Üst nedir ne demektir? İlgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bir şeyin yukarıya, göğe doğru olan yanı: Otobüsün üstü, toprağın üstü vb.
  2. Bulunma: Anahtar kapının üstünde.
  3. Bir şeyin dış yüzü, yüzey: Şeftalinin üstü tüylü olur. Yoğurdun üstü kaymak bağlar.
  4. Giysi: Üstünü kirletmişsin. Üstünü değiştir.
  5. Birine göre yüksek aşamada (makamda) olan kimse: Üstlerime danışmam gerekiyor.
  6. "Üst" sözcüğü kimi deyimlerde "boyun borcu" anlamında kullanılır: Üstüne almak, üstünden atmak vb.
  7. Artan, geriye kalan bölüm: Paranın üstü.
  8. Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan: Üst kat, üst dudak, üst çene vb.
  9. Öte, arka: Pınarın üst yanında.
  10. Kimi tamlamalarda oluş zamanını bildirir: Akşamüstü, yemek üstü, suçüstü vb.
  11. Sınıflamalarda, temel olarak alınan tipe göre daha ileri derecede olan: Üst makamlar.
  12. Yan, beraber: Üstünde silahla yakalanmış.
  13. Yön, taraf: Düşman Ankara üstüne yürüyor. (K. Tahir)
  14. Dayanma, üzerinde durma: Tek ayak üstünde durma.


İlgili birleşik kelime ve fiiller


  • Üste vermek: Bir şeyi başka bir şeyle değiştirirken ona bir şey daha katmak.
  • Üstten: Derinleştirmeden, yüzeysel.
  • Üstüne almak: (denizcilik) Kürekleri ileriye, sandalın baş tarafına doğru çekmek.
  • Üstünü kirletmek:
    1. Giysilerini kirletmek.
    2. (mecazi) Donuna etmek.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "üst" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Üst baş: Giyim kuşam, giyecekler, giysiler.
  • Üst başa geçmek: Baş köşeye kurulup oturmak.
  • Üst perdeden konuşmak (atmak): Üstünlük taslayarak büyük, iddialı sözler söylemek.
  • Üst üste: Birbiri arkasından, tekrar tekrar.
  • Üste çıkmak: Suçlu olduğu halde davacıymış gibi davranmak, başkalarını suçlamak.
  • Üste vurmak:
    1. Artırmak.
    2. Katmak.
  • Üstü başı dökülmek: Perişan bir kılık kıyafette olmak.
  • Üstü kapalı (örtülü): Açık ve kesin sözcükler kullanmadan, herkesin anlayamayacağı bir biçimde.
  • Üstüme iyilik sağlık: (deyiminin anlamı)
    1. Allah esirgesin, Allah beni korusun; üstümden uzak olsun.
    2. Hayret doğrusu, hiç böyle şey olur mu?
  • (Bir işin) Üstünde durmak: İlgilenip uğraşmak.
  • Üstünde kalmak: Artırmada ya da eksiltmede bir mal kendisine kalmak.
  • Üstünden akmak: Bir durumu açıkça belli olmak.
  • Üstünden atmak: Bir şeyi görev edinmemek, başından savmak.
  • (Giysisi) Üstünden dökülmek: Bol ve biçimsiz olup yakışmamak.
  • Üstünden (... kadar zaman) geçmek: Aradan o kadar zaman geçmek.
  • Üstüne almak:
    1. Alınmak.
    2. Görev edinmek.
  • (Birinin) Üstüne atmak (yıkmak): Bir suçu birine yüklemek.
  • Üstüne basmak: (teklifsiz konuşmada) Yerinde bir düşünce ileri sürmek.
  • (Üzerine) Üstüne bir bardak soğuk su içmek: (alay) Başkalarından alacaklı bulunduğu bir şeyi elde etmekten artık umut kesmek.
  • Üstüne düşmek: Bir şeye merak sardırmak, bir şeyle çok uğraşmak; birine çok ilgi göstermek.
  • Üstüne geçirmek (geçirtmek):
    1. Bir şeyin tapusunu kendi adına çıkartmak.
    2. (Çocuk için) Evlat edinmek.
    3. (Kadın için) Resmi nikah yaptırmak.
  • (Bir şeyin) Üstüne gelmek: Tam bir şey yapılır ya da konuşulurken çıkagelmek.
  • (Karısının) Üstüne gül koklamamak: (deyiminin anlamı) Eşinden başka bir kadınla birlikte olmamak.
  • Üstüne güneş doğmak: (halk dilinde) Sabahleyin yataktan geç kalkmak.
  • Üstüne güneş doğmamak: Güneş doğmadan erkenden kalkmak.
  • Üstüne koymak: Katmak.
  • Üstüne mal etmemek: Ödev edinmemek, kendisiyle ilgili görmemek.
  • Üstüne perde çekmek: İsteyerek gizlemek.
  • Üstüne sağlık: Allah sizlere öyle rahatsızlık vermesin.
  • (Bir şeyin) Üstüne titremek: Çok sevgi, ilgi, özen göstermek.
  • Üstüne toz kondurmamak: Bir şeyin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
  • Üstüne tuz biber ekmek: Üzüntüyü, kusuru artıracak duruma neden olmak.
  • Üstüne tüy dikmek: → Tüy dikmek.
  • (Bir şeyin) Üstüne üstüne gitmek: Çekinmeden, sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.
  • Üstüne varmak:
    1. Bir şey istemede direnirken baskı yapmak.
    2. (Kadın) Evli bir erkekle evlenmek.
  • Üstüne yaptırmak: Tapulatmak, tapusunu kendi adına çıkartmak.
  • Üstüne yatmak (oturmak): Hakkı yokken bir şeyi kendine mal etmek.
  • Üstüne yıkmak: Ağır bir işi ya da suçu başkasına yüklemek.
  • Üstüne yok (üstüne olmamak): Bundan daha iyisi olmaz, hepsinden iyisi bu.
  • (Kendi) Üstüne yormak: Alınmak.
  • Üstüne yürümek: Zorlamak ve korkutmak için saldıracak gibi yapmak.
  • Üstünüzden ırak: Dilerim, sizler böyle bir felakete uğramayın.
( 0 soru/yorum )