![]() |
Taş |
- Bazı kayalardan, kayaçlardan kopan ya da koparılan ve irileri türlü yapı işlerinde kullanılan, sert ve katı madde: Kırma taş, kaldırım taşı, parke taşı vb.
- Kimi işlerde kullanılmak için hazırlanmış taş: Değirmen taşı, binek taşı, kilit taşı vb.
- Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli taş: Yüzük taşı, pırlanta taşı, zümrüt taşı vb.
- Dama, domino, satranç gibi oyunlarda kullanılan metal, kemik, tahta ya da taş parçalarından her biri: Üç taş bir dama. Vezir en güçlü taştır. Dokuztaş.
- Birtakım kimya maddelerine de taş adı verilir: Kantaşı, göztaşı, cehennem taşı vb.
- Safrakesesi, böbrek gibi organlarda oluşan çakıl gibi çökeltiler: Böbreğinden taş düşürüyor. Safrakesesinde taş var.
- (mecazi) Birine dokunsun diye kasıtlı söylenen söz: Bu taş da ne oluyor? Bir hata mı ettik?
- Taştan yapılmış: Taş bina, taş köprü vb.
- Bir şeyin simgesi olacak nitelikte, sütun, anıt vb.: Bu ağaç servi olmadan / Bu taşa kitabem yazılmadan (C. S. Tarancı). Dikilitaş.
- (argo) Para.
- Bıçak, orak, tırpan, matkap ucu vb. bilemeye yarayan döner araç: Bıçaklar bilenirken taşa su dökülürdü.
İlgili birleşik kelime ve fiiller
- Taş almak: Satrançta, damada vb. rakibin taşını oyun dışı etmek.
- Taş bebek gibi: Çok güzel olmakla birlikte donuk ve soğuk (kadın).
- Taş gibi:
- Çok sert, çok katı.
- Zalim, acımasız.
- Taş ocağı: Yapı taşı, kaldırım taşı vb. çıkarılan yer.
- Taş tekne: Hayvanların su içtiği büyük taş kap, yalak.
- Taş toprak: Moloz.
- Taşa çekmek: Bileği taşında kılağılamak (bilemek).
- Taşa tutmak: Üst üste taş atmak.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "taş" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Taş arabası: Budala, hantal, ağır kanlı kimse.
- Taş atmak: Dolaylı olarak birine dokunacak bir söz söylemek.
- Taş attın da kolun mu yoruldu?: (deyiminin anlamı) O kadar kolay ve yapıldığında fayda getirebilecek işleri anlatır.
- Taş çatlasa: Her ne yapılsa: Taş çatlasa akşama kadar varamaz.
- (Birine) Taş çıkartmak: Yetenekleri bakımından birinden üstün olmak, birini geçmek.
- Taş kesilmek: Donakalıp sesini çıkaramaz olmak.
- Taş koymak: (argo) Bir ya da birkaç kişi konuşurken, dışarıdan birinin gelmesiyle, o konuşma yarıda kalmak.
- Taş taş üstünde bırakmamak: Baştan başa yıkıp yerle bir etmek.
- Taş tutmak: (argo) Para sahibi olmak, zenginleşmek.
- Taş yağar, kıyamet koparken: Telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatır.
- Taşa (taşı) ölçeyim: (Yara, ağrı ya da kırığın yerini gösterirken) Taşı örnek vermiş gibi olayım, böyle bir derdi Allah taşa versin.
- Taşı başa, başı taşa vurmak: Her çareye başvurarak güç işi başarmaya çalışmak.
- Taşı gediğine koymak: Söylenmek istenen bir sözü sırasını bulup tam yerinde söylemek.
- Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Çok güçlü, sağlam bir vücudu olmak, isterse en güç işleri başarıyla sonuçlandıracak bir gücü olmak.
- Taştan yağ çıkar, ondan çıkmaz: Cimri, kimseye yararı dokunmaz.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "taş" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Taş altına olmasında dağ ardında olsun: Her ayrılığın sonunda bir kavuşma umudu vardır, ama ölüm ayrılığında yoktur.
- Taş yerinde ağırdır: (atasözünün anlamı) İnsanın değeri en iyi kendi çevresinde bilinir.
Soru/Yorum Gönder