Umut etmek |
- Olması arzu edilen bir şeyin gerçekleşmesi ihtimalinin verdiği ferahlatıcı duygu, ummaktan doğan iç rahatlığı, ümit: İnsan umutla yaşar.
- Bu duyguyu uyandıran kimse veya şey, ümit: Son umudum sensin.
İlgili birleşik kelime ve fiiller
- Umut dünyası: Gerçekleşmesi çok zor olan şeyleri ummanın hoş görülmesi gerektiğini belirten bir söz: "İnşallah be gardaş ne yaparsın umut dünyası." (Y. Akkaya)
- Umut etmek: Ummak.
- Umut ışığı: Umutlandırıcı belirti: Birden uzaklarda yanan bir ateş gördü, vadinin yukarılarında. İçinde bir umut ışığı belirdi. (İlgili cümle kaynağı: Ü. Aktaş)
- Umut yok: Rahatlatıcı bir sonuç beklenemez, durum umutsuz: Hastadan umut yok.
- Umut vermek: Umutlandırmak, ümitlendirmek.
- Umudu (birinde) olmak: (Birine) Bel bağlamak, ondan rahatlık beklemek: Umudumuz gençlerde.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "umut" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Umut (umudunu) bağlamak (beslemek): Olacağını ummak, olacağını zannetmek: O işe boş yere umut bağlama.
- Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye!: (deyiminin anlamı) Umutlanıyorsun ama isteklerin gerçekleşecek gibi değil.
- Umut Kafdağı'nın ardında (arkasında): Bir işte hiç umut bulunmadığını belirtmek için kullanılır.
- Umut (umudunu) kesmek: Artık bir şey beklemez olmak, umudunu yitirmek: Çıkmayan candan umut kesilmez (Atasözü)
- Umuda düşmek: Bir şeyin gerçekleşeceğine inanmak, umut etmek.
- Umuda kapılmak: Olacağını düşünmek, hayal etmek.
İlgili atasözü ve anlamı
İçinde "umut" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Umut fakirin (garibin) ekmeğidir: (atasözünün anlamı) Yoksullar hep, kısa süre sonra bolluğa, rahata kavuşma umudu içinde yaşarlar.
- Çıkmadık candan umut kesilmez: Hiç bir şey için geç değildir, kaybedileceği düşünülen şeyler her zaman geri kazanılabilir.
Soru ve Yorumlar: 10
Soru/Yorum Formu