hak söz ağıdan acı gelir): Kusurları, yanlışlıkları, düzensizlikleri, yolsuzlukları, kötülükleri bütün çıplaklığıyla ortaya koyan ve eleştirenin sözü, bu işleri yapanlara çok acı gelir.
- Doğru söz çok kişiye batar: Gerçekler bazen hoş olmayabilir veya insanların alışkın olduğu düşünceleri veya inançları sarsabilir. Bu nedenle, doğru sözlerin bazı kişilerde rahatsızlık veya tepki uyandırabileceği düşünülür.
- Doğru söz yemin istemez*: Dürüst ve doğru olan bir kişinin söylediklerine güvenileceğini, bu yüzden söylediklerini kanıtlamak için yemin etmesine gerek duyulmayacağını ifade eder.. Dürüstlüğün ve güvenilirliğin önemini vurgular ve doğru sözün kendiliğinden inandırıcı olduğunu anlatır.
- Doğru söze akan sular durur: Kimse doğru olduğu kesinleşmiş bir şeyin aksini iddia edemez.
- Doğru söze can kurban: "Doğru konuşana herkes güvenir, inanır ve sayar" anlamında söylenen bir atasözü.
- Doğru yol usandırır ama sonu selamettir: Doğru yolda ilerlemek bazen sabır ve azim gerektirir, çünkü dürüst olmak her zaman en kolay yol değildir. Ancak bu yolun sonunda kişinin iç huzuru bulacağı, güvenlik ve refah içinde olacağı vurgulanır.
- Doğru yolda düşen çabuk kalkar: Dürüst ve doğru bir yolda ilerleyen kişilerin karşılaştıkları zorlukları ve engelleri daha hızlı aşacaklarını ifade eder. Dürüst ve doğru davranışların, kişinin hayatında sağlam ve güvenilir bir temel oluşturduğunu ve bu temelin, kişinin zor durumlarla başa çıkmasını kolaylaştırdığını vurgular.
- Doğru yolda yürüyen yorulmaz: Dürüstlük ve doğrulukla hareket eden insanların, içlerindeki güçlü motivasyon ve inançlarıyla, yolculuklarında dayanıklı olduklarını ve zorlukları aşabileceklerini vurgular. Doğru yolda olmak, insanın ruhsal ve fiziksel olarak daha az yorulmasını sağlar çünkü bu durumda iç huzur ve kararlılık vardır.
- Doğruda aç, eğride tok bulunmaz: Dürüst, namuslu kimseler haram mala göz dikmezler, bu yüzden işleri rast gider. Ama sahtekâr dolandırıcı kimselerin gözü bir türlü doymak bilmez.
- Doğruluk hak kapısıdır: İnsanların doğru ve adil davranışlarla hareket etmelerinin, hak ve adaletin kapısını açtığını ve bu yolda ilerlemenin önemini vurgular.
- Doğruluk acıdır, meyvesi tatlı: Gerçeği söylemenin ve doğru olmanın zor ve acı olabileceğini, ancak bu davranışın sonunda tatlı, olumlu sonuçlar doğuracağını ifade eder. Yani, doğruluk ve samimiyet her zaman kolay değildir ama uzun vadede insanı daha iyi bir yere götürür.
- Doğruluk su kabağıdır, batmaz: Dürüstlük kişiyi kötülüklerden koruyan en önemli unsurdur. Bu unsur dünya kurulduğundan beri vardır ve daima var olacaktır.
- Doğrunun yardımcısı Allah'tır* (Hak doğrunun yardımcısıdır): İşlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Allah (c.c.) her zaman yardım eder.
- Doğruya zeval yoktur, çekseler bin divana: Doğru olanın zamanla zayıflamadığı veya yok olmadığı vurgulanır. Doğru olduğuna inanılan bir durum veya gerçek, ne kadar sorgulansa da doğruluğunu korur. Binlerce mahkemeye veya tartışmaya rağmen doğruluk değişmez kalır.
- Ata yolu doğru yoldur: Ana baba çocuklarına her zaman iyi ve doğru olan şeyleri öğretirler.
- Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar*: Bir kimse, ne denli elverişsiz bir ortam içinde olursa olsun, yaradılıştan doğru ve iyiyse bu niteliğini yitirmez.
- Deveye "boynun eğri" demişler; "nerem doğru ki?" demiş*: "'İşin şurası yanlış' diyorsunuz da doğru yeri var mı ki?" anlamında söylenen bir atasözü: Hani deveye "boynun eğri" demişler, "nerem doğru ki" demiş. Birinci çarpıklığı aşmadığınız sürece ondan sonrasını tartışmanın manası yok. (S. Demirel)
- Eğri bakandan (görenden) doğru iş istenmez: Genellikle güvenilir olmayan veya dürüst olmayan kişilerden doğru ve adil işlerin beklenemeyeceğini ifade eder.
- Eğri cetvelden (mastardan) doğru çizgi çıkmaz*: Yanlış yöntemler veya araçlar kullanılarak yapılan işlerden iyi ve doğru sonuçlar elde edilemeyeceğini ifade eder.
- Eğri otur doğru söyle (Eğri oturup doğru konuşalım)*: Kişi hatalı davranışlarda bulunabilir, fakat yalan söylememelidir.
- Eğrikapı'nın eğrisidir, mahallenin doğrusudur: Aslında kusurlu veya yanlış olan bir kişinin, kendini çevresine doğru olarak gösterebileceğini ya da öyle görülebileceğini anlatır. İnsanların yanılabileceğini, yanıltıcı yargılarda bulunabileceğini ve gerçek değeri göremeyebileceğini ifade eder.
- Eğriler kötü derse, doğrular iyi der: Genellikle bir konuda eğriliği, yanlışı veya haksızlığı temsil edenlerin eleştirdiği veya kötülediği şeylerin aslında iyi olduğunu ve doğru veya dürüst olanlar tarafından takdir edildiğini ifade eder.
- Eğrilerle doğru söyleşmek hata: Kötü niyetli veya dürüst olmayan kişilerle açık ve samimi bir iletişim kurmanın riskli olduğunu ifade eder.
- Eğriye eğri doğruya doğru*: Gerçeklerin olduğu gibi, yani dürüst ve tarafsız bir şekilde belirtilmesi gerektiğini ifade eder: Şimdi eğriye eğri, doğruya doğru. Bana dünyadaki en güzel saç makyajı da yapsanız, en güzel elbise ve ayakkabıyı da giydirseniz Şebnem'i gölgede bırakamazdım. (İ. Demirbaş)
- Eğriyi dövmeyince, doğru bulunmaz: İnsanların bazen hatalar yaparak ve bu hatalardan ders çıkararak doğruya ulaşabileceklerini ifade eder. Yanlışlar ve hatalar, doğru yolu bulma sürecinin bir parçasıdır.
- Eğriyim neden korkarım? Doğruyum neden korkarım?: Suç işlemeyi alışkanlık edinmiş kimseler, zaten her şeyi göze almıştır ve korkmazlar. Dürüst, kalbi temiz kimseler ise bir suç işlemediklerinden dolayı suçlanmayacakları için onlarda korkmazlar.
- Haberin doğrusunu oğlandan al: Çocukların duyduklarını ve gördüklerini çekinmeden ve süslemeden, olduğu gibi söylediklerini ifade eder.
- Hain haine yardım eder, doğru doğruya: Herkes kendi huyuna ve kendi görüşüne sahip kimselerle iyi anlaşır ve yardımlaşır.
- Hak doğrudadır:
- İnsan doğru yoldan ayrılmadıkça adalet her zaman ondan yanadır.
- Doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmayan kimselerin işi her zaman rast gider.
- Her doğruyu söylemek iyi değildir: Doğruyu söylemek büyük bir zarara yol açacaksa söylememek daha iyi olur.
- Her terazi doğru tartmaz: Herkesin veya her şeyin mutlaka doğru veya adil olmayabileceğini ve bazen yanıltıcı olabileceğini de ima eder. Doğruluğun ve güvenirliliğin sorgulanması gerektiğine atıfta bulunur.
- İki eğriden bir doğru çıkmaz: İki yanlışın bir doğruyu oluşturamayacağını ifade eder. Yanlış yöntemler veya hatalı yaklaşımlar bir araya geldiğinde, doğru bir sonuç elde edilemez.
- Kalbi doğru kişi lafın üstüne gelir: Dürüst ve temiz kalpli kişiler kendilerinden bahsedilirken ansızın çıka gelirler.
- Kalem eğri kesilse de doğru yazar: Kalem eğri olabilir, ama yine de doğru yazılar yazabilir. Kalem nasıl olursa olsun önemli olan ne yazdığıdır.
- Kişinin doğru olmalı işi: İnsan işlerini dürüstçe yapmalıdır. Çünkü dürüstçe yapılmayan her şey er ya da geç başa bela olur.
- Koca öküz çizgiyi doğru çeker: Çok deneyimli olan kimselerin hata yapma ihtimalleri diğer insanlara göre çok düşüktür.
- "Kör kadı" diyecek kadar doğru söz de işe yaramaz: Gerçek de olsa söz söylenmeden önce sonuçları düşünülmelidir.
- Kör ne istiyor, iki göz; biri eğri biri düz (doğru): İnsan ihtiyaç duyduğu şeye nasıl olursa olsun mutlaka sahip olmak ister.
- Minare de doğru, ama içi eğri* (Doğruluk minarede kalmış, onun da içi eğri): (Minarenin içten dönerek yukarı çıkan merdivenine atıfla) Dışarıdan bakıldığında dürüst ve doğru görünen bazı kişilerin, iç yüzlerinin tamamen farklı ve yanlış olabileceğini ifade eder.
- Mürai (Riyakâr) dosttan doğru sözlü düşman yeğdir: İkiyüzlü, sahtekâr kimselerle dost olmaktansa kendi halinde, dürüst, sözünün eri kimselerle dost olmak daha faydalıdır (mürai: ikiyüzlü, riyakar kimse).
- Ocağın eğriliğine bakma, tütünün (dumanın) doğru çıkışına bak: Bir işin iyiliğinin ya da kalitesinin, sürecin detaylarında değil, sonuçlarında aranması gerektiğini ifade eder. Yani, dış görünüşteki olumsuzluklara takılmadan, ortaya çıkan sonucun değerine odaklanmak daha önemlidir.
- Özü sözü doğru olanın alnı açık yüzü paktır: İnsan dürüst olduğu sürece doğruyu söyler, doğru yoldan ayrılmaz. Dürüst insan yaptıklarından dolayı suçluluk hissetmez, vicdan azabı çekmez. Bunun için haksızlığa uğrasa da başı dik gezer.
- Sen doğru ol, eğri belasını bulur: Doğruluğun ve dürüstlüğün, uzun vadede en sağlam yol olduğunu vurgular ve yanlış yollara sapmanın kötü sonuçları olacağını hatırlatır.
- Tutulmayan uğru, beyden doğru*: Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç işlemesi düşünülmeyen kimselerle dürüstlük yarışı içinde olabilir (uğru: Hırsız).
- Yılan ne kadar eğri gitse deliğine doğru girer (Yılan eğri büğrü gider amma, deliğinin ağzına varınca doğrulur): Kimseyle geçinemeyen, herkese kötü davranan kişiler, kendi yakınlarına karşı dostça ve dürüstçe davranırlar.
- Yolda doğru gidene kimse dokunmaz: Dürüst yaşayan kimselere kimsenin sataşmayacağını, doğru yolda ilerleyenlerin, genellikle toplumda güvenilir ve saygın bir konuma sahip olduklarını anlatır.
Ayrıca bkz.: Eğri ile ilgili atasözleri ve deyimler
Doğru ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Doğru dürüst: Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız bir biçimde: Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi. (İsmail Hakkı Bursevi)
- Doğru orantı: Birbirlerine bağlı olarak birlikte artan veya azalan iki büyüklük arasındaki ilişki, ters orantı karşıtı.
- Doğru parçası: (matematik) Bir doğrunun iki noktası arasında kalan kısmı.
- Doğru söze ne denir!: Karşısındakinin ya da bir başkasının söylediği bir sözün yerinde olduğunu belirten onaylama: — Bu gidişle ancak rüyanda girersin üniversiteye... — Doğru söze ne denir... (K. T. Yıldız)
- Doğru yol: Her türlü kötülükten ve yanlıştan uzak olan tutum: Doğru yola yönlendiren Allah'a hamd olsun (Arâf, 7/43).
- Doğrudan doğruya: Araya bir şey girmeden, vasıtasız olarak: Şikâyetlerimi doğrudan doğruya ona söyleyeceğim.
- Doğrusu: Doğru olanı şudur ki, gerçeği söylemek gerekirse: Korkmuştum doğrusu. Onu çılgına çeviren her neyse benim oracıkta can vermeme neden olabileceği aşikardı. (T. Pirselimoğlu)
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu
»