- Kafa büyük içi boş, tut kulağından çifte koş: (deyiminin anlamı) Kişi akılsızsa kılık kıyafet neye yarar.
- Kafa dengi: Görüş, düşünce ve anlayışları birbirine uymuş ahbaplardan her biri, kafadar.
- Kafa göz yarmak: Beceriksizlik göstermek.
- Kafa kafaya vermek: İki ya da birkaç kişi bir kenara çekilip bir işi konuşmak.
- Kafa kalmamak: Zihin yorularak çalışmaz olmak.
- Kafa patlatmak: Bir iş üzerinde pek çok ve yorucu bir biçimde düşünmek.
- Kafa sallamak: Doğru yanlış her şeye evet demek, her davranışı onaylamak.
- Kafa şişirmek: Gürültü ya da laf kalabalığıyla bir kimseyi tedirgin etmek.
- Kafa tutmak: Boyun eğmeyip karşı gelmek, diklenmek.
- Kafa ütülemek: (argo) Çok konuşarak tedirgin etmek.
- Kafa yormak: Bir iş üzerinde derin derin düşünmek.
- Kafadan atmak: İnceleme yapmadan uydurup söylemek.
- Kafadan gayri müsellah (ıslah olmaz): (şaka) Akılsız, aklında bozukluk olan.
- Kafadan kontak (sakat): (halk dilinde) Düşüncesiz, mantıksız, delice iş gören.
- Kafası almamak:
- Anlayamamak, kavrayamamak.
- Zihin yorgunluğundan, anlayamaz duruma gelmek.
- Havsalasına sığmamak, olabileceğine inanmamak.
- Kafası bozulmak: Öfkelenmek, kızmak.
- Kafası bulanmak: Kafası yorulup kavrayamaz duruma gelmek.
- Kafası dumanlı:
- Hafif sarhoş.
- Çözemediği karışık düşüncelerle kafası yorgun.
- Kafası durmak: Zihin yorgunluğundan düşünemez olmak.
- Kafası şişmek: Zihinle çok çalışmaktan ya da dolayındaki gürültüden kafası yorulmak.
- Kafasına dank etmek: Çoktan beri anlayamadığı bir şeyi, bir olayın araya girmesiyle birdenbire kavramak.
- Kafasına koymak: Bir şey yapmaya kesin karar vermek.
- Kafasına söz girmemek: Çok inatçı olmak, öğütlere aldırış etmemek.
- Kafasına (ensesine) vur, ekmeğini elinden al: (deyiminin anlamı) Uysal ve sessiz kimseler için kullanılır.
- Kafasına vura vura: Zorla, isteyip istemediğine bakmadan.
- Kafasında canlanmak: Zihninde belirmek.
- Kafasından çıkarmak: Unutmak, aklından çıkarmak.
- Kafasından uçup gitmek: Unutmak.
- Kafasını kurcalamak: Düşündürmek.
- Kafasını (başını) taştan taşa (yerden yere) çarpmak (vurmak): Çaresiz kalarak yatığına bin pişman olmak.
- Kafasında bir tahta noksan olmak: (teklifsiz konuşmada) Biraz kaçık olmak.
- Kafasının (burnunun) dikine gitmek: Hiçbir öğüde kulak asmayarak aklına koyduğunu yapmak.
- Kafaya almak: (argo)
- Bir işi engelleyeni susturmak.
- İş yaptırabilecek gerekli kişiyi bulmak.
- Kafayı bulmak: (argo) Sarhoş olmak, neşesi, keyfi yerine gelmek.
- Kafayı çekmek: (argo) İçki içmek.
- Kafayı tütsülemek: (argo) Sarhoş olmak.
- Kafayı üşütmek (çatlatmak): Akli dengesini yitirmek.
- Kafayı (yere) vurmak:
- Hastalanıp yatağa düşmek.
- Uyumak üzere yatmak.
Kafa ile ilgili deyimler ve anlamları ne demektir?
İçinde "kafa" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları: