![]() |
Bindiği (oturduğu) dalı kesmek |
- Bıçak, makas gibi kesici bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak: Balıkçı yem kesmek üzere bıçağını çıkarırken, yine havalandı. (S. Faik)
- Dibinden ayırmak: Ağacı kesmek. Dalı kesmek.
- Düzgünce parçalara ayırmak: Eti kesmek. Elmayı kesmek.
- Kesici bir araçla yaralamak: Parmağını kesmek.
- Ucunu almak: Saç kesmek. Tırnak kesmek.
- Boğazlamak: Ben güzün kazları kestiğimiz zaman... (D. Akçam). Boynumu kesse gık demezdim (N. Cumalı). Kurban kesmek.
- Son ya da aralık vermek: Bu ilaç ağrıları hemen keser. Konuşurken sözümü kesme. İlişkisini kesmek.
- Akımı durdurmak: Elektriği kesmek.
- Belirtmek, kararlaştırmak: Nişan gününü daha kesmedik. Söz kesmek.
- Alıkoyup vermemek: Vergi ve sigortayı aylıktan keserler.
- (Para için) Basmak: Devletten başkasının para kesmesi yasaktır.
- Azaltmak, güçleştirmek: Vapur yolunu kesti. Fırtına teknenin yolunu kesiyor.
- (İskambil kağıtları için) Sıralamasını değiştirmek için kağıt destesinin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak: Kağıdı kim kesecek?
- Gidermek: Çay harareti keser.
- Susmak: Kes, çok konuşma! Gürültüyü kesin!
- (argo) Çok konuşmak.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "kesmek" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Kesip (kestirip) atmak: (deyiminin anlamı) Daha düşünülmesi, konuşulması gerekirken kesin yargıya varmak: Babam "üniversite okumayana verecek kızım yok benim," diyerek kestirip attı. (İlgili cümle kaynağı: T. Bora)
- Kesip biçmek: Vururum, öldürürüm gibi sözlerle gözdağı vererek yıldırmak istemek.
- (Birinin) Kestiği (attığı) tırnak olamamak: Değerce, söz konusu kimseden, pek aşağı olmak: Yok, eğer mum gibi dosdoğru cevâb istersen: Babanın kestiği tırnak bile olmazsın sen. (M. A. Ersoy)
- Bindiği (oturduğu) dalı kesmek: Kendi için bir şeyler yapıyım derken aslında kendine geri dönüşü olmaz zarar vermek: Bindiği dalı kesen insanoğlu, para kazanma hırsından dolayı Dünya'nın yok oluşunu görmemekte ya da görmek istememektedir. (E. Akyüz)
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kesmek" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Kes parmağını çık pazara, em (merhem, ilaç) buyuran çok olur: İnsanın başına bir hal gelince herkes bir akıl verir ama acıyı çeken bilir.
- Kesmez (kör) bıçak ele, iş bilmeyen avrat dile: Kör bıçak hiçbir işe yaramadığı gibi üstüne üstlük bir de eli keser, elinden bir iş gelmeyen kadında çok konuşup kafa şişirmekten başka bir işe yaramaz.
- Keskin sirke küpüne (kabına) zarar: (atasözünün anlamı) Öfkeli, sert kimsenin zararı en çok kendisinedir.
- Kesilen baş, (bir daha) yerine konmaz: Düşünülmeden yapılan her zararı sonradan düzeltme olanağı yoktur.
Soru/Yorum Gönder