El (uzuv) ile ilgili atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 1
Uzatılmış bir el
Bir elin nesi var, iki elin sesi var
İçinde "el (uzuv)" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
(* yaygın bilinen)

  • El benden, sebep Allah'tan: Kul çalışır, Allah verir. Bir kişinin başarılarını veya sahip olduğu imkanları sadece kendi çabalarına bağlamaması, aynı zamanda Allah'ın lütfu ve yardımı olduğunu da unutmaması gerektiğini vurgular.
  • El beş parmaktır, hangisi bir boyda: İnsanların aynı grup içinde olmalarına rağmen farklı yeteneklere, becerilere veya rollerde bulunduklarını vurgular.
  • El el ile, değirmen yel ile*: Yalnız yaşanmaz, herkesin diğerlerine ihtiyacı vardır.
  • El el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz*: Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez. İki aile bir evde yaşayamaz.
  • El elden kalmaz, dil dilden kalmaz*: Bir kişi başkasına vurursa o da ona vurur, başkasına kötü söz söylerse diğeri de kendisine kötü söz söyler.
  • El elden üstündür*: (atasözünün anlamı) Bir konuda çok ileri durumda bulunan kişi, o konunun son kertesine ulaşmış değildir.
  • El elden üstündür, arşa çıkıncaya kadar*: Belli bir konuda uzman olan kişiden, daha ustası vardır ve ondan da ustası...
  • El eli yıkar, iki el yüzü yıkar*: Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse sonra her ikisi birleşip yardıma muhtaç bir üçüncüsüne de faydalı olur.
  • El eliyle yılan tut, onu da yalan tut (El eliyle yılan tutan, yarısını yalan tutar): Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
  • El emeğine ayak direnmez: İyi bir iş, titizlikle ve özveriyle yapıldığında, başkaları tarafından takdir edilir ve saygı görür.
  • El ermez, güç yetmez*: Bir iş karşısındaki güçsüzlüğü anlatmak için kullanılır.
  • El işler kol övünür: Becerikli ve çalışan kişi emeğinin karşılığını mutlaka alır.
  • El, kol ile kuvvet bulur: Birlikte çalışarak, insanlar birbirlerinin eksikliklerini tamamlayabilir, güçlerini birleştirebilir ve daha büyük başarılar elde edebilirler.
  • El öpmekle ağız aşınmaz*: Çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır.
  • El terazi, göz mizan*: Belirli durumlarda, kimi kez, elle ağırlık, gözle de hacim tahmin edilebilir.
  • El uzatılan yere dil (ayak) uzatılmaz: Birinin iyilik veya yardım eli uzattığı bir durumda, bu iyiliğe karşılık olarak kötü niyetli veya saygısız davranışlarda bulunulmaması gerektiğini ifade eder.
  • El üstünde el var, arşa varıncaya kadar: Kimse kendisini herkesten üstün görmemeli. Çünkü kendisinden daha üstün birileri mutlaka çıkar.
  • El vergisi, gönül sevgisi (İki elin vergisi, gönlün sevgisi)*: Bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır.
  • El yarası onulur (iyi olur/unutulur), dil yarası onulmaz (iyi olmaz/unutulmaz)*: Silahla açılan el yarası çabukça iyi olur ama kötü sözle açılan gönül yarası kolay kolay kapanmaz.
  • Elde istidat olunca, iş kendini gösterir: Yetenekli ve kabiliyetli insanlara iş yaptırmak isteyenlerin çok olacağını dolayısıyla iş bulmada sıkıntıya düşmeyeceğini anlatır.
  • Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir: Elimizde kesin olarak bulunan az sayıdaki bir şeyin, elimizde olmayan ama daha fazla olabilecek şeylerden daha değerli olduğunu, eldeki olan bir şeyin belirsizlik içindeki birden fazla şeye tercih edilmemesi gerektiğini vurgular.
  • Elden çıkan ele girmez: Malını sürekli başkalarına ödünç veren kişi o malı günün birinde kaybedebilir.
  • Eli ağır eskiciden, ayağı çabuk dilenci yeğdir: Bir insan yaptığı işte ne kadar uzman ve başarılı olursa olsun eğer zamanında gerçekleştirmezse bu başarının hiçbir anlamı olmaz.
  • Eli bağlı olanı kim olsa döver: Kendini koruyacak durumda olmayan kişi çok zarar görür.
  • Eli boşa "ağa uyur" derler; eli doluya "ağa buyur" derler (Kapıya varsan efendi uyur, elde armağan olsa vay efendim buyur)*: Armağansız gelen kişiye yüz verilmez, armağanla gelen kişi ise güler yüzle ve saygı ile karşılanır.
  • Eli ile getirir, ağzı ile götürür: Bazı yüzsüz kimseler misafir gittiği yerde, götürdüğü hediyeden herkesten çok kendisi yararlanır.
  • Eli işte gözü oynaşta (Eliyle hamur ovalar, gözüyle dana kovalar): "Dikkatini, yaptığı işe vermez, iş yaparken başka şeylerle de ilgilenir" anlamında söylenir.
  • Eli sıkı varlıklının konuğu olmaktansa eli açık yoksulun konuğu olmak yeğdir: Zengin fakat cimri kişi. kimseye yardım etmez, evine gelen misafire bile ikramdan kaçınır; yoksul fakat eli açık kimse ise, elinden geldiği kadar herkese yardım eder, konuğunu imkanları elverdiğince doyurur.
  • Elim dar olacağına evim dar olsun (Evin geniş olacağına elin geniş olsun): İnsan ev sahibi olurken biraz borca sıkıntıya mutlaka girer, ama bunu yaparken fazla lükse kaçarsa diğer ihtiyaçlarını zor karşılar.
  • Elime ne döktün ki, yüzüne süreyim?: Birinden bir iyilik veya hizmet bekleniyorsa, bunun karşılığında bir şeyler verilmesi gerektiğini vurgular.
  • Elin ile koymadığına el, dilin ile bilmediğine dil uzatma: Bir kişinin sadece emin olduğu veya katkıda bulunduğu konular hakkında konuşması ve yargılaması gerektiğini belirtir.
  • Elindekini verme ellere, sonra başını vurursun yerlerе: Malını kendin kullanmaz da sürekli başkalarına kullandırırsan kullanılmaz hale gelir, verdiğine pişman olursun.
  • Elinden gelmezse bari dilinden gelsin: İnsanın maddi imkanları olmayabilir, fakat tatlı dil ve iyi niyet de insan için bir zenginlik sayılır.
  • Elini ne aç, ne de yum: İnsan fazla eli sıkı olmamalı, başkalanпа da muhtaç kalmamalıdır.
  • Elini veren kolunu alamaz (kaptırır): Bazı yüzsüz kimseler borç isterken utanmaz, ne yapar eder istediklerini koparır, tekrar tekrar ister ve aldıklarını da zamanında geri vermezler.
  • Elinle koparamadığını dişinle kemir: Derdi bir çare çözmüyorsa, başka çare aranmalıdır.
  • Elinle ver, ayağınla ara*: Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi savsaklayanlara yakınma olarak söylenir.
  • Aç eline geleni yer, tok ağzına geleni der: İnsan aç olunca ne bulursa yer. Kamı doyunca da, bol bol konuşur.
  • Aç elini kora sokar*: Aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar.
  • Ağanın eli tutulmaz*: Zengin olarak düşünülen kişiden anılmaya değer bir bağış beklenir.
  • Ağlamakla yâr ele girmez*: Kişi çok sevdiği şeye yalnızca özlemini çekmekle kavuşamaz, onu elde etmenin yollarını bulmalıdır.
  • Akıl bir attır, dizgini arifin elinde gerek: Akıl ve bilgeliğin önemini, ancak bu gücün doğru şekilde kullanılabilmesi için bilge bir rehberliğin gerekliliğini anlatır.
  • Alet işler el övünür*: Bir kimse ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz.
  • Allah sağ eli sol ele muhtaç etmesin: Allah kimseyi kimseye, en yakınlarına bile muhtaç etmesin.
  • Altın eli bıçak kesmez*:
    1. Varlıklı veya değerli kişilerin elini kimse bükemez.
    2. Herhangi bir işte usta olan her zorluğun üstesinden gelir.
  • Altına yapışsa elinde bakır kesilir*: Giriştiği işlerde büyük talihsizliklere uğrayan kimsenin durumunu anlatan bir söz.
  • Arının dikenini gördüm, balından el çektim: Faydalanmak istediğimiz bir şeyin tehlikeli bir yönünü gördüğümüz zaman ondan vazgeçmeliyiz.
  • Ayak gitmese el getirmez:
    1. Çalışıp kazanmaya razı olmayanın geçimini başkaları sağlamaz.
    2. Bir işin gerçekleştirilmesi veya bir hedefe ulaşılması için kişinin harekete geçmesi ve çaba göstermesi gerekir.
  • Az el aş kotarır, çok el iş kotarır (Az eli aşta gör, çok eli işte gör)*: Yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
  • Babamın (Ustamın) adı Hıdır, elimden gelen budur*: Gücüm ancak bu kadarını yapmaya yeter.
  • Beşiği sallayan el, dünyaya hükmeder: Dünyanın en kudretli, en önemli kişisi bile oraya kadar gelmesini anasına borçludur. Çünkü onu doğuran, koruyan, büyüyüp yetiştiren de annesidir.
  • Bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar*: Bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz.
  • Bir el ile iki karpuz tutulmaz: İnsan aynı anda iki işi birden yapamaz, birinde karar kılması gerekir.
  • Bir elin nesi var, iki elin sesi var (İki elin sesi var, bir elin nesi?)*: Başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
  • Bir elin sesi (şamatası) çıkmaz*:
    1. Bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir.
    2. Yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
  • Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin duymasın (görmesin)*: Birine yaptığın iyiliği gizli tut.
  • Bükemediğin eli öp başına koy*: Düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.
  • Cömert eli kimse kesmez: Yardımsever, eli açık kimseleri herkes sever. Bu nedenle onlara zarar vermek isteyen pek çıkmaz.
  • Cömert eli tutulmaz: Para harcamayı seven insanların elleri açık olur ve ödeme konusunda öne çıkmayı severler.
  • Cömerdin eli Tuba ağacına, namerdin eli zakkum ağacına bağlıymış, biri "vermeyin" der, öteki "verin" dermiş: Cennetteki makbul Tuba ağacı insanlara cömertliği, makbul olmayan zakkum ağacı ise cimriliği telkin eder.
  • Çok el ya yağmaya ya yolmaya*: Çok kimsenin katılmasıyla yağma ve yolmadan başka bir iş başarılamaz.
  • Dağda gez belde gez, insafı elden bırakma*: Eşkıya dahi olsan insafı elden bırakma.
  • Davul birinin boynunda, tokmak başkasının elinde*: Sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor.
  • Dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur*: Kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez.
  • Dile gelen ele gelir*: İnsanlar yapacakları işler hakkında önce konuşurlar, sonra da o işi gerçekleştirirler.
  • Dinsiz ile konuşanın eli kılıçta gerek: Dine saygısızlık eden kişilere karşı sert ve kesin bir tavır alınması gerektiğini vurgular.
  • Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı: İyi günlerinde yanında olan değil, kötü günlerinde yardımına koşanı dost bil.
  • Düşenin elinden tutan olmaz: Zor durumda kalan insanlardan karşılık alınamayacağı için, kimse onlara artık yardım etmek.
  • Düşenin eline yapışana Mevla yardım eder: Başı darda olana yardım edenin daima işi rast gider.
  • Düşman eline kılıç verilmez: İnsan düşmanına yardım ederek güçlendirirse kendi felaketini hazırlamış gibi olur.
  • Elin eliyle bal yiyen, yüzüne bulaştırır: Başkalarının yardımıyla iş yapmak isteyenler hiç beklemedikleri sonuçlarla karşılaşabilirler.
  • Emmim dayım kesem, elimi soksam yesem*: Bir kimsenin rahatça harcayabileceği para, başkalarının verdiği değil kendisinin kazandığı paradır.
  • Er eline tükürürse, dere tepe düz olur: Çalışkan kişi bir işi yapmaya bir kere başladı mı o işi mutlaka bitirir (ameleler kürek, kazma, balta vb. tahta saplı gereçleri kullanırken sapı elden kaymasın diye tutmadan önce ellerine tükürerek el içini ıslatırlar).
  • Evin geniş olacağına elin geniş olsun: Küçük bir evin giderlerini karşılamak daha kolaydır ve daha az masraf gerektirir. Böylece insan sıkıntıya düşmeden yaşayabilir.
  • Fırsat her vakit ele geçmez*: Fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir.
  • Hasisin dumanını yel, sofrasını el görmez: Cimri, pinti kişi, en değersiz malını bile herkesten gizler (hasis: Cimri).
  • Her deliğe (her taşın altına) elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan*: Sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışlarda bulunma.
  • Her iş ustanın elinde kolaydır: Kimilerine zor gelen işler, ustası için çok basittir.
  • İçme namert elinden su, ab-ı hayat olsa da: Kalleş, sahtekâr kimselerin dostluğuna güven olmaz. Böyle kimselere muhtaç olsak bile onlardan uzak durmalıyız.
  • İki el bir baş içindir*: Ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir.
  • İki elin vergisi gönlün sevgisi: İnsana yardım etmenin verdiği iç huzurunu belirtmek için kullanılır.
  • İş anlatılıncaya kadar baş elden gider*: Kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur.
  • İşleyen el, ele açılmaz: Çalışkan, yetenekli kişi başkalarına muhtaç olmaz.
  • Kadın eli kaşık sapından kararır: Ev işlerini ihmal etmeyen çalışkan kadının elleri diğer kadınlara oranla daha kırışık ve bakımsız olur.
  • Kahır çekmeyince lütuf ele girmez: Zorlukların ve acıların yaşamın bir parçası olduğunu ve bazen bu deneyimlerin sonucunda değerli şeyler elde edilebileceğini ifade eder.
  • Kefilin eli cebinde gerek: Güvenilmez kişilere kefil olanlar her türlü zararı göze almalıdırlar.
  • Kırk nasihatten bir el vermek iyidir: Maddi desteğe ihtiyacı olanlara yol göstermek yerine direkt yardım etmek daha iyidir.
  • Kısmet ise gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden*: Allah bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur.
  • Kör (kesmez) bıçak ele (yavuz), iş bilmeyen avrat dile (yavuz)*: Kör bıçak işe yaramaz ama insanın elini keser; iş bilmeyen kadın da çok konuşmaktan başka bir şey yapmaz.
  • Maşa varken elini ateşe sokma*: Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.
  • Meramın elinden bir şey kurtulmaz*: Bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır.
  • Nadan elinden su içme, abı hayat olsa da: Birinin güvenilir olmayan bir kaynaktan dahi olsa bilgi veya yardım almaması gerektiğini vurgular.
  • Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet: Gözbağcıların (illüzyonistlerin) yaptıkları gösterinin el çabukluğu ile hünere dayandığını ifade eden söz.
  • Ne verirsen elinle o gider seninle*: İnsanın bu dünyada yaptığı bir iyiliğin ahirette karşılığını göreceği düşünülür.
  • Öpülecek el ısırılmaz*: Saygı gösterilmesi gereken kimse incitilmemelidir.
  • Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz*: Çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz.
  • Sana vereyim bir öğüt: Ununu elinle öğüt: Kişi başkasına güvenmemeli, kendi işini kendi yapmalıdır.
  • Sofrada elini, mecliste dilini sakla (kısa tut)*: Topluluk içinde kendini denetle, aşırı davranışlarda bulunmaktan kaçın, açgözlülük ve gevezelik etme.
  • Tangır elek, tangır saç; elim hamur, karnım aç*: Beceriksizliği nedeniyle imkanlarını kullanamayan ve başarılı olamayanlar sebebini araştırmak yerine sadece dert yanarlar.
  • Testi kırılsa da kulpu elde kalır*: Zarar da etse varlıklı bir kimse büsbütün yoksul kalmaz.
  • Tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider*: Bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz.
  • Var eli titremez*: Varlıklı kimse, uzun boylu düşünmeden hayırlı işlere yardım eder.
  • Veren el alan elden üstündür*: Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.
  • Veren el dert görmez: Yardım eden hem huzur bulur hem de bir şekilde karşılığını alır.
  • Veren eli herkes öper*: Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.
  • Veren eli kimse kesmez: Yardımsever, eli açık kimselere kötülük etmek isteyen olmaz.
  • Yılana yumuşak diye el sunma: Kişi, yumuşak huylu görünen herkese aldanmamalı, daima tehlikeli bir durumla karşılaşabileceğini düşünmelidir.
  • Yaş ağaca balta vuran el onmaz: Yaş ağaç, canlılığı ve zararsızlığı simgelerken; ağaca vurulan balta, bu masumiyete karşı yapılan kötülüğü temsil eder ve bunu yapan kişinin feraha ulaşamayacağını ve bu tür eylemlerin er ya da geç kişiye zarar olarak döneceğini anlatır.
  • Yazıcı dilinden, yazmacı elinden bellidir: Geçimini zekâsıyla kazanan dilinden ve konuşmasından, emeği ile kazanan ise elinden ve yapısından bellidir.
  • Yordamsız elin kazası çok olur: Beceriksiz kişi çalışırken çok hata yapar.

Ayrıca bakınız:
El (uzuv) ile ilgili deyimler ve anlamları
El (yabancı) ile ilgili atasözleri ve anlamları
El (yabancı) ile ilgili deyimler ve anlamları
( 1 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 1


Anonim:
Harika bir site bu yüzden artık bu siteye giriş yapacağım.Çok teşekkür ederim ellerinizden öperim.
5/2/19 20:42