Kuş kanadı (Kuzey Sumrusu) |
- Kuşlarda, yarasalarda ve arı, sinek, kelebek vb. böceklerde vücudun her iki yanında yer alan ve yukarı aşağı hareket ettirildikçe uçmayı sağlayan organ.
- Uçaklarda havada durmayı sağlayan ve gövdenin her iki yanında yer alan uzun ve yassı bölüm.
Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin hareket eden kapağı (eğer kapaklar çok ise her bir kapağı): Üç kanatlı bir demir kapısı vardı (A. Özyalçıner). İki kanatlı kapı yanlara açılıyor.Kapı kanadı - İki taraflı şeylerde yan, taraf: Perde kanadı.
- (teknik) Türbin, kompresör ya da fırıldak biçiminde olan şeylerde bir akışkanı harekete geçiren madeni bölüm: Pervane kanadı. Yel değirmeni kanadı.
- Öküz ve at arabalarının iki yanını yükseltmek böylece daha fazla yük koyabilmek için konulan parmaklık, angıç.
- (askeriye) Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri: Sağ kanat saldırıya geçti.
- Giyecek ve kumaşların uzunluğunun yarım eni.
- (mecazi) Meclis, parti vb. grup ve topluluklarda düşünce bakımından ayrılmış tarafların her biri: Bu yıllarda tarafları net bir biçimde "sağ" ya da "sol" kanat olarak ayırmak zordu. (H. Gerger)
- (spor) Futbol, hentbol vb. takımlarının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular.
- (botanik) Bazı tohumlarda dışta bulunan bir uzantı.
- Geniş olmayan tezgahlarda dokunmuş ensiz kilim, sicim, sili, sumak ve halı dokumaları: Halının bir kanadını dokuduk.
Kanat ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "kanat" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Kanat açmak (germek):
- Uçmak: Yuvasına dönmek için kanat açtı. (Ö. Akdemir)
- Gemi yelkenlerini şişirmek: Bir gemi, kanat germiş maviliklere / Denizin türküsü yelken direklerinde (Türk dili)
- (mecazi) Birini korumak, himaye etmek: Bütün kuşlar bana kanat açtı, ailem onlar oldu (N. A. Gökduman). Hızır gibi yetişip bize kanat gerdi. (A. Binyazar)
- Kanat alıştırmak: Bir işe alışmaya çalışmak.
- Kanat çırpmak:
- (Uçabilen hayvanlar için) Kanatlarını hareket ettirmek.
- Uçmak: Kuzgun sürüsü güneşe doğru kanat çırptı.
- (mecazi) Yeni bir başlangıç yapmak.
- Kanat vermek: Hızlandırmak: Ruhuma yön, coşkuma kanat verdi. (C. Dağcı)
- (birini) Kanadı altına almak [(birinin) Üstüne kanat germek]: Korumak, himayesine almak: O hâtıraya hürmeten yetim çocuğu bir şükran borcu bilerek himaye kanadı altına aldı (R. E. Koçu). Bir baba gibi kütüphanecilerin üstüne kanat germişti. Kalbi sanki onlar için çarpıyor, onlar için ağlıyor, onlar için gerekirse savaşıyordu.
- (birinin) Kanadı altına sığınmak: Birine güvenerek koruyuculuğunu dilemek: Korkup büzüldü, annesinin kanadı altına sığındı. (S. Dinler)
- Kendi kanatlarıyla uçmak: Hiç kimsenin desteği veya yardımı olmaksızın yaşamak: Hayatın her alanında, özellikle de eğitimde öğrenciye esas verilmesi ve öğretilmesi gereken; ona kendi kanatlarıyla uçabilme, ilim ve irfan yolunda kendi başına yürüyebilme yetisini kazandırabilmektir. (M. Atalar)
- (birine) Kol kanat germek (olmak): Yardım etmek ve korumak: "Çakabey" oldu, "Komutan" oldu, "Abi" oldu, "Baba" oldu, kol kanat gerdi etrafındakilere karşılıksız. (C. Uyar)
- Kolu kanadı kırılmak: Bir şey yapamayacak duruma gelmek, çaresiz kalmak: Düşmanın kolu kanadı kırıldı. Kara Mehmed adı dillerde destan oldu. (İlgili cümle kaynağı: A. Refik)
- Kuş kanadıyla gitmek: Çok hızlı gitmek: "Bana bir kâğıt yazın, kuş kanadıyla yetiştirin" demiş. (K. Tahir)
- Kuşun kanadıyla haber salmak: En hızlı bir biçimde haber vermek: Haber sal hudutlara / Uçan kuşun kanadıyla kavimlere haber sal
Kanat ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kanat" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Kanatlanmadan uçma: İnsanın yetenek ve imkanlarının farkında olarak hareket etmesi gerektiğini ifade eder. Hazırlık yapılmadan ya da yeterli donanıma sahip olunmadan girişilen işler başarısızlıkla sonuçlanabilir.
- Kanatsız kuş olmaz*: Gerekli olanaklarla, araç ve gereçlerle donanıp güçlenmeden amaca varılamaz.
- Kanatsız kuş uçmaz: İmkanları kısıtlı kişi önemli işlerde başarı sağlayamaz.
- Allah deveye kanat verseydi damı taşı dağıtırdı: Allah herkese layık gördüğü en uygun şeyleri verir.
- Anasız çocuk kanatsız kuş gibidir: Analar çocuklarını her türlü tehlikeden korur. Bu yüzden çocukken anasını kaybeden kimse en büyük koruyucusunu da kaybetmiş olur.
- Devekuşu gibi yüke gelince kanadını, uçmaya gelince ayağını gösterir (Devekuşuna "Yük götür" demişler, "Ben kuşum" demiş, "Uç" demişler "Deve uçar mı?" demiş): Tembel kişiye bir iş buyurursan, o işten kaçmak için bir sürü bahane uydurur.
- Dostsuz insan kanatsız kuş gibidir: Dostların insanın hayatında büyük bir destek olduğunu ve onsuz hayatın eksik kalacağını anlatır. İnsan, dostlarıyla birlikte zorlukları aşar ve daha mutlu bir yaşam sürer.
- Her kuş (kendi) kanadıyla uçar: Her insan kendi başının çaresine bakmayı bilmelidir.
- Her kuşun kanadına göre olur kuyruğu: Herkesin tutum ve davranışları kendi karakterini yansıtır.
- İddialı öten horozun kanadı tez kırılır: Kendini herkesten üstün görüp başkalarını küçümseyen kimseler er geç hak ettikleri dersi alırlar.
- İnce kanada (kelebeğe) Allah süsü çok, ömrü az vermiştir: Fiziki güzellik her ne kadar insanlara çekici gelse de geçicidir
- İnsan, kanatsız kuştur:
- İnsanların kanatsız bir kuş gibi, istedikleri her şeyi yapma veya her yere gitme özgürlüğüne sahip olmadığını, bazen çeşitli sınırlamalarla karşılaştıklarını vurgular.
- İnsanların da kuşlar gibi özgürlük, hareket ve keşfetme arzusuna sahip olduklarını belirtir.
- Karınca kanatlanınca kendini serçe oldum sanır (Karınca kanatlanmış, kendini kartal sanmış): Küçük başarı veya yeteneklerin kişiyi büyük bir şeymiş gibi hissettirmemesi gerektiğini ifade eder. İnsanların, kendi sınırlı başarılarını abartarak kendilerini olduğundan fazla önemli veya yetenekli görmemesi gerektiğini anlatır.
- Karıncanın zevali gelince kanatlanır*:
- Bir şeyin sonuna yaklaşıldığında ya da bir kişinin durumu kötüleştiğinde, genellikle olağanüstü veya beklenmedik bir davranış sergileyebileceğini ifade eder.
- İnsan haddini aşarsa sonu gelmiş demektir.
- Kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden* [Kartala bir ok değmiş, yine kendi teleğinden (bir de bakmış ki, teleği kendi kanadından)]: Bir kimseye yönelik en büyük kötülük ve sıkıntılar, çoğu zaman en yakınlarından veya ona en fazla yakınlık gösteren kişilerden gelir. (yelek: Kuşların kanadındaki uzun tüy olup okun havada düzgün uçması için okun kuyruğuna takılır, telek: Kuşların gövdelerinde, kanat ve kuyruklarında bulunan büyük tüy).
- Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı*: Saldırganların bir olağanüstü güçleri olsaydı, saldırdıkları varlıkların soyu tükenirdi.
- Kuş, kanadın varsa uç: Kişi ancak yeteneği olan işlerde başarı gösterebilir.
- Kuş, kanadına kira istemez*: İnsan kendi işi için yaptığı çalışmadan ötürü bir başkasından çıkar beklemez.
- Kuş, kanadıyla murada erer: Kişinin hedeflerine ulaşması için kendi yeteneklerine ve çabalarına güvenmesi gerektiğini ifade eder.
- Tek kanatla kuş uçmaz*: Eksik veya yetersiz koşullar altında işlerin başarıyla tamamlanamayacağını ifade eder.
- Yabancı kuşun başı kanadı altında olur*: Bir topluluğa yeni katılan kimseyi çevresi hemen aralarına almaz, o yüzden bir süre yabancılık çeker, onlardan uzak durur.
Soru/Yorum Gönder