Üzüm pekmezi |
Pekmez, genellikle üzüm, dut, keçiboynuzu gibi meyvelerin suyunun çıkarılıp uzun süre ateşte kaynatılmasıyla elde edilen koyu kıvamlı ve yoğun bir tatta sıvı bir besindir. Geleneksel yöntemlerle hazırlanan pekmez, yüksek sıcaklıkta kaynatılarak suyun buharlaştırılması yoluyla yoğunlaştırılır. Şeker içeriği yüksek olan bu doğal ürün, enerji verici özelliği sayesinde özellikle kış aylarında tercih edilir.
Pekmez ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "pekmez" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Pekmez gibi tatlı: Fazla, aşırı tatlı: Bu adamın, tombul, kırmızı yanaklı, kahverengi gözlü, pekmez gibi tatlı ve yumuşak bir kız kardeşi vardı.
- Pekmez kaynatmak: Pekmez yapmak: Sonbaharın başlarındaki bir gün, bağda üzümler yetişmiş, pekmez kaynatıyorlardı. (İ. Kunt)
- Pekmez küpünde bir sinek bulunmak: Hoş bir şeyin hoş olmayan bir parçası: Plajda çok eğlendik; pekmez küpündeki tek sinek, Erol'un bir cam parçasıyla ayağını kesmesi oldu. (N. Muallimoğlu)
- Pekmez toprağı: Kalsiyum karbonat ve kil karışımından oluşan ve üzüm pekmezi yapılırken üzüm suyunun ekşiliğini ve asitliğini almak için kullanılan toprak, marn.
- (Birinin) Pekmezini akıtmak (dökmek): (argo) Yaralamak, kanını akıtmak: Bana çatma, pekmezini akıtırım. (M. Arslan)
Pekmez ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "pekmez" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Pekmez aldık, bal çıktı: Bir iş veya durumdan beklenmedik şekilde olumlu bir sonuç elde edildiğini ifade eder. İnsanın şansının iyi olduğu durumlarda, yapılacak işlerden beklenenden daha iyi sonuçlar alabileceğini anlatır.
- Pekmez gibi malın olsun, Antakya'dan sinek gelir*: Güzel malı olan kimse, alıcı kaygısı çekmez. Onun malına uzak yerlerden bile alıcı çıkar.
- Pekmezi küpten (dipten), kadını kökten al*: Her şeyin en iyisini yerinden ve bilinenden almalı. Eş olacak kadının da temiz ve soylu olanını seçmeli.
- Ağzına tat bulaşanın gözü pekmez tutumundadır: Bir kere bir şeyin tadını alan kişi, daha fazlasını istemeye başlar.
- Akıl akıldan, don yağı pekmezden olur: Bir kişinin yalnızca kendi zekasıyla değil, başkalarının bilgisi ve deneyimiyle de gelişebileceğini anlatır.
- Allah bir peygamber hak, pekmez kara yoğurt ak: Pekmezin kara ve yoğurdun ak oluşu gibi kesin ve bilinen gerçeklere dayanarak Allah'ın birliği ve peygamberlerin doğruluğu gibi kesin bilgilerin doğruluğunu vurgular. Dolayısıyla, bu atasözü, üzerinde konuşulan bir durumun kesinliğini ve doğruluğunu vurgulamak için kullanılır.
- Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle: Her şey kusurlarıyla ve kendine özgü nitelikleriyle birlikte değerlendirilip kabul edilmelidir. Kötü yanlarını aramak yerine iyi yanlarına bakarak iyimser olunmalıdır.
- Balı olandan pekmez esirgenmez: Bir fırsatın veya kazancın elde edileceği yerden, daha az önemli bir şeyin esirgenmemesi gerektiğini ifade eder.
- Balcıya pekmez satılmaz: Bir konuda bilgi ve deneyimi olan kişiyle akıl vermek veya tartışmaya girmek akıllıca değildir; çünkü uzman olan kişi, o konu hakkında daha derin bilgiye sahiptir ve genellikle doğru olanı bilmektedir.
- Can pekmezden tatlı: Bir felaket, bir tehlike anında herkes önce kendi canını kurtarmaya çalışır. Çünkü can her şeyden tatlıdır.
- Gelinliği pekmez sandım, yüreğimi yakmaz sandım: İnsanların evlilikte veya hayatta bazen beklentilerinin gerçekleşmediğini, her şeyin göründüğü gibi olmadığını veya umdukları sonuçları alamadıkları durumlarla karşılaşabileceklerini belirtir.
- Gideceğin Antep, yiyeceğin pekmez: Böyle bir yol tutanın elde edebileceği şey peşin olarak söylenebilir.
- Ne haldir bu hal, ne pekmez oldu ne bal: Yapılan işlerin hiç bir işe yaramadığını, boşa gittiğini anlatır (?).
- Önce baldın, pekmez oldun; şimdi para etmez oldun*: Davranışlarına dikkat etmeyen kişinin attığı her yanlış adım, saygınlığının biraz daha azalmasına neden olur.
- Saçısı çok olan düğünün pekmezi tatlı olur: Düğünde gelinin başından aşağıya atılan çiçekler, şekerler, arpa veya paralar gibi hediyelerin fazla olması durumunda düğünün daha keyifli ve bereketli geçeceğini ifade eder. Düğünde bolca armağan dağıtılmasının mutluluğu artıracağını ve düğünü daha tatlı kılacağını ima eder (saçı: Gelinin başına saçılan hediyeler).
- Sinek bir damla pekmeze konar, bir fıçı sirkeye gelmez: İnsanların tatlı ve hoş olan şeylere daha çok ilgi gösterdiklerini, sert ya da tatsız şeylerden ise kaçındıklarını ifade eder. Küçük bir iyilik veya naziklik, büyük bir sertlikten daha etkili ve çekici olur.
- Sinek pekmezciyi bilir (tanır)*: Çıkarcı kişilerin, kendilerine fayda sağlayacak kimseleri ya da durumları hemen fark edip onların peşine düştüklerini ifade eder. Çıkar elde edebileceği yerleri veya insanları iyi tanıyan kişi, her zaman bu fırsatların peşinden gider.
- Vardığı Antep, yediği pekmez: Kişinin fırsatlarla dolu bir yere gidip oranın en iyi nimetlerinden faydalanmak yerine sıradan bir şeyle yetinmesini ifade eder. Bu atasözü, kişinin elindeki imkanları tam olarak değerlendirememesini veya potansiyelini yeterince kullanamamasını eleştirir (?).
- Zengin helvasını baldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz: Zenginler servet içinde yüzerken yoksullar hastalandıklarında ilaç bile bulamazlar.
- Zengine şekerli helva basarlar, züğürde değil ki bal, pekmez bile bulunmaz: Zengin insan her yerde iyi karşılanır ve iyi ağırlanır. Fakir kişiye kimse ilgi göstermez ve her şey ondan esirgenir.
Soru/Yorum Gönder