Karın |
- (anatomi) İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi. Karın boşluğu denilen iç bölümünde mide, bağırsak, karaciğer, dalak, böbrek gibi organlar bulunur.
- Genellikle sindirim sistemi ve özellikle mide organı: Karnı acıkanlar sık sık köstekli saatlerini çıkarıp vaktin nereye vardığına bakıyorlar... (N. Araz). Karnım zil çalıyor.
- (Bazı deyimlerde) Döl yatağı: Angel karnındaki çocuğa bir baba aramıyor mu? (H. R. Gürpınar). Seni dokuz ay karnında taşıyan anan...
- (Bazı şeylerde) Şişkince ve içi boş olan bölüm: İki gün geminin karnında kalacakmışız. Yukarısı soğukmuş zaten. (H. Bektaş)
- (mecazi, halk dilinde) İç, akıl, kafa, gönül: Karnında hissettiği çok kötü bir his vardı, yeniden burada olmak aklındaki kötü anıları da beraberinde getirmişti.
Karın ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "karın" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Karın ağrısı: Çekilmez, sevilmeyen kimse ya da adı bilinmeyen şey: Ne karın ağrısı çocuk... Bilmiyorum, ne karın ağrısıysa artık...
- Karın doyurmak: Geçinmek: Başı dumanlı, göğsü çimenli Madran'ı bırakıp gelmeleri kolay olmamıştı ama rençperlik de karın doyuruyordu artık. (Ö. Akdemir)
- Karnı bununda: Gebeliğin son aylarındaki kadın: Gelinimiz yüklü, karnı burnunda, bugün yarın doğum yapacak; bekliyoruz. Onu el üstünde tutuyoruz. (F. Güneş)
- Karnı büyümek: Hamileliği belirgin duruma gelmek: Karnı büyüdü, büyüdü, büyüdü. Sekiz aylık, galiba dokuz aylık oldu. (Ö. Seyfettin)
- Karnı davul olmak: Hamileliği belirginleşmek: Ertesi gün baktık, kızın karnı davul olmuş. Üçüncü günü kız karnını taşıyamaz olup döşeğe serildi. (A. Nesin)
- Karnı geniş (olmak): Gamsız, tasasız, her düşünceyi kolaylıkla kabul eden: Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme; / Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek. (Hekimoğlu İsmail)
- Karnı gitmek (sürmek): Büyük abdestini hem sık, hem de sulu yapmak, içi sürmek: "Kardeşimin karnı gidiyor" diye şikâyette bulundu.
- Karnı karnına geçmek: Çok zayıflamak, karnı içine çökmek: Bekleyen, beklemiş, kıyamete kadar burada buruşmuş, yumulmuş, bir topak olmuş, ince, yaşlı bir tazı gibi, yüzü uzamış, avurdu avurduna geçmiş, karnı karnına geçmiş, bir hayal olmuş... (Y. Kemal)
- Karnı tok, sırtı pek: Rahatı yerinde, her türlü gereksinmesi karşılanmış: İnsanın karnı tok, sırtı pek, hatta dünyalara hâkim bir cihangir, hazineler sahibi bir Karun olduğu an bile içinde ekmekle, suyla, altınla doymayan bir açlık vardır. Bu açlığı duyan azaya ruh derler... (H. E. Adıvar)
- Karnı zil çalmak: (teklifsiz konuşmada) Çok acıkmak: Karnım açlıktan zil çalıyor. Yiyecek bir şeyler arıyorum. (İlgili cümle kaynağı: Ü. Tamer)
- (bu sözlere) Karnım tok: İnanmam, bu gibi sözleri çok duydum: Geç efendim, geç; karnım tok benim böyle sözlere. İstersem, şımarıksız cinsinden, daniskasını işitirim ben bu lafların... (B. Büyükarkın)
- Karnından konuşmak (söylemek):
- Kendi kendine konuşur gibi işitilemeyecek kadar alçak bir sesle söylemek: Kalın bıyıklarının örttüğü dudaklarını aralamadan karnından konuşuyor gibiydi. (A. K. Konuk)
- Uydurup söylemek: Herkes karnından konuşuyor. (H. Deringör)
- Karnını doldurmak:
- Çok yemek: Patlayıncaya kadar bağlarda üzümle karnını doldurdu. (M. Hulusi)
- (argo) Gebe kalmak: "Sakın gene karnını doldurmuş olmayasın?" diye sordu. (M. Ş. Esendal)
- Çiçeği burnunda, çamuru karnında: Genç, taze, henüz olmuş ya da henüz çıkmış: "Çiçeği burnunda, çamuru karnında Langa hıyarı" diye dillere destandı. Körpe, kıtır kıtır, haza badem. (S. M. Alus)
Karın ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "karın" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Karın kardeşten yakın: → Kardeşten karın yakın, kulaktan burun yakın
- Karnı acıkan katık istemez, uykusu gelen yastık istemez (Uyku geldi neylesin yastık, karın acıktı neylesin katık): Karnı aç olan kimse yemek seçmez. Yorgun ve uykusuz kalmış kişi de nerede olursa uyuyabilir.
- Karnı tok it gölgede yatar: (atasözünün anlamı) Sorumsuz insan karnı doydu mu iş yapmaz, keyfini sürer.
- Karnının doymayacağı yerde açlığını belli etme: Kişinin kendisine yarar sağlamayacak ortamlarda ihtiyaçlarını açığa vurmaması gerektiğini ifade eder. Zor durumlarda bile akıllı davranmak, kişinin itibarını korumasına yardımcı olur.
- Ağaya hizmetçi oldum, eli hamur karnı aç çıktım: Geçimini sağlamak için birine hizmet etmek zorunda kalan kişi, kendisine iş yaptıran kimse ne verirse ona razı olur.
- Aç aman bilmez, erken karnın doyur: Aç olan bir kişinin sabredemeyeceğini ve acil ihtiyacını hemen karşılamak gerektiğini ifade eder. Zamanında yapılan yardımlar, sıkıntıları önler ve aç kişinin huzur bulmasını sağlar.
- Aç karın boş beyin:
- Aç olan bir kişinin zihinsel olarak odaklanamayacağını ve düşünme kapasitesinin azalacağını ifade eder.
- Aklını kullanamayan kişinin aç kalacağını belirtir.
- Aç karın katık istemez: Aç insan yiyecek olsun da ne olursa olsun yer. Yanında başka bir şey istemez.
- Açın karnı doyar, gözü doymaz*: Tutkulu olduğu konuda insan doyumsuzdur, yetinmek bilmez.
- Açın koynunda (karnında) ekmek durmaz (eğleşmez)*: Dar gelirli insan bir köşeye para koyamaz, eline geçeni harcar.
- Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar*: Zaman ve fırsat varken geleceğini düşünmeden keyfine bakan, güç günler gelince açlık ve sıkıntı çeker.
- Ahmağın karnı doyunca çarığına bakar: Çıkarcı kişi bir yerden istediğini aldıktan sonra bir an önce oradan ayrılmak ister.
- Akıllı düşünesiye kadar deli karnını doyurur: Bazen fazla düşünmenin insanı yavaşlatabileceğini anlatır. Aceleci davranan, düşünmeden harekete geçen kişiler bazen daha hızlı sonuç alır.
- Aklımda duracağına karnımda dursun: Bir şeyin sürekli düşünülmesindense, kullanılıp tüketilmesinin daha iyi olduğunu ifade eder. Bu atasözü genellikle yiyecek ve içecekler için kullanılır ve bir şeyi saklayıp sonra yemek yerine hemen tüketmenin daha iyi olacağını belirtir.
- Atta karın (alın), yiğitte burun* (At karnından yiğit burnundan bellidir): İyi koşan atın karnı, yiğit erkeğin burnu büyük olur.
- Boşboğazlık karın doyurmaz: Gereksiz ve anlamsız konuşmaların kimseye fayda sağlamadığını ifade eder. Konuşmak yerine çalışmak ve üretmek, kişiye gerçek kazancı getirir.
- Çalışan el, tok karın üzerindedir: Çalışkan kişi her zaman rahat ve huzurlu yaşar.
- Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane "gelecek yıl" çıkmış*: Çiftçi türlü nedenlerden hiçbir yıl umduğu ürüne elde edemez; onun için hep sonraki yıllara umut bağlar.
- Çiğ (Ekşi) yemedim ki karnım ağrısın*: Suç işlemediği veya yanlış bir şey yapmadığı için korkacak bir şeyi olmadığını ifade eder.
- Çingene ciğer pişirir, yemeden karnını şişirir: Cimri kişiler ellerindekini harcamaya kıyamazlar. Bu yüzden de ellerindeki varlıktan gerektiği gibi yararlanamaz fakat yararlanmış gibi görünmeye çalışırlar.
- Devletlinin karnı gen (geniş) gerek: Yönetici veya zengin insanların cömert ve hoşgörülü olmalarının beklendiğini ifade eder. Zira geniş karnı olan, yani eli bol olan bir kimse, etrafındaki insanlara destek sağlayarak gönüllerini kazanır ve böylece toplumda daha sağlam bir yer edinir.
- Düğün pilavı ile köpeğin karnı doymaz: Sürekli olmayan geçici bir şeyin yeterli olmayacağı veya ihtiyacı karşılamayacağı durumları anlatmak için kullanılır.
- Elden gelen geç gelir, onda da karnın aç kalır: Başkalarının yapacağı yardımlar genellikle zamanında gelmediği gibi faydalı da olmazlar.
- Fazla aş ya karın ağrıtır ya baş: Aşırı yemenin sağlık sorunlarına yol açabileceğini anlatır. Aşırı tüketim, sadece kişinin kendisine değil, çevresindekilere de olumsuz etkiler yapabilir.
- Gecenin karnı büyüktür, yarın ne doğurur bilinmez: Belirsizlik ve geleceğin getireceği olayların öngörülemezliğini vurgular. Gece, birçok olasılığı içinde barındırırken, sabahın getireceği yenilikler veya zorluklar çoğu zaman sürpriz olur.
- Gönülsüz yenen aş (Mide almadık aş), ya karın ağrıtır ya baş*: İsteksiz yenen yemek nasıl insana dokunursa, gönülsüz yapılan iş de kötü sonuç verir.
- Gözü aç olanın karnı tok olmaz: Açgözlü insan her zaman yokluktadır.
- Haram mal karın doyurmaz, doyursa da devamlı olmaz, olsa da hayırlı olmaz: Haksız yollardan elde edilen kazancın sahibine fayda getirmeyeceğini ifade eder. Haram kazanç ilk başlarda faydalı oluyor gözükse bile, uzun vadede hayır ve bereket getirmez.
- Hem karnın tok olsun, hem çörek bütün (kalsın): Karnın toksa çöreği yemişsindir ve çörek azalmıştır. Yok eğer çörek bütünse o zaman yememişsindir ve karnın açtır. Sonuç olarak her iki durumun birden mümkün olamayacağını ifade eder.
- Kardeşten karın yakın, kulaktan burun yakın*:
- Kişi, karşısındaki kardeşi de olsa önce kendi çıkarını düşünür.
- Kişi çocuklarını kardeşinden daha çok sever.
- Kavurga karın doyurmaz (kar susuzluk kandırmaz)*: Bir gereksinme, gerçekten gereksinilen şey elde edilmedikçe giderilemez. Önemli ihtiyaçlar, bunlar için hazırlanmış olmayan derme çatma şeylerle karşılanamaz.
- Kuru laf (boş lakırdı) karın doyurmaz*: Çalışmadan, sadece sözünü etmekle yararlı bir iş görülmüş olmaz.
- Lafla karın doymaz: Sadece konuşmanın veya sözlerin gerçek bir fayda sağlamadığını ifade eder. Yani, bir işi yapmak veya ihtiyaçları karşılamak için eyleme geçmek gerekir; sözlerle veya konuşmalarla sonuç alınamaz.
- Lokma karın doyurmaz, şefkat artırır*: Bir kimseyi ağırlamakla onun sevgi ve saygısı kazanılmış olur.
- Oburun karnı doyar, gözü doymaz: Çok yemek yiyen insanlar kolay kolay doymazlar, daha da fazlasını yemek isterler.
- Öksüzün karnı doymaz: Öksüz veya yetim olan kişinin maddi olarak desteklense bile, sevgi ve ilgi eksikliğinden dolayı asla tam anlamıyla mutlu olamayacağını ifade eder. Maddi eksikler giderilse bile manevi boşluk dolmadıkça bu kişilerin huzura kavuşması zordur.
- Öksüzün karnına vurmuşlar (öksüzü dövmüşler) "vay arkam!" demiş*: Bir kimsenin haksızlığa uğramaması için arkası, koruyucusu bulunmalıdır.
- Ramazanım seni kimler getirdi kaale, var dua eyle karındaşın Şevval'e: Ramazan ayının önemini ve değerini anlayanların, bu kutsal ayda kazandıkları manevi gücü sonrasında Şevval ayına da yansıtmalarını anlatır. Ramazan'dan elde edilen manevi kazancın devam etmesi için, Şevval ayında da oruca ve ibadetlere önem verilmesi gerektiğini ifade eden bir hatırlatmadır (?).
- Sabah aç karnına elma, bir daha ilaç alma: Elmanın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini vurgular, sağlıklı bir yaşam için dengeli ve doğal beslenmenin önemini ifade eder.
- Sabahtan karnını doyuran, küçükken evlenen aldanmamış: Yapılacak iş için gerekli gücün elde edilebilmesi için sabahleyin karın doyurulmalıdır, çocukların anne, baba ihtiyarlamadan yetiştirilebilmeleri için de evlenmeleri geciktirilmemelidir.
- Sandıktaki sırtında, ambardaki karnında*: Nesi varsa giyer, nesi varsa yer, gününü yaşamaya bakar.
- Sofrana oturanın karnı doysun: Misafirlere veya sofrada bulunan kişilere yapılan iyilik ve ikramların bir işe yaraması için cömertlik gösterilmesini ifade eder.
- Tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç*:
- Kişinin sürekli başkaları için çalışıp kendi ihtiyaçlarını ihmal ettiğini ifade eder. Emek harcarken kendi çıkarlarını göz ardı etmenin sonuçları, kişiyi yetersiz ve aç bırakabilir; bu da özverinin bazen zarar verebileceğini gösterir.
- Kazanmak için çaba sarf etmeyen ve zamanını boşa harcayan kişi, yaşamı boyunca zorluklarla karşılaşır; bu da kişisel çabanın önemini ortaya koyar.
- Yaş kesenin, taş kesenin, baş kesenin kesenin karnı doymaz (Yaş kesen, baş kesen, taş kesen onmaz): Zarar veren veya kötülük yapan kişilerin asla tatmin olmayacağını ifade eder. Sürekli yıkım ve zarar peşinde koşan kimse, doyumsuz ve huzursuz bir hayat sürer.
- Yazın gölge kovan, kışın karın ovar*: İyi ve güzel günlerde yalnız rahatına bakan kişi, kötü günler geldiğinde güç durumlara düşer.
Soru/Yorum Formu