İki ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Kırmızı renkli iki sayısı
2 sayısı
İçinde "iki" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • İki ahbap çavuşlar: (şaka yollu) Her yerde birlikte görülüp çok sıkı fıkı olan iki arkadaş için söylenir.
  • İki analı kuzu: Anası babası tarafından el üstünde tutulan çocuk.
  • İki arada bir derede: Sıkışık durumlarda bile bir fırsat bularak.
  • İki arada bir derede kalmak: (deyiminin anlamı) Çok güç bir durumla karşı karşıya olmak.
  • İki ateş arasında kalmak: Karşıt iki gücün baskısı altında bulunarak ne yapacağını şaşırmak.
  • İki ayağını bir pabuca sokmak: Bir kimseyi, bir işi dar bir zamanda yapmaya zorlayıp sıkışık duruma sokmak.
  • İki ayaklı eşek: Düşüncesiz kimse.
  • İki başlı tutmak: (Bir işte) Bütün olasılıkları göz önüne alarak hareket etmek.
  • İki baştan olmak: Bir iş ancak iki tarafın iyi niyetiyle olabilmek: İyi geçim iki baştan olur.
  • İki büklüm: Eğilerek ya da yaşlılıktan iki kat olmuş.
  • İki büklüm olmak: Çok ihtiyarlamak: İki büklüm abdestini tazeliyordu.
  • İki cami arasında kalmış beynamaz: İki yoldan hangisini tutacağını, ne yapacağını şaşırmış.
  • İki cami arasında kalmış beynamaza dönmek: İki yoldan hangisini tutacağını şaşırmak, neye karar vereceğini bilemez duruma düşmek.
  • İki çift laf (söz, lakırdı): Birkaç söz.
  • İki dinden avare: Hiç kimseye ya da inanca bağlı olmayan kimse.
  • İki dirhem bir çekirdek: Giyimi aşırı derecede özenli.
  • İki eli böğründe kalmak: Çaresiz kalıp ne yapacağını bilemez durumda olmak.
  • İki eli kanda olsa: Elindeki iş ne kadar önemli olursa olsun, hani durumda olsa da.
  • İki eli şakaklarında düşünmek: Derin derin düşünmek.
  • İki eli yakasında olmak: Kıyamette bile birinden sorulacak hesabı olmak.
  • İki elim yanıma gelecek: Nasılsa ölüp Allah (c.c.) katına çıkacağım için yalan söyleyemem anlamına kullanılır.
  • İki gözü iki çeşme: Aşırı derecede gözyaşı dökme.
  • İki gözüm: Okşayıcı bir sesleniş olarak kullanılan söz.
  • İki gözüm önüme aksın (kör olsun): "Kör olayım" anlamında, yalandan sakınma andı.
  • İki hırtı bir pırtı: Aşırı yoksul.
  • İki kat olmak:
    1. Eğilip bükülmek.
    2. Yaşlılık ya da hastalık gibi nedenlerle beli bükülmek.
  • İki kuyruklu: (argo) Kusurlu.
  • İki lakırdı etmek:
    1. (Birini) Sözle paylamak.
    2. (Aralarında) Kısaca sohbet etmek.
  • (Birini) İki paralık etmek: Değerini pek düşürmek, rezil etmek.
  • İki paralık olmak: Çok utanılacak bir duruma düşmek.
  • İki rahmetten biri: (Çok çeken ağır hastalar için) "İyileşsin" ya da "ölüp kurtulsun".
  • İki satır dertleşmek (konuşmak): Dostça sohbette bulunmak, biraz dertleşmek.
  • İki satır yazmak: Kısa bir mektup yazmak.
  • İki seksen uzanmak: (argo)
    1. Bir darbe karşısında boylu boyunca yere serilmek.
    2. Keyiflenmek, neşelenmek, zevklenmek.
  • (Birini) İki seksen uzatmak: (argo) Güçlü bir vuruşla yere sermek.
  • İki söz bir pazar: Uzun uzadıya pazarlık etmeden.
  • İki sözü (lafı, lakırdıyı) bir araya getirememek: Düşündüğünü doğru dürüst anlatamamak.
  • İki ucunu bir araya getirememek: Denkleştirememek.
  • İki yakası bir araya gelmemek: Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak.
  • İkide bir (ikide birde): Sık sık.
  • İkisi bir (aynı) kapıya çıkar: İkisi de aynı sonuca varır.
  • İkisini bir kazana koysalar kaynamazlar: Aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onları uzlaştırma çaresi bulunamaz.

( 0 soru/yorum )