![]() |
Tazı |
Tazı (zooloji), özellikle tavşan gibi hızlı ve çevik av hayvanlarını yakalamada kullanılan, uzun bacaklı, ince ve sivri burunlu, karın yapısı yay gibi içe çekik, zarif görünümlü ve koşu hızıyla tanınan bir av köpeği cinsidir. Koşarken ~ 70 km/s gibi hızlara çıkabilen tazılar bu özellikleri sayesinde yüzyıllar boyunca avcılıkta, özellikle açık arazilerde yapılan görsel takipli avlarda tercih edilmiş; aynı zamanda çevikliği, dayanıklılığı ve asaletiyle köpek yarışlarında ve soylu çevrelerde de kendine yer bulmuştur.
Tazı ile ilgili birleşik kelimeler
- Tazıcılar: (tarih) Osmanlı Devletinde tazılara bakan yeniçeriler.
- Tazıcılar ahırı: (tarih) Osmanlı Devletinde, padişahın tazılarına bakan tazıcılar ocağının ahırı.
- Tazıcılar ocağı: (tarih) Padişahın tazılarının yetiştirilip bakıldığı ocak.
Tazı ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "tazı" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Tazı gibi:
- Çok zayıf ve ince kemikli (insan): Küçücük, çelimsiz, bitkin, karnı geçmiş aç bir tazı gibiydi Zeynel. (Y. Kemal)
- Ayağına çabuk, hızlı koşan: Necip adeta tazı gibi koşuyordu. Çağlayanı geçti. Fundalığı aştı... (O. Özbaş). Peşindeki adam tazı gibiydi, ne yoruluyordu, ne yavaşlıyordu. (O. Diler)
- Tazıya dönmek:
- Çok zayıflamak: Baktım, zayıflamış, tazıya dönmüş zavallı. "Bu ne hal!" demeğe kalmadan, başladı yanıp yakılmaya: "Öldüm be ağam!" dedi. (C. Yücal)
- Sırılsıklam ıslanmak.
- Çul tutmaz tazıya dönmek: Eline avcuna geçen tüm paraları yiyip bitirmek, aşırı derecede savurgan olmak: Bizim oğlan çul tutmaz tazının biri. Anası para dayandıramıyor. (K. Yedekçioğlu)
- Tavşana kaç, tazıya tut demek: İki tarafı, karşıt olan davalarında kışkırtmak, kendi tutumlarında yüreklendirmek: "Tavşana kaç, tazıya tut" politikasıyla her iki devleti de zayıflatmak için perde altında bu savaşı tahrik ve teşvik etmişti. (A. Büyüktuğrul)
Tazı ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "tazı" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Tazı bizim, amma çulu değişmiş: Bazı kimseler dış görünüşlerini değiştirerek kendilerini daha üstün nitelikli göstermeye çalışırlar.
- Tazı o tazı ama çulu değişmiş*: Bildiğimiz tanıdığımız kişi, iş ya da kılık değiştirdiği için tanınmaz olmuş.
- Tazının topal olduğu, tavşanın kulağına değmiş: Birinin veya düşmanın kötü bir durumda olduğunu, diğerinin de bu durumu sezdiğini veya duyduğunu ve rahat hareket edebileceğini ima eder.
- Tazının topallığı, tavşan görünceye kadardır: Bir kişinin uygun bir fırsatı gördüğünde, var olan zorluklarına rağmen bu fırsattan yararlanmaya çalışacağını anlatır.
- Tazısız ava çıkan tavşansız eve gelir: Hiçbir hazırlık yapmadan veya gerekli araçları kullanmadan bir işe kalkışan kişinin başarısızlığa uğrayacağını ifade eder.
- Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da: Değerli kişi, gösterişi, giyim kuşamı olmasa da değerinden bir şey yitirmez; nerede olsa tanınır.
- Aferine koşan tazının bacakları çabuk kırılır: Başkaları tarafından beğenilmek için yapılan hareketler kişiyi bazen zor durumlara sokabilir.
- Besili tazı tüyünden bellidir: Bir insanın ya da bir şeyin durumu veya hali dış görünüşünden anlaşılır demektir. Kişinin varlığı, refahı ya da iyi bakımı dışarıdan gözle görülebilir.
- Çalınan tazı, çulunu tez yırtar: Korku ve telâşla oraya buraya koşuşturan kişinin kendine zarar vereceğini ifade eder. Panik içinde hareket eden, ne yaptığını bilmeden davranır ve sonunda elindekini de kaybeder (?) [çalınmak: (halk ağzı) Dövünmek, telâşla çırpınmak].
- Ovanın tazısı, dağın ceylanını alamaz: Her yetenek her ortama uymaz; her kişi her hedefe ulaşamaz anlamını ifade eder. Kendi koşullarına uygun olmayan bir işe kalkışan kimse, başarılı olamaz.
- Tavşanı tazı tutar, çalımı avcı atar: Üst düzey mevki sahibi kimseler, buyrukları altındaki kimselerin yaptıkları başarılı işleri çoğu zaman kendilerine mal ederler.
- Yürük tazıyı tilki sevmez*: Güçlü, hızlı ve kararlı olan kişilerin, çıkarlarına ters düşen veya onlara tehdit oluşturan kişiler tarafından sevilmeyeceğini ifade eder.
Soru/Yorum Gönder