koyun (I)
![]() |
Koyun |
- (zooloji) Boynuzlugiller familyasından, tıknaz yapıları, çevik olmayışları, boynuzlarının yassı ve yana doğru kıvrık oluşu ve erkeklerinde sakal bulunmayışıyla keçilerden ayrılan hayvanların genel adı.
- (zooloji) Eti, sütü, yapağısı (tüyü) ve derisi için yetiştirilen; damızlık erkeğine koç, dişisine marya, yavrusuna kuzu, bir yaşındakine toklu, iki yaşındakine şişek denilen evcil hayvan.
- (mecazi) Verilen emirlere uyan, kendini gösteremeyen kimse: Sözlerinin burasında durdu ve bana doğru eğilerek, yaşam felsefelerinden birini paylaşır gibi konuştu: "Eğer sürüden ayrılmazsan, koyun gibi güdülmekten kurtulamazsın." (U. Koşar)
koyun (II)
- Göğüsle giysi arası: Koynundan çıkarttığı küçük torbayı adama verdi.
- (Yatmaktayken) Kollar arası, kucak ya da yatak: Kocaman çocuk, hala annesinin koynunda uyuyor.
- (mecazi) Şefkatli, koruyucu çevre: Hepimiz bu vatanın koynunda yetişmedik mi?
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "koyun (I, II)" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Koyun bakışlı: Bön bakışlı: Bu gözlerinin akı büyümüş, kaşları çatılmış, alnı kırışmış adam, artık ne o koyun bakışlı Sarı Mehmet'e, ne o evliya bakışlı Dağlar Delisi'ne benziyordu. (İlgili cümle kaynağı: A. Z. Kozanoğlu)
- Koyun gibi:
- Bön, budala, şaşkın.
- Karar ve davranışlarında başkasına uyan, özgür davranmayan: Bizler böyle değildik, koyun gibi büyütüldük... (S. Alkan)
- Koyun(II) koyuna: Birbirine sarılmış yatar bir durumda: Her gece baş başa, göz göze, ağız ağıza, koyun koyuna yattığın kim? (F. Dilaver)
- Koynuna(II) almak:
- Biriyle beraber yatmak: Bazen bu yaşımda koynuna aldı uyuttu. (N. Kılıç)
- Biriyle cinsi münasebet için yatmak: Seni koynuna aldı değil mi? Söyle. Korkma, bir şey yapacak değilim. (M. Buyrukçu)
- (mecazi) Bir yeri kuşatmak: Ses yükseldi, yükseldi, vadileri, dağların doruklarındaki buzulları koynuna aldı! (A. Alat)
- (Birinin) Koynuna(II) girmek: Biriyle yatıp cinsi münasebette bulunmak: Koynuna girdi, çocuklarını doğurdu, hizmetini etti, bugüne getirdi. (N. Okan)
- Koynunda(II) yılan beslemek: Koruyup esirgediği bir yakınından kötülük görmek: Yardımcısının yaptıklarını öğrenince dövünmeye başladı. "Geldiğinde açlıktan yıkılacak gibiydi" dedi. "Acıyıp yanıma aldım. Meğer koynumda yılan beslemişim." (Y. Bahadıroğlu)
- Koyun kaval dinler gibi dinlemek: (deyiminin anlamı) Hiç bir şey anlamadan dinlemek: Duymak, işitmek yetmez; dinle! Öyle dinle ki, ses ve söz önce bilgiye, sonra hikmete dönüşsün. Koyun kaval dinler gibi değil, ağaç topraktan, yaprak yağmurdan suyu çeker gibi dinle. Kulağın kapağı yok, açman gerekmez; aklını aç, kalbini aç, insafını aç ki dinlemiş olasın... (Mevlana Hz.)
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "koyun (I)" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Koyun can derdinde, kasap et derdinde: Bir işin sonucunda taraflar hep kendi menfaatlerini düşünürler.
- Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu: Bir şeye tam güvenmeyip ileride nasıl olacağını beklemek gerekir.
- Koyunu yüze yetir, el onu bine yetirir: Başkaları insanın kazancını abartarak anlatırlar.
- Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: (atasözünün anlamı) İstenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanı değer kazanır.
- Yabancı koyun kenara yatar: Yeni bir çevreye giren kimse hemen topluma giremez, alınmaz.
Soru/Yorum Gönder