- Parmak basmak (bir konuya bir noktaya): O nokta üzerine dikkati çekmek.
- Parmak bozmak: (Çocuklar arasında) Ahbaplığı bozmak.
- Parmak ısırmak/ısırtmak: Şaşakalmak, şaşkınlık içinde bırakmak, şaşırtmak.
- Parmak kadar: (Çocuklar için hafifseme yollu) Küçük.
- Parmak kaldı: Az kaldı, az kalsın, ramak kaldı.
- Parmak parmak: Parmak biçiminde.
- Parmak yalamak: Kendine, hakkı olmaksızın bir çıkar sağlamak.
- (Bir işte) Parmağı olmak: Bir işe karışmış olmak.
- Parmağına dolamak: Bir konuyu her yerde, her fırsatta eleştirip durmak.
- (Birini) Parmağında oynatmak: Ona her zaman istediğini yaptırmak.
- Parmağını bile kıpırdatamamak (oynatamamak): Halsiz düşmek, bitkin duruma gelmek.
- Parmağını yaranın üzerine basmak: Asıl derdi ya da bir derdin asıl nedenini göstermek.
- Parmağının ucunda (üzerinde) çevirmek: Bir işi kolayca ve ustalıkla çevirmek.
- Parmağının ucunu göstermemek: (Kadın) Vücudunun hiçbir yerini hiçbir yabancı erkeğe göstermeyecek şekilde örtünmek.
- Parmakla gösterilmek: Eşi az bulunmak.
- Parmakla sayılmak: Çok az olmak.
- Parmaklarını yemek: Yediği yemek çok lezzetli olmak.
Parmak ile ilgili deyimler ve anlamları ne demektir?
İçinde "parmak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları: