- (gökbilim) Dünya'nın, Güneş çevresinde tüm bir dolanım yapması için geçen zaman birimlerin biri; on iki aya bölünür, 1 Ocak'ta başlar 31 Aralık'ta biter ve yaklaşık olarak 365 gün 5 saat ve 49 dakika sürer.
- (gökbilim) Bir gezegenin Güneş çevresindeki dolanım zamanına da o gezegenin adına bağlanarak "yıl" denir: Mars yılı, Jupiter yılı vb.
- Başlangıç kaydı olmaksızın on iki aylık zaman, sene: Görüşmeyeli dört yıl oldu.
- (Kimi tamlamalarda belirtilen durumunda) Belli bir başlangıç tarihi alınarak on iki aylık zamanı kapsayan dönem: Takvim yılı, mali yıl, adli yıl vb.
- (Kimi tamlamalarda belirtilen durumunda) Belli bir dönemsel faaliyetle belirlenen ve başlangıç ve bitiş tarihleri değişebilen zaman parçası: Öğretim yılı, ders yılı vb.
- (Tamlamalarda, çoğul olarak belirtilen durumunda kullanıldığında) Belli bir olayın yer aldığı ya da belli bir özellikle belirlenen, sınırları geniş zaman parçası: Savaş yılları. Kıtlık yılları. Öğrencilik yıllarım. Gençlik yıllarım.
Yıl ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "yıl" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Yıl on iki ay: Sürekli olarak, yıl boyunca: Yıl on iki ay, böyle geldi, böyle gitti.
- Yıllar yılı: Uzun yıllardan beri: Neden böyle düşman görünüyorsunuz? / Yıllar yılı dost bildiğim aynalar (C. S. Tarancı)
- Ayda yılda bir: Seyrek olarak, arada bir: Şurada, ayda yılda bir gazete bulmuşuz, ayda yılda bir bulmaca çözüyoruz. (E. Sarı)
- Kırk yıl düşünse aklına gelmemek:
- Hiç umulmayan, beklenmeyen, ihtimal dahilinde olmayan bir durum ortaya çıkmak: "Beni çok şaşırttın. Yani kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi beni görmeye geleceğin." (A. Ertürk). Tipini hiç sevmediğim kişinin, bir gün gelip damadım olacağını kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Anladım ki; küçümsediğiniz şeyler gün gelir bizden intikam alır. (N. Koluş)
- Birinin yaptığı şey kolay kolay düşünülmeyecek, çok akıllıca ve zekice olmak: Süpersiniz beyefendi. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bu olayı nasıl çözdünüz hâlâ aklım almıyor. Anlatır mısınız lütfen? (Y. Asal)
- Kırk yılda bir: Pek seyrek olarak: Kırk yılda bir tutan öfkem, kırk yılda bir işe yaradı. (A. N. Asya)
- Kırk yıldır: Uzun zamandan beri, senelerdir: Sevinçten kırk yıldır hasret kaldığı millettaşlarını görmekten şaşırmış, aptallaşmıştı. (Ö. Seyfettin)
- Kırk yılın başında: Uzun bir sürede yalnızca bir kez: Bir çayımızı içmişsin kırk yılın başında, çok mu? (E. Öz)
- Kırk yıllık: Geçmişi uzun zamana dayanan, çok eski: Kendisi kırk yıllık dostumdur.
- Suratına bakanın kırk yıl işi rast gitmez: Yüzünden uğursuzluk akıyor.
Yıl ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "yıl ve sene" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Yıl uğursuzun: Kötülerin meydan aldığı, iyilerin horlandığı kötü bir zamandayız.
- Yılın eksiğini nisan getirir, nisanın eksiğini yıl getirmez*: Tarımda verimli ürün sağlamada nisan ayındaki iklim koşullarının büyük önemi vardır.
- Ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez*: Öyle zaman olur ki bir aylık kazanç, insanı bir yıl geçindirir. Öyle zaman olur ki bir yıllık kazanç bir ay geçindirmeye bile yetmez.
- Ayda gelen doğan olur, yılda gelen soğan: Birine sık sık misafirliğe giden zamanla o kişiyle dostluğunu kaybeder. Bu nedenle dostlarımıza sık sık misafirliğe gidip onları rahatsız etmemeliyiz.
- Ayda yılda bir namaz, onu da şeytan komaz: Dini görevlerini nadiren yerine getiren kişinin, bu az sayıdaki ibadetini bile şeytanın engellemeye çalışacağını ifade eder. İbadet ve iyi davranışlar, süreklilik ve istikrar gerektirir; aksi takdirde kolayca ihmal edilebilir.
- Altı aylık seyislikle kırk yıllık fışkı karıştırılmaz* (Üç günlük seyisliği var, kırk yıllık gübre karıştırıyor): Bir işi tam öğrenmeden, inceliklerini kavramadan, ustalaşmadan o işte bilgiçlik taslanmaz.
- Ar yılı değil, kâr yılı*: Bir kimsenin her türlü sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenir.
- Avradın yıkmadığı ev bin yıl dikili kalır: Kadın evine ve ailesine düşkün olursa kocasıyla iyi geçinebilirse o yuva kolay kolay bozulmaz.
- Ayvası bol olan senenin, kışı çok olur: Ayva meyvesinin bol olduğu yıllarda kışın uzun ve sert geçeceği şeklinde bir inanışı ifade eder. Doğadaki bazı işaretlerin, mevsimlerin nasıl olacağına dair ipuçları verdiğine inanılır.
- "Bende kırk yıllık sirke var" diyenden biraz sirke istemişler, "Eğer her isteyene verseydim bende kırk yıllık sirke olur muydu?" demiş: Cimri kişilerin vermekten kaçındığını ve varlıklarını başkalarıyla paylaşmadığını anlatır. Kendilerinde olanı koruma uğruna başkalarına yardım etmekten çekinen kişilere eleştirel bir şekilde yaklaşır.
- Beni sokmayan yılan bin yaşasın*: İnsanın kendine zarar vermeyen kişilerle veya durumlarla ilgilenmediğini veya uğraşmadığını ifade eder. Başkalarının sıkıntıları karşısında duyarsız kalmayı ve sadece kendi çıkarlarını gözetmeyi anlatır.
- Bıldırki turnalar bu yıl gözünü tırmalar: Zamanla sevilen veya hoş karşılanan şeylerin değişebileceğini ifade eder. Dün kıymet verilen bir şey, bugün rahatsızlık verebilir veya olumsuz algılanabilir (bıldır: geçen yıl).
- Bir ağaç dikmek bir yıllık ibadete bedeldir: Sağladığı yararlar bakımından ağaç dikmek, insanoğlunun bir nevi kutsal görevidir.
- Bir dost kırk yılda kazanılır: Gerçek dostluğu kazanmak çok zordur; gerçek dost güvenilir, yalansız olmalıdır.
- Bir fincan (acı) kahvenin kırk yıl hatırı olur*: Birine küçük de olsa bir iyilik yaparsanız, yıllar sonra o kişiye işiniz düştüğünde yaptığınız iyiliği unutmaz ve onun hatırı için elinden gelen yardımı yapar.
- Bir yiğit kırk yılda meydana çıkar (Bir yiğit kırk yaşında kamilleşir): Gerçek bir kahramanın veya değerli bir insanın yetişmesinin uzun zaman aldığını ifade eder. Böyle özel insanlar nadir bulunur ve yetişmeleri zordur.
- Bir kuş bir dala kırk yılda bir konar; bir daha konuncaya kadar ya dal kurur, ya kuş ölür: Fırsat insanın eline geçtiği zaman değerlendiremezse, bir daha da yakalayamayabilir.
- Bu bir kuyruklu yıldızdır ki kırk yılda bir doğar: Bazı fırsatlar insanın eline yalnızca bir defa geçer. Onun için bundan en iyi şekilde yararlanmak gerekir.
- Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane "gelecek yıl" çıkmış*: Çiftçi türlü nedenlerden hiçbir yıl umduğu ürüne elde edemez; onun için hep sonraki yıllara umut bağlar.
- Deve kırk yılda intikam almış, "Ne erken oldu?" demiş: Develerin sabırlı doğasını simgeler ve bir olayın veya durumun sonucunun, beklenenden çok daha uzun bir süre sonra ortaya çıkabileceğini ima eder. Aynı zamanda, sabırla beklemenin ve doğru zamanı kollamanın önemine vurgu yapar.
- Ev satan bir yıl bey olur, ev alan bir yıl züğürt: Para bulmak için evini satan kimse, o parayla ancak bir süre rahat yaşar, ama borçlanarak ev sahibi olan kimse belli bir süre sıkıntı çeker.
- Gece yağar gündüz açar, yıl düzgünlüğü; erkek söyler kadın susar, ev düzgünlüğü: Doğadaki uyumun bereket, evdeki uyumun ise huzur ve düzen getirdiğini ifade eder. Doğru zaman ve şekilde hareket etmek, hem tabiatta hem de insan ilişkilerinde başarı sağlar.
- Geçen sene bir yalan söylemiş, bu yıl kendi inanmış: Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren kimseler, yalan söylemeye kendilerini o kadar kaptırırlar ki, gerçek ile yalanı ayırt edemez hale gelirler.
- Güzele kırk günde doyulur, huyu güzele kırk yılda doyulmaz*: Güzel olup da huyu iyi olmayan bir kimseden çabuk usanılır; oysa iyi huylu bir kimse, çirkin de olsa sevilir, kendisinden bıkılmaz.
- Harmanda dirgen yiyen sıpa (öküz), yılına kadar acısını unutmaz*: Uygunsuz bir davranışından ya da haylazlığından dolayı cezalandırılan kimse bunu uzun süre hatırlar ve bir benzerini yeniden yapmaktan çekinir (dirgen: Harmanda el ile sapları yaymaya yarayan demirden, çatallı bir tarım gereci; çatal).
- İtin kuyruğunu kırk sene kalıba koymuşlar, düzelmemiş, yine eğridir: Doğuştan gelen özelliklerin veya huyların zor değişeceğini anlatır. Kötü olan veya kötü alışkanlıkları olan kişiler, uzun uğraşlar verilse bile, çoğunlukla eski huylarına geri dönerler.
- Kar yılı, var yılıdır*: Kış bol karlı geçerse, yazın bol ürün alınır.
- Kırk gün (yıl) günahkar, bir gün tövbekar*: Sürekli kötü işler yaptıktan sonra iyi bir iş yapan insan için kullanılan söz.
- Kırk yıl yağmur yağsa, mermere geçmez: Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, bazı sert ve inatçı kişilerin veya durumların değişmeyeceğini ifade eder. Sabit fikirli ve dirençli kimseler, üzerlerine gelen etkilerden kolay kolay etkilenmezler.
- Kırk yılda bir ölet olur, eceli gelen ölür (Kırk yılda bir kıran olmuş eceli gelen ölmüş)*: Salgında ve felakette bile yalnız eceli gelen ölür, ömrü olan sağ kalır.
- Kırk yılda bir çıracı oldu, ay akşamdan doğdu: Bir kişinin uzun süredir beklediği fırsatı yakaladığında, koşulların onun aleyhine gelişmesi durumunu ifade eder. Çıra satacakken ayın doğup ortalığı aydınlatması, beklenen kazanç fırsatının elden gitmesine neden olur; bu da talihsizlik ve fırsat kaçırmayı simgeler.
- Kırk yılda bir hırsızlığa çıktı, ay akşamdan doğdu: Nadiren kötü bir eylemde bulunan birinin, şanssızlığı nedeniyle beklenmedik bir durumla karşılaşarak bu eylemi de gerçekleştirememesini anlatır.
- Kırk yılda bir kadın sözü dinlemelidir: Erkek her ne kadar karısının akıl vermesini gururuna yedirmese de bazı konularda onun öğüdünü tutması yarar getirebilir.
- Kırk yılda bir namaz, onu da günahlar (şeytanlar) komaz: "Hayır yapmaya alışık olmayan kimse iyi bir işe niyet de etse karşısına engeller çıkar" anlamında söylenir.
- Kırk yıllık çingeneye maşa yapmasını öğretir: Ukala kimseler bir işi öğrendikleri zaman, o işin ustası olan kişilere bile akıl öğretmeye kalkarlar.
- Kırk yıllık Yani, olur mu Kâni?*: Eski bir alışkanlık ya da oturmuş bir kişilik sonradan değişmez.
- Onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar*: Zamanında olumlu olabilecek şeyler zamansız gerçekleşirse zarar verir (onmadık: Bereketsiz).
- Rençper kırk yılda, tüccar kırk günde* (Ekinci kırk yılda biter, bezirgan kırk günde): Rençperin ancak kırk yılda kazanabileceği parayı, tüccar kırk günde kazanır.
- Sıtma "Ben tuttuğumu kırk yıl sonra tanırım" demiş: Amansız bir hastalığa yakalanan kişi bunun izlerini ölene kadar taşır.
- Tuzaktan korkmuş kuş, kırk yıl eğri ağaç üzerine konmaz: Bir kez kötü bir deneyim yaşayan birinin, o deneyimi hatırlayarak benzer durumlardan kaçınacağını ifade eder.
- Yaşlanmış eşekte yıllanmış akıl olur: Yaşlanmış kişi hayatında birçok şey görmüş ve denemiştir. Bu yüzden büyük bir tecrübe birikimine sahiptir.
- Yerini bilmeyen, yılda bir kat urba eskitir*: Hayatta çalışacağı işi belirlemeyen kişi, oradan oraya sürüklenir.
- Zararsız yılan kırk yıl yaşasın: Zararsız olan şeylerin veya kişilerin uzun süre yaşamasının genellikle kabul edilebilir olduğunu ifade eder. Tehlike yaratmayan ve zararı olmayan bir şeyin uzun süre var olmasında sorun yoktur.
Yıl ile ilgili birleşik kelimeler
- Yılbaşı: Yılın ilk günü olan Ocak ayının birinci günü.
- Yıl dönümü: Herhangi bir olayın üzerinden bir yıl geçtikten sonra yeni bir yılın başladığı gün, seneidevriye: Evlilik yıl dönümü.
- Yılın ...-i: O yıl içinde en çok sözü edilen: Yılın adamı, yılın olayı, yılın kadını vb.
Soru/Yorum Gönder