hayat (I)
- Yaşam.
- Canlı, sağ olma durumu: O hala hayatta. İnsanın ve birçok canlının dünyadaki ilk kuralı "Hayatta Kal" kuralıdır. (Serna)
- Doğumdan ölüme dek geçen süre, ömür: Hayatını ona adadı. Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var (Y. K. Beyatlı)
- Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı: Köy hayatı, gece hayatı, şehir hayatı vb.
- Meslek ve durum: İş hayatı.
- Geçim koşullarının tümü: "Hayatımı yazılarımla kazanırım." (İlgili cümle kaynağı: H. E. Adıvar). Hayat pahalılığı.
- Canlılığı gösteren hareket, kımıldanış, kaynaşma: Hayat belirtisi. Bu evde hiç hayat yok.
- Yazgı, kader: Hayat onları tekrar karşılaştırdı.
hayat (II)
- Köy ve kasaba evlerinde, bahçeye bakan, üstü kapalı, bir yada birkaç yanı açık sofa.
- Avlu, ev bahçesi: Çocuklar hayatta oynuyorlardı.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "hayat (I)" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Hayat adamı: Zamana kolayca uyan, her türlü güçlüğü yenmesini bilen erkek.
- Hayat arkadaşı: Eş, karı kocanın her birine göre öbürü: Ama evlenince eşi bulunmaz bir hayat arkadaşı olacaktır.
- Hayat geçirmek: Yaşamak, varlığını sürdürmek.
- Hayat mücadelesi (kavgası): Yaşamak ve geçinmek için harcanan çabaların bütünü.
- (Bir şeye) Hayat vermek: Canlılık vermek, onu canlandırmak.
- Hayata atılmak: Bir genç, geçimini sağlamak üzere bir işte çalışmaya başlamak.
- Hayata gözlerini yummak (kapamak): Ölmek.
- Hayata küsmek: Bezgin, kötümser olmak, yaşamak isteğini, sevincini yitirmek.
- Hayatı kaymak: (argo) Her işi ters gitmek, mahvolmak.
- Hayatın baharı: Gençlik çağı.
- Hayatına girmek: Yaşamında yer almak.
- Hayatını (birine) borçlu olmak:
- Biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak.
- Birinin yaşamı bir başkasının desteğiyle sağlanmış olmak.
- Hayatını kazanmak: Geçimini sağlamak.
- Hayatını yaşamak: Her türlü baskıdan uzak, gönlünce yaşamak.
İlgili birleşik fiil ve kelimeler
- Hayat felsefesi (görüşü): Bir kimsenin inanış, düşünce ve davranışlarını belirleyen kişisel görüş ve tutumların tümü.
- Hayat memat meselesi: Ölüm kalım sorunu.
- Hayat pahalılığı: Geçim için gerekli şeylerin sağlanmasında güçlük çekilmesi, temel gereksinim maddelerinin fiyatlarının yüksekliği.
- Hayat seviyesi: Yaşam düzeyi.
- Hayat sigortası: Bir insanın, yaşlılık çağında kendisine ya da ölünce mirasçılarına toptan ödenmek üzere belirli bir süre sigorta şirketine para vermek koşuluyla yaptığı sigorta anlaşması.
- Hayat standardı: Bir kimsenin ya da topluluğun yaşaması için zorunlu olan ekonomik gereksinimlerin düzeyi.
- Hayatta olmak: Yaşamak, yaşamayı sürdürmek.
- Hayatta olmaz: Gerçekleşemez, hiçbir zaman olamaz.
Soru/Yorum Gönder