Gerektiğinde yenmek üzere saklanan, stoklanan yemeklik şeyler, aşlık: İkinci Ordu'ya hâlâ kışlık elbise dağıtılmamıştı. Erzak ve zahire yoktu (F. Ergin). Herkes varını verip zahire alırdı (İ. Akbey). Kışlık zahiremizi aldık.
- Ak tavuğun, zahire pazarına ziyanı olur: Dış görünüşü veya özellikleri sebebiyle bir şeyin beklenmedik sorunlara yol açabileceğini ifade eder. Parlak ve cazip görünen şeyler, bazen olumsuz sonuçlar doğurabilir.
- Zahirenin (çiftçinin) ambarı sabanın ucundadır: (atasözü) Bol ve kaliteli ürün elde etmenin, toprağı doğru şekilde işleyip emek vermeye bağlı olduğunu ifade eder. Ekinin bereketi, çiftçinin sabırla ve gayretle yaptığı çalışmaya dayanır.
Soru/Yorum Gönder