İnsan ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0

İnsan ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "insan" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • İnsan (adam) eti yemek: Birini çekiştirmek, arkasından konuşmak: – Kendisi yok, gıybet olur. Gıybet ise insan eti yemekle birdir... (T. K. Makal)
  • İnsan ayağı değmemiş (basmamış): İçine insan girmemiş, içinde insan olmayan: Ev ocak, yol iz arama... İnsan ayağı değmemiş vahşi bir deniz kıyısı... (K. Tahir)
  • İnsan eli değmemiş (dokunmamış): İnsanın müdahale veya tahrif etmediği yer: Yabani elma ağaçlarının oluşturduğu doğal ortam insan eli değmemiş bakir bir güzellikteydi. (İ. Savaş)
  • İnsan evladı: İyi insan, iyi kimse: O kadar insanın hepsi günahkar mıydı, içimizde bir tane olsun günahsız bir insan evladı yok muydu? (Y. Kemal)
  • İnsan gibi: İnsanlara yaraşır biçimde: Sen önce insan ol. İnsan gibi konuşmasını, insana insan gibi davranmasını öğren!
  • İnsan içine çıkmak: Topluluğa karışmak, topluluk içine girmek, eşe dosta gitmek, başkalarıyla dostluk kurmak: Çalışmaya başladığında günlerce insan içine çıkmak istemezmiş. (C. Aktaş)
  • İnsan içine çıkamaz olmak: Mahcup olmak, çok utanmak: Laflar, yüzü olanı insan içine çıkamaz hale getirecek denli büyüktü, ağırdı. (S. Taşçı)
  • İnsan içine karışmak: (deyiminin anlamı) Topluluk içine girmek: Artık ben de insan içine karışmak istiyorum. İstanbul sokaklarında yürümek, kalabalık yerlerde gezmek istiyorum. (B. Avunç)
  • İnsan (adam) kurusu: Çok zayıf, bir deri bir kemik kalmış kimse: Ne hale gelmiş öyle... İnsan kurusu gibi bir şey olmuş... (R. N. Güntekin)
  • İnsan kuş misali: Uzakça bir yere gidildiğinde söylenen bir söz: "İnsan dediğin kuş misali, hiç aklından geçer miydi, günün birinde Halep'te aynı odada kalacağımız" (A. Ünlü)
  • İnsan müsveddesi: Bir insanda bulunması gerekli özelliklere sahip olmayan: Vicdanı olmayan değersiz bir insan müsveddesi... (A. Akın)
  • İnsan olmak: İnsana yakışır üstün niteliklere sâhip olmak: İnsan olmak öylesine zordur ki. İnsan olmak ve insan kalmak. Sonuna kadar insan kalabilmek. Zor, evet, ama ne güzel... (E. Atabek)
  • İnsan sarrafı: Engin yaşam deneyimi dolayısıyla insanları hemen tanıyan, ne olup olmadıklarını kolayca ve doğrulukla anlayan (kimse). "İnsan sarrafı olmak için çok kitaba değil çok insana ihtiyacın var" demişti, hiç unutmam.
  • İnsan yerine koymamak: Hiç değer vermemek, hor görmek, adam yerine koymamak: Yavrum kimse bizi insan yerine koymuyor. Beni tanımadığın halde bana selam vermen çok hoşuma gitti, beni çok sevindirdin. (G. Akan)
  • İnsanda akıl bırakmamak: Düşünceleri karmakarışık yapmak, kararsızlığa yol açmak: Çaresizlik işte. Çaresizlik insanda akıl fikir bırakmıyor. (Dergâh)
  • İnsaniyet namına: "İnsanlığa yakışır duygulara uyarak" anlamında kullanılan bir söz: İnsanın, insaniyet namına sunabileceği en mühim şeyin derdinde olması onun Hak ile arasındaki mesafeden haberdar olması ile mümkündür ancak. En hayırlının yolu işte bu sapakta başlamakta. (B. Topuz)
  • İnsanlık hali: "Olabilir, hoş karşılamak gerekir" anlamında kullanılan bir söz: "Rica ederim. İnsanlık hali. Hastayken hepimizin başına geliyor böyle şeyler." dedim. (N. Kılıçman)
  • İnsanlıktan çıkmak:
    1. İnsanlığa özgü niteliklerini yitirmek: "Bunlar insanlıktan çıkmış, vahşi canavar!" dedi... (A. E. Kavaklı)
    2. Çok zayıflamış olmak: Ne olmuşsun bre oğlum sen böyle? İnsanlıktan çıkmışsın tastamam. (B. Öner)


İnsan ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "insan" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • İnsan anasından bir kere doğar: İnsanların dünyaya gelme sürecinin tek bir defa olduğunu, bu nedenle hayatın her anının değerli ve eşsiz olduğunu ifade eder. Hayatın geri döndürülemez olduğunu ve her anın kıymetini bilmek gerektiğini vurgular.
  • İnsan ayaktan, at tırnaktan kapar*: İnsanlar birçok hastalığa ayaklarını üşütmekten, atlar da tırnakları yoluyla yakalanır.
  • İnsan azmayınca belasını bulmaz: Bir kişi aşırı hırs veya öfkeye kapılmadan, mantıklı ve dengeli davrandığında kötü sonuçlarla karşılaşmaz.
  • İnsan başını kendi derde sokar: Kişinin genellikle kendi hataları veya yanlış kararları sonucu zor durumlara düştüğünü ifade eder.
  • İnsan beşer, dişleri düşer dörder beşer: İnsanların zamanla yaşlanıp zayıflayacağını ve fiziki güçlerinin azalacağını ifade eder. Yaşlanma sürecinde, sağlık ve güç kaybı kaçınılmaz bir durumdur.
  • İnsan beşer kuldur şaşar*: Yeryüzünde yanılmayan insan yoktur.
  • İnsan bilmediğini ayağının altına alsa başı göğe değer: Kişinin bilmedikleri bildiklerinden çok daha fazladır. Sürekli bilgi edinen kimse, öğrendikçe kendine yeni ufuklar açar.
  • İnsan bir kere ölür (İnsan iki kere ölemez): Her insan bir kere doğar, bir kere ölür. Bu yaşamın değişmez kanunudur.
  • İnsan bir ümitle doğar, bir ümitle ölür: İnsanın umutları, hayalleri bitmez, elde ettikçe yenilerini ister.
  • İnsan çeşit çeşit, yer damar damar*: Toprağın her kesimi aynı olmadığı gibi, insanlar da tek tek ya da toplum olarak ayrı niteliktedir.
  • İnsan çift yaratılmıştır:
    1. Her insanın bir eşi veya tamamlayanı olduğunu, insanların sosyal ve duygusal olarak birbirini tamamlayacak şekilde yaratıldığını ifade eder.
    2. Bazı insanların fiziksel veya kişilik özellikleri açısından birbirine çok benzediğini belirtir.
  • İnsan demirden sert, taştan berk, gülden naziktir: İnsanlar olaylar karşısında değişik tepki ve duygular gösterebilirler.
  • İnsan demiri döve döve demirci olur: Bir kişinin bir beceriyi veya uzmanlığı zamanla, sürekli pratik yaparak ve tecrübe kazanarak elde edeceğini ifade eder. Ustalaşmanın ve yetkinliğin, sürekli çaba ve tekrarlarla mümkün olduğunu vurgular.
  • İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde*: İnsan doğup büyüdüğü yere ne kadar önem verirse versin geçimini sağladığı yeri yurt edinir, orayı daha önemli sayar.
  • İnsan düşmanını gözünden tanır: Kimin dost kimin düşman olduğu bakışlarından anlaşılır.
  • İnsan, düştüğü yerden kalkar: İnsanların yaşadığı başarısızlıklar veya zorluklar karşısında yeniden toparlanma ve devam etme kapasitesine sahip olduğunu belirtir. Her düşüş veya hata, bir öğrenme ve yeniden başlama fırsatıdır.
  • İnsan düşünde ne görmez, deliyse ne söylemez: İnsanın düşlerinin ve rüyalarının sınırsız doğasını vurgular. İnsanlar rüyalarında hayal ettikleri her şeyi görebilirler, çünkü rüyalarımızın sınırları yoktur. Aynı şekilde, deli insanların söyledikleri de sınırsız olabilir çünkü mantıklı ve sıradan normlardan bağımsız olabilirler.
  • İnsan (adam) eti ağırdır:
    1. Bakmakla yükümlü olmadığımız kişilerin hizmetini de yüklenirsek ailenin geçimini sağlamak daha da güçleşir.
    2. Yatalak insanı kaldırıp yatırmak sanıldığından daha güçtür.
  • İnsan eti dirlikte tatlıdır: İnsan kavgasız gürültüsüz bir toplulukta daha mutlu yaşar.
  • İnsan evlenmekle, ağaç aşılanmakla döl alır: Aşılanan ağaç dallanır, budaklanır, gelişip büyür. Tıpkı evlenen insanlar çocuk yaparak soylarını sürdürdükleri gibi.
  • İnsan gençliğinde ihtiyarlığı, sağlığında hastalığı düşünmeli: Kişinin gelecekte karşılaşabileceği zorlukları önceden hesaplayarak bugünden tedbir alması gerektiğini ifade eder. Gençlik ve sağlık gibi geçici nimetlerin değerini bilmek ve bunları geleceğe yönelik akıllıca kullanmak önemlidir.
  • İnsan gönlünün artığını söyler*: Gelişigüzel söylenen sözler, yapılan sözlü şakalar, açıkça söylenmek istenmeyen duygu ve düşünceleri içinde saklar.
  • İnsan göre göre, hayvan süre süre (alışır)*: Alışmanın ve öğrenmenin yöntemlerini ifade eder. İnsanlar, bir şeyi tekrar tekrar görerek ve deneyimleyerek ona alışır ve öğrenirler. Hayvanlar ise sürekli olarak maruz kaldıkları ve yaşadıkları durumlara zamanla uyum sağlarlar.
  • İnsan gurbete bir dilim ekmekle çıkar da, bir torba ekmekle dönemez: Kişinin zorluklarla yola çıkıp, büyük beklentilerle dönmesinin her zaman mümkün olmadığını ifade eder. Gurbet, emek ve mücadele gerektirir; fakat her zaman umulan kazanç elde edilemeyebilir.
  • İnsan hatasız olamaz (Hata yapmak insana mahsustur / Dağ dumansız, insan hatasız olmaz): İnsanların doğası gereği hata yapabileceklerini ifade eder. Yanlış yapmak ve bunun farkına varmak, insan olmanın bir parçasıdır ve bu özellik, diğer canlılardan insanı ayırır.
  • İnsan ihsan kuludur: Yardım gören bir insan bunun karşılığında minnet duygusu ile dolu olur.
  • İnsan ihtiyarlar, yürek ihtiyarlamaz: Yaşlanmanın bedeni etkileyip gücü azalttığını ancak insanın içsel arzularının ve hislerinin yaşlanmadığını ifade eder. İnsan yaşlandıkça fiziksel gücü zayıflasa da içsel tutkuları ve istekleri genellikle devam eder.
  • İnsan inat için kırk batman tuz ver: Baz insanlar inat uğruna zarar göreceklerini bile bile yanlış davranabilirler.
  • İnsan insana benzemez: Her bireyin farklı karakterlere, yeteneklere ve özelliklere sahip olduğunu ifade eder. Bu nedenle, herkesin aynı olması veya aynı şekilde davranması beklenemez.
  • İnsan insana düşmandır: İnsanların bazen birbirlerine karşı kıskançlık, nefret veya rekabet duyguları besleyebileceğini ifade eder. Bu düşmanlık, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve insan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
  • İnsan insana gerek olur, iki serçeden börek olur: İnsanlar her zaman birbirine muhtaçtır. Birlik ve beraberlikle bütün, güçlükler aşılır.
  • İnsan insana lazım olur*: İnsanlar tek başlarına bir işi başaramazlar, birbirlerine gereksinme duyarlar; bu yüzden bir takım küskünlüklerle insanlardan yardım istemeyecek duruma düşülmemelidir. (→ Adam adama gerek olur)
  • İnsan insanı istemeyince bastığı "pat pat", sözü de "lom lom" gelir: İnsan birinden nefret ediyorsa o kişinin her hareketinden ve sözünden rahatsız olur.
  • İnsan insanın aynasıdır: İnsanların birbirlerinin karakterlerini ve davranışlarını yansıttığını ifade eder. Yani, arkadaşlar birbirlerini etkiler ve benzer özellikler gösterirler.
  • İnsan insanın kanı pahasıdır: Birbirini candan seven kimseler birbirleri için her fedakarlığı yaparlar.
  • İnsan insanın rahmanı, insan insanın şeytanı: İnsana iyi olmayı da, kötü olmayı da arkadaş öğretir.
  • İnsan, insanın şeytanıdır*: (atasözünün anlamı) İnsanları doğru yoldan çıkaran, yanıltan çoğu zaman yine insandır. En büyük kötülük insanlardan gelir. Uygunsuz arkadaş, insanı doğru yoldan saptırır, kötülüğe sürükler.
  • İnsan kâh olur dağı kaldırır, kâh olur darıyı kaldıramaz: İnsanın bazen büyük işleri başarabilirken bazen en basit işleri bile yapamayacağını ifade eder. Bu durum, insanların ruh hali, fiziksel durumu veya çeşitli dış etkenlere bağlı olarak değişkenlik gösterebileceğini anlatır (darı: Buğdaygillerden, ufak taneli bir tohum).
  • İnsan kalabalıkta pilav yiyeceğine tenhada kötek yesin daha iyi: Aynı şeye çok kişiyle ortak olmaktan daha küçük bir şeye tek başına sahip olmak daha iyidir.
  • İnsan, kanatsız kuştur:
    1. İnsanların kanatsız bir kuş gibi, istedikleri her şeyi yapma veya her yere gitme özgürlüğüne sahip olmadığını, bazen çeşitli sınırlamalarla karşılaştıklarını vurgular.
    2. İnsanların da kuşlar gibi özgürlük, hareket ve keşfetme arzusuna sahip olduklarını belirtir.
  • İnsan kendini beğenmese çatlar (ölür)*: Kişiliğini üstün bir değer olarak görmek, kendi aklını beğenmek insanın özünde vardır.
  • İnsan kısmetini aramazsa kısmeti insanı arar: Allah bir şeyi insana uygun görmüşse o şey insanı nerde olsa gelir bulur.
  • İnsan (adam) kıymetini insan (adam) bilir*: Bir insanın değerini ancak o kimsenin değerini ölçebilecek nitelikteki bir insan anlar.
  • İnsan kocar, gönül kocamaz (İnsan kocalmakla gönül kocalmaz): Kişinin yaşlandığı veya fiziksel olarak zayıfladığı durumlarda bile içindeki gençlik ve heyecan duygularının devam ettiğini ifade eder (kocalmak: yaşlanmak, ihtiyarlamak).
  • İnsan lisanı ile takdir, elbisesi ile kabul olunur: Bir kişinin değerinin ve saygısının dil becerileriyle (konuşma, ifade etme yeteneği) ölçüldüğünü, toplumda kabul görme ve saygı görme şeklinin de daha çok dış görünüşüne (giyimine) bağlı olduğunu ifade eder. İyi bir dil ve düzgün bir giyim, insanın hem değerini hem de toplumdaki kabulünü etkiler.
  • İnsan malı bir dost için kazanır bir de düşman için: İnsanların sahip olduğu mal varlığını hem sevdikleriyle paylaşmak hem de düşmanlarına karşı güvence sağlamak amacıyla kazandığını ifade eder.
  • İnsan mürekkep yalamakla alim olmaz: Sadece bilgiye ulaşmakla gerçek anlamda bilgili bir kişi olunamayacağını ifade eder. Bilgiye sahip olmak ve bilgiyi uygulamak arasında fark olduğunu belirtir. Gerçek öğrenme ve bilgi sahibi olma, sadece okumak değil, aynı zamanda deneyim ve uygulama ile gerçekleşir.
  • İnsan namusu için yaşar: Onurlu bir kişinin namusunu korumanın ve itibarını sağlamanın yaşamındaki temel öncelik olduğunu ifade eder. Onur sahibi kişiler, toplumda saygın bir yer edinmek için namuslarına sahip çıkarak itibarlı bir yaşam sürmeye çalışırlar.
  • İnsan ne bulursa dilinden bulur (ne çekerse dilinden çeker): İnsan iyi şeyler söylerse iyi şeylerle karşılaşır, kötü şeyler konuşursa başına kötülükler gelir.
  • İnsan olan bir kere yanılır: Herkesin hata yapabileceğini, ancak bir insanın aynı hatayı iki kez yapmaması gerektiğini ifade eder. İnsanların hatalarından ders çıkarması ve aynı hatayı tekrarlamaktan kaçınması gerektiğini anlatır.
  • İnsan olduğu yeri şenlendirir: İnsanın bulunduğu ortamı güzelleştirip canlandırabileceğini ifade eder. İnsanın varlığı, etrafına neşe ve canlılık katar.
  • İnsan olduğu yeri şereflendirir: Dürüst, prensip sahibi insan bulunduğu mevkiinin hakkını verirse, o mevkii de kendisi ile birlikte saygınlık kazanmış olur.
  • İnsan olmayan insan kadrini bilmez: Değerli insanın kıymetini takdir etmek için değerli olmak gerekir.
  • İnsan ölmeden kıymeti bilinmez: Bazen bir insanın değerinin bilinmesi için ölmesi gerekir.
  • İnsan sevdiği şeyi çok söyler: İnsanların ilgi duydukları veya sevdikleri şeyleri sıkça dile getirdiğini belirtir. İnsanlar, değer verdikleri veya ilgi duydukları konuları daha sık konuşma eğilimindedirler.
  • İnsan sevdiğine yenilir: "Aşk insanın en zayıf noktasıdır" anlamında bir atasözü.
  • İnsan söyleşe söyleşe (konuşa konuşa), hayvan koklaşa koklaşa*: İnsanlar sorunlarını çözmede, ilişki kurmada konuşarak anlaşma yolunu seçmelidirler.
  • İnsan sözünden, hayvan yularından tutulur*: İnsanlar söyledikleri sözlerden sorumludurlar. Uygunsuz davranışlarında kendilerine o söylemiş oldukları sözler hatırlatılır.
  • İnsan umutla yaşar: İnsanların gelecekleri ile ilgili umutlan vardır ve bunları gerçekleştirmek için yaşamını sürdürür.
  • İnsan, yanılmakla alim olur: Hatalardan ders çıkarmanın bilgi ve tecrübe kazandırdığını ifade eder. Yanılmak, öğrenmenin ve gelişmenin bir parçasıdır.
  • İnsan yapa yapa ustalaşır: Kişinin bir işi sürekli tekrarlayarak ve pratik yaparak o işte uzmanlaşabileceğini ifade eder. Deneyim, beceriyi geliştirir ve ustalık kazandırır.
  • İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur*: Çocukluk döneminde edinilen huylar kolay kolay bırakılamaz, yaşlılıkta bile sürer gider.
  • İnsan zengin oldukça tamah artar: Bir kişinin zenginliği ve mal varlığı arttıkça, bu kişinin açgözlülüğünün de arttığını belirtir. Yani, daha fazla mala sahip olunduğunda, kişilerin doygunlukları azalır ve daha fazlasını istemeye başlarlar.
  • İnsana ana ata gibi yâr olmaz: Hiç kimse ana babasından gördüğü sevgi ve şefkati başkalarından göremez.
  • İnsana çok iyilik yaramaz: Bazı insanlara fazla iyilik yaparsan buna alışır ve her zaman beklerler. İsteği yerine getirilmediği zaman da saygısızca davranışlarda bulunabilirler.
  • İnsana her hastalık bulaşır, kırıkla çıkıktan başka: İnsanın pek çok hastalığa yakalanabileceğini ancak kırık ve çıkık gibi fiziksel yaralanmaların bulaşıcı olmadığını ifade eder.
  • İnsana kardeş gibi yâr, Irak gibi diyar olmaz: Kardeşler arasında ufak tefek anlaşmazlıklar da olabilir ama kardeş kardeş için her türlü fedakarlığı yapar.
  • İnsana sevdiği güzel görünür: İnsan birine bağlandığı zaman o kişi ona herkesten güzel görünür.
  • İnsanı görürsün, yüreğindekini ne bilirsin: Dış görünüşün bir kişinin iç dünyasını veya gerçek duygularını veya niyetlerini yansıtmayabileceğini ifade eder. Birinin yüzeydeki haliyle içsel durumunu veya gerçek hislerini anlamak zordur.
  • İnsanı umut, deveyi hamut yaşatır: Deve nasıl ki hamudu olmadan (yani işe yaramıyorsa) yaşayamaz, insan da istediği, arzuladığı şeylerin hayalini kurmadan yaşayamaz (hamut: Arabaya koşulan hayvanın boynuna geçirilen ağaç veya meşin çember).
  • İnsanı yaşatan umuttur: İnsan hayalleri ve umutlan olduğu sürece yaşar.
  • İnsanı zaman kadar terbiye eden bir şey yoktur: Zaman insanı olgunlaştırır; tecrübe sahibi yapar; kişi her şeyi zamanla öğrenir.
  • İnsanın adı çıkacağına canı çıksın*: İnsanın yok yere kötü tanınması, çok üzücüdür. Bu kötü ün kolay kolay silinmez.
  • İnsanın aklı acıyan yerindedir: İnsanın en çok acı çektiği veya sıkıntı yaşadığı şeyi sürekli düşündüğünü ifade eder. İnsan, derdi neyse ona odaklanır ve zihni sürekli olarak bu sorunla meşgul olur.
  • İnsanın aklına, ağanın yaşına değer biçilir: İnsanların akıllarına göre değerlendirilmeleri gerektiğini ifade eder. Tıpkı bir ağanın yaşına göre saygı görmesi gibi, insanların da akılları ve zekaları doğrultusunda itibar ve değer kazanmaları gerektiğini vurgular.
  • İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası dışında*: İnsanlar bir bakışta tanınamazlar. Huyları, kişilikleri ilk anda anlaşılamaz.
  • İnsanın altından atını alırlar amma yolunu alamazlar: Kişinin sahip olduğu olanakların veya imkanların alınabileceğini, ancak kişinin yolunu, hedeflerini veya kararlarını etkileyemeyeceklerini ifade eder.
  • İnsanın başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmez: Bazı insanların başına gelen talihsizliklerin ve felaketlerin çok büyük ve beklenmedik olabileceğini ifade eder. Hayat, insanları tahmin edilemeyen zorluklarla karşı karşıya bırakabilir.
  • İnsanın başına iş gelir: Bazen insanın başına hiç aklına gelmeyen, beklenmedik olaylar gelebilir.
  • İnsanın bir sır dostu, bir de sofra dostu vardır: Bütün dostlarımızla her şeyimizi paylaşamayız, özel durumlar için özel dostluklar gerekir.
  • İnsanın değeri cüssesi ile ölçülmez: Bir kişinin gerçek değerinin fiziksel büyüklüğüyle değil, karakteri, bilgi ve yetenekleriyle belirlendiğini ifade eder. Gerçek değer, kişinin dışsal değil içsel niteliklerinden gelir.
  • İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var*: İnsanlar toplum içinde tatlı dilleriyle bir yer edinirler. Onların kendilerini sevdirmeleri için verecekleri başka şeyleri yoktur.
  • İnsanın gösterişi kumaş, ağacın gösterişi yaprak: Ağaçlar yapraklarıyla nasıl daha güzel görünüyorsa, iyi bir giysi de insanı olduğundan daha güzel gösterir.
  • İnsanın gözünü bir avuç toprak doyurur: Kişinin bitmek bilmeyen istek ve arzuları ancak öldüğünde son bulur.
  • İnsanın her zamanı bir olmaz: İnsanların ruh halleri ve davranışlarının zamanla değişebileceğini ifade eder. İnsanların bazen neşeli, bazen üzgün, bazen de öfkeli olabileceklerini, dolayısıyla her zaman aynı şekilde davranmalarının beklenemeyeceğini vurgular.
  • İnsanın insanlığı irfanla, hayvanın hayvanlığı samanla beslenir: İnsanların bilgi ve anlayışıyla değeri artar. Hayvanı değerini artıransa çok yiyip çok beslenmesidir.
  • İnsanın izzeti de elindedir, zilleti de: Kişi davranışları ile çevresindekilerin saygısını kazanır veya kaybeder.
  • İnsanın korktuğu başına gelir: İnsan bir şeyden ne kadar korkar ve sakınırsa o şeyle veya ona benzer şeylerle mutlaka karşılaşır.
  • İnsanın kötüsü olmaz; meğer ki züğürt ola/parası olmaya*: İnsanlar, özünde kötü değildirler ama onları kötülüğe iten çoğunlukla elverişsiz koşullar ve yoksulluktur. (→ Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola)
  • İnsanın soyu bir, huyu bindir: İnsanın ailesinden gelen soya bağlı özelliklerinin sabit olduğunu, ancak zamanla farklı huylar edinebileceğini ifade eder. Soydan gelen nitelikler değişmezken, kişinin edindiği huylar zamanla çeşitlenebilir.
  • İnsanın söz anlamazı, atın gem almazı: İnsanların ve hayvanların bazen kendi başlarına hareket etmek istedikleri veya dış müdahalelere karşı direnç gösterdikleri durumları anlatır. Özellikle uyaranlara dikkat etmeyen, öğütleri dinlemeyen veya kontrol edilemeyen kişiler veya hayvanlar için kullanılır.
  • İnsanın yüzü yumuşak olur: İnsan, kendisinden bir ricada bulunan kimseleri kolayı kolay geri çeviremez.
  • İnsanın yüzü, yüreğinin aynasıdır: Bir kişinin iç dünyasının, duygularının ve düşüncelerinin genellikle yüzüne ve bakışlarına yansıdığını ifade eder. Yani, bir kişinin yüz ifadesi ve davranışları genellikle onun içsel hali hakkında bilgi verir.
  • İnsanla kitabın dışına aldanma, içine bak: Hem bir kitabın hem de bir insanın gerçek değerinin dış görünüşlerine bakarak anlaşılamayacağını ifade eder. Kitabın faydalı olup olmadığını anlamak için içeriğine bakmak gerektiği gibi, bir insanın iyi mi kötü mü olduğunu anlamak için de karakterine ve davranışlarına bakmak gerekir.
  • İnsanlık sen de kalsın*:
    1. Karşı taraf iyilik bilmese de sen yine iyilik et
    2. Bu işi nasıl olsa sana yaptıracaklar, bari kendiliğinden yap da onurunu koru.
  • İnsanoğlu çiğ süt emmiş*: İnsanlardan tam bir doğruluk beklenemeyeceğini, tam olarak güvenilemeyeceğini, insanoğlunun kimi zaman yapılan iyiliğe kötülükle karşılık verebileceğini anlatır.
  • İnsanoğluna güvenilmez: Dürüst, namuslu dediğimiz kişilerin bile uygunsuz bir iş yaptığı görülmüştür. Bu yüzden insanoğlundan her şey beklenir.
  • İnsanoğluna iyilik yarasa idi sarı öküze bıçak olmazdı: İyilik yapmanın her zaman olumlu sonuçlanmadığını, bazen karşılıksız kalabileceğini veya zarar getirebileceğini ifade eder. İyilik yapılan kişi nankörlük yapabilir veya iyiliğe layık olmayabilir.
  • İnsanoğlundan her şey umulur: İnsanların her türlü davranışı ve eylemi sergileyebileceğini, dolayısıyla her şeyin insandan beklenebileceğini ifade eder.
  • Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden, tatlı söz yılanı ininden (deliğinden) çıkarır*: Kötü sözler insanları kızdırır, kötü davranışlara sürükler, iyi ve güzel sözlerse en olmayacak kişileri bile yola getirir.
  • Adam adamın kadrini bilir, sarraf altın kıymetini (İnsan kıymetini insan bilir, altın kıymetini sarraf): Altının değerini sarrafın bildiği gibi değerli insanları da onlar kadar değerli kimseler bilir ve takdir eder.
  • Ağaca dayanma kurur (çürür), adama (insana) dayanma ölür*: Hiçbir destek sürekli olmaz. Kişi önce kendine güvenmelidir.
  • Ağacı kurt, insanı dert yer (kemirir)*: Kurdun ağacı içten kemirip çökertmesi gibi, dert de insanı yıpratır, çöktürür.
  • Akçe ile bohça, insanı eder yüce: Para, değerli eşyalar ve güzel giyinmenin kişiyi toplumda saygı gören bir konuma getirebileceğini anlatır.
  • Alemde beka, insanda vefa yoktur: Dünyada hiçbir şey sonsuza kadar yaşayamaz; Dünya'nın kendisi de sonsuz değildir. İnsanlar arasında da hayırsız, vefasız olanı çoktur.
  • Allah insana bir ağız iki kulak vermiş, bir söyleyip iki dinlemeli: İnsanların sadece konuşmaları değil, karşı tarafın söylediklerini anlamaya ve dinlemeye de önem vermeleri gerektiğini ifade eder.
  • Altın ateşte, insan mihnette belli olur*: Bir kimsenin değeri, sıkıntılara katlanma, zorlukları yenme ve benliğini korumada gösterdiği kararlılıkta ölçülür.
  • Altının mihengi taş, insanın mihengi iş: Altının saflığı mihenk taşı ile anlaşılırken, insanın değeri de yaptığı işlerle ortaya çıkar. Her şeyin kendi niteliğine uygun bir şekilde değerlendirileceğini ve gerçek değerin ancak bu şekilde anlaşılabileceğini vurgular.
  • Arıyı duman, insanı iman yola getirir: Bazen zorluklar veya sıkıntılar insanları daha iyi bir yola veya davranışa yönlendirebilir. Allah inancının, onları hayatlarında doğru kararlar almaya veya olumlu değişimler yapmaya yönlendirebileceğini vurgular.
  • At ölür nalı kalır, insan ölür şanı (namı) kalır: Kişi yaşarken iyi ve olumlu işler yapmalı, ardında iyi bir ad bırakmaya çalışmalıdır.
  • Ay doğar gediğinden, insan utansın dediğinden: Her şeyin yerli yerinde ve zamanında gerçekleştiğini ve insanların kendi davranışları ve tavırları hakkında düşünmeleri gerektiğini ifade eder.
  • Ay doğuşundan, insan yürüyüşünden bellidir: Bir kişinin ruh halini ve karakterini dış görünüşünden veya davranışlarından anlayabileceğimizi ifade eder.
  • Az uyku, az yemek insanı eder melek; çok uyku, çok yemek insanı eder helak: Fazla obur olmayan çalışkan insanlar çok yiyip tembellik eden kimselerden daha sağlıklı olurlar.
  • Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu*: Bir şeyin, bir kimsenin değeri, kendisinde aranılan özel niteliklerle artar.
  • "Bilmiyorum" demek insanı çok dertten korur (Çok beladan kurtarır insanı; "Bilmem, görmedim"): İnsanın başını derde sokabilecek konularda susması konuşmasından daha emniyetlidir.
  • Bir insan eşek olunca semer vuran çok olur: Hakkını aramaktan aciz, güçsüz insanlar toplum tarafından kullanılmaktan kurtulamazlar.
  • Bir insanı tanımaya birlik sefer gerek (Bir insanı tanımak için kendisiyle yol arkadaşlığı etmelidir / Bir insanı tanımak için ya alışveriş etmeli ya yola gitmeli): Yolculuklar sırasında kurulan arkadaşlıklarla insanlar birbirlerini daha iyi tanırlar.
  • Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir*: Dağ başında kışın nasıl fırtına eksik olmazsa kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz.
  • Dağ başında duman, insan başında yaman eksik olmaz: Zorlukların ve sıkıntıların hayatın doğal bir parçası olduğunu vurgular. İnsan hayatı boyunca mutlaka bazı sorunlarla karşılaşır, tıpkı dağların başında sürekli duman olması gibi.
  • Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur*: Dostlar, tanışlar birbirlerinden ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar günün birinde kavuşabilirler.
  • Demir nemden, insan gamdan çürür*: Demir nemden dolayı nasıl paslanır, çürürse, insanda gamdan öyle yıpranır harap olur.
  • Dertsiz insan olmaz: Her insanın hayatında mutlaka bazı zorluklar ve sıkıntılar yaşadığını ifade eder. Dünyada, ömrü boyunca hiç problem yaşamayan bir kimse bulunmaz.
  • Deve deveden, insan insandan gidiş öğrenir: Kişi, yararlı yararsız her işi, mutlaka o işleri yapan kimselerden göre göre öğrenir.
  • Doğru insan dik durur: Dürüstlükten ayrılmayan insan yaptıklarından dolayı başkalarının yanında küçülmez. Diğer insanlarla ilişkilerini utanmadan sürdürür.
  • Dostsuz insan kanatsız kuş gibidir: Dostların insanın hayatında büyük bir destek olduğunu ve onsuz hayatın eksik kalacağını anlatır. İnsan, dostlarıyla birlikte zorlukları aşar ve daha mutlu bir yaşam sürer.
  • Dudu kuşu söyler ama insan olmaz: Dışarıdan bir şeyin bir şeye benzemesi ya da taklit edilmesi, gerçekte o şeyin kendisi olmaya yetmez (dudu kuşu: papağan).
  • Duvarı nem, insanı gam yıkar*: Nem duvarı nasıl küflendirip çürütüp yıkarsa gam da insanı öylece yıpratır, yıkar.
  • Dünyada insanın namıdır kalan, kusuru yalandır, yalan: İnsan sonsuza kadar yaşayamaz. Ama yaşamında önemli işler yapmışsa öldükten sonra da adı uzun süre unutulmaz.
  • Ekin biçe biçe deste olur, insan gide gide usta olur: Kişi , öğrenerek, zamanla ustalaşır, işler düzenli çalışmayla bitirilir.
  • El insanın halinden ne bilsin, herkes kendi çektiğini bilir: Başkaları bizi, biz de diğer insanları tam olarak anlayamayız, sorunlarını bilemeyiz.
  • Elin gözü deveyi çömleğe, insanı mezara sokar: Bazı insanlar çevresindeki kimselerin iyi durumlarına haset ve nazar edip onların kötü duruma düşmelerine neden olabilirler.
  • Emanet at, insanı yaya bırakır: Başkasından ödünç alınan veya emanet edilen şeylerin güvenilir olmadığını ve insanı zor durumda bırakabileceğini ifade eder. Kendi malına sahip olmanın daha güvenli olduğunu vurgular.
  • Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri* (At ölür eyeri kalır, insan ölür eseri kalır): İnsan öldükten sonra unutulmak istemiyorsa önemli ve büyük başarılar elde etmelidir. Bilgili, dahi, topluma faydalı işler yapanlar yaptıklarıyla ölümsüzleşir, fakat hayatını boşuna yaşamış, faydalı bir şey üretmemiş kimseler çabuk unutulur.
  • Fena insan kömüre benzer, ya yanar, ya kararır: Kötü niyetli kişinin her düşüncesinde bir kötülük vardır. Böyle kimseler her yerde kendilerini belli ederler.
  • Fena insandan ne iyilik beklersin: Kötü kalpli kişilerden yararlı bir davranış beklenmez.
  • Fettan insanın sözünden ziyade gözüne bakmalı: Kurnaz, sinsi kimseler kendilerini konuşmalarıyla dürüst göstermeye çalışır. Fakat bakışlarından niyetlerinin ne olduğunu anlamak mümkündür.
  • Gaflet olmasa insan evliya olur: Dikkat ve farkındalık eksikliği (gaflet) olmasaydı, insanların daha erdemli ve olgun bir seviyeye ulaşabileceğini belirtir. Gaflet, kişilerin ruhsal ve manevi ilerlemelerini engelleyen bir faktördür.
  • Gamsız, kasavetsiz insan olmaz: Her insanın yaşamında bazı zorluklar, üzüntüler veya sıkıntılar yaşadığını belirtir. Bu, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır ve herkesin bu tür durumlarla karşılaşabileceğini ifade eder.
  • Gül bülbülden ziyade insan elinden neler çeker: İnsanların sahip olduğu güzelliklere, değerlere ve nimetlere zarar verebileceğini ve bu durumun bazen en iyi olan şeylerde bile yaşanabileceğini vurgular.
  • Hayvan ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır: Yaşarken iyi işler yapan insan öldükten sonra geride bıraktığı işlerle alınır.
  • Hayvan yer içer konuşmaz, insan yer içer konuşur: Yemek yiyip insanın keyfi yerine gelince dili açılır.
  • Hayvan yularından, insan ikrarından (sözünden) tutulur*: İnsanlar söyledikleri sözlerden sorumludurlar. Uygunsuz davranışlarında kendilerine o söylemiş oldukları sözler hatırlatılır.
  • Hayvanda arıklık, insanda züğürtlük ayıptır: Yoksul insan parasızlığın verdiği utanç içinde kıvranır durur (arıklık: zayıflık).
  • Hayvanın alı (alacası) dışında, insanın alı (alacası) içinde*: Hayvanların dış görünüşlerinden ne olduklarının anlaşılabileceğini, ancak insanların iç dünyalarının ve gerçek karakterlerinin dışarıdan bakarak anlaşılamayacağını ifade eder. İnsanların asıl nitelikleri ve niyetleri içlerinde saklıdır ve dış görünüşlerine bakarak değerlendirilemezler.
  • Hayvanın erkeğine para verirler, insanın dişisine: Bir hayvan satın alınırken en çok para erkek hayvana ödenir. İnsanlar arasında ise bu konuda kadına masraf yapılır.
  • Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa (söyleşe söyleşe) anlaşır*: Hayvanlar, koklaşarak birbirleriyle iletişim kurar ve anlaşırlar; insanlar ise konuşarak, diyalog kurarak anlaşırlar. Bu atasözü, insanların sorunlarını ve anlaşmazlıklarını çözmek için konuşmanın ve iletişim kurmanın gerekliliğini ifade eder.
  • Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır: Narin eşyalar nasıl nazik bir dokunuşla zarar görüyorsa, insanlar da kaba davranışlardan ve sözlerden incinirler.
  • Her zaman felek (talih) insana yar olmaz: İnsan amaçladığı şeylere her zaman ulaşamaz.
  • Irz insanın kanı pahasıdır*: İnsan ırzını, namusunu korumak için canını verir.
  • İhtiyaç insanın kamçısıdır: İnsan tembel bile olsa, bir takım ihtiyaçları onu çalışıp çabalamaya zorlar.
  • İhtiyarlık insanı her şeyden geçirir: Yaşlılık döneminde insanların gençlikteki arzularından, tutkularından ve isteklerinden uzaklaştığını ifade eder. Yaş ilerledikçe, insanlar daha çok huzur ve sakinlik arar ve eski istekleri, hayalleri geride bırakırlar.
  • İş insanın aynasıdır*: Bir insanın nasıl bir kimse olduğunu, yaptığı iş gösterir.
  • İyi insan lafının (sözünün) üstüne gelir*: Orada yokken kendisinden söz edilen kimse, konuşmanın üzerine gelirse, kendisi için iyi bir insandır denir.
  • İyi insan nerede olsa belli olur: Dürüst ve iyi huylu kimse nereye giderse gitsin her yerde nasıl biri olduğunu gösterir.
  • İyi ve kâmil insanı, güneş uykuda görmez: İyi ve mükemmel insanların, güneş doğmazdan önce uyanık olduklarını ifade eder. Bu söz, gerçek değerli insanların her zaman aktif, uyanık ve işlerine odaklı olduklarını, dolayısıyla erken kalkıp çalışarak başarılı olduklarını vurgular.
  • Kedi ciğere, insan paraya/çıkara bakar: İnsanların genellikle kendi çıkarlarına odaklandıklarını ve bu çıkarları gözeterek hareket ettiklerini ifade eder.
  • Korkak insan, ölüden sayılır:
    1. Korkakların tehlike anlarında soğukkanlılıklarını koruyamadıklarını ve bu durumun onları ciddi şekilde zarara uğratabileceğini vurgular.
    2. Korkak bir kişi, düşmana zarar veremez ve bu nedenle düşmanlar onları etkili bir tehdit olarak görmezler ve düşmanlarının onları ölü gibi değerlendirmesine neden olur.
  • Köpeğin iyisi leş başında, insanın iyisi iş başında: Değersiz, tembel kimseler boş oturmayı hazıra konmayı severler. Dürüst, çalışkan kimseler ise vaktini boşa harcamaz, her zaman kendilerine yapacak bir iş bulurlar.
  • Köpek dövüldüğü yere, insan kovulduğu yere çok varır: Görgüsüz, utanmaz ve anlayışsız kişilerin bir yere alıştıklarında, istenmeseler bile sürekli oraya gitme eğiliminde olduklarını ifade eder.
  • Kötü gün iyi olur, kötü insan iyi olmaz (?): Kötü zamanların zamanla düzelebileceğini, ancak kötü bir kişinin karakterinin değişmeyeceğini ifade eder. Zorlu dönemler geçici olabilir, ancak kötü davranışlar kalıcıdır.
  • Kötü komşu insanı hacet (mal) sahibi eder*: Kötü komşu, komşusuna hiçbir şekilde yardımda bulunmadığından, kötü biriyle komşuluk eden, zorunlu olarak evine gerekli tüm araç ve gereçleri alır. Halk arasında "Kötü ev sahibi kiracıyı ev sahibi eder" olarak da kullanılmaktadır.
  • Kötü söz insanı dininden çıkarır*: Devamlı olarak kötü düşünmek ve kötü konuşmak insanın içine işler ve kişiliğini değiştirir.
  • Mal ile insan, insan olmaz: Bir kişinin değerinin ve insanlığının mal varlığıyla ölçülmeyeceğini ifade eder. İnsanların gerçek değerleri, sahip oldukları mal ve mülkten bağımsız olarak, karakterleri ve ahlaki özellikleriyle belirlenir.
  • Mal insanı zengin etmez idare lazımdır: İnsan ne kadar çok mala sahip olursa olsun tutumlu olmayı bilmezse çok çabuk sıkıntıya düşer.
  • Mal insanın düşmanıdır: Zenginlik hem başkalarından gelebilecek tehlikelere neden olur, hem de kişiyi şımarıklığa, yanlış davranışlara iter, bu yüzden mal, mülk, zenginlik insanın düşmanı gibidir.
  • Malda koyun, insanda kayın sevilir: Bir mal olarak koyunun; insanlar arasında ise kayın ilişkilerinin değerli ve sevilen şeyler olduğunu belirtir. Koyunun ekonomik değeri ve kayınların akrabalar içinde önemli bir yerinin olduğu vurgulanır.
  • Mart yağar, nisan övünür; nisan yağar, insan övünür*: Martta yağmur yağar, nisan kurak geçerse nisan ayında ekinler yine gelişmeye başlar. Ama en iyisi, çiftçinin yüzünü güldüren yağmurun nisanda yağmasıdır.
  • Merak insanı mezara sokar*: Her şeyi öğrenme merakı, bazen insanı birtakım tehlikelerle karşı karşıya getirebilir.
  • Murat insandan, takdir Allah'tan: Allah kendisine dua eden, yardım dileyen herkesi dinler ve herkese layık gördüğünü bağışlar.
  • Nazar insanı mezara, hayvanı kazana sokar: Her insanın çevresinde kıskanç ve kötü niyetli birileri mutlaka bulunur. Böyle kimselerin nazarı insana her türlü uğursuzluk getirebilir.
  • Para insanı ipten kurtarır: En tehlikeli durumlarda bile insanı kurtaran paradır.
  • Sağ insanın işi bitmez (Sağ olana meşguliyet eksik olmaz): Yaşam sürekli bir uğraş ve hareket gerektirir.
  • Saman hayvana, zaman insana yakışır: Hayvanlar için saman ne kadar gerekli ve uygun ise, insanlar için de zamanı doğru ve etkin kullanmak o kadar önemlidir. Bu atasözü, zamanın değerini bilmeyi ve hayatımızı planlı, düzenli bir şekilde yönetmeyi öğütler.
  • Sen işlersen mal işler, insan öyle genişler: İnsan çok çalışırsa çok kazanır, böylelikle mal mülk sahibi olur.
  • Sıhhat gibi insana sermaye olmaz: Sağlığın insanın sahip olabileceği en değerli şey olduğunu vurgular. Sağlık, maddi sermayeden çok daha önemlidir çünkü iyi bir sağlık, yaşam kalitesini belirler.
  • Silah insana yiğitlik vermez: Cesaret ve yiğitliğin silah veya dışsal güçlerle değil, kişinin içsel nitelikleriyle kazanıldığını ifade eder. Gerçek yiğitlik, karakterden ve cesaretten gelir.
  • Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork (İnsanın söylemezinden, suyun şarlamazından [çağlamazından] korkulur)*: Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
  • Servetsiz insan, akılsız tavşan: Hiçbir geliri, serveti olmayan kişi, para sahibi olabilmek için akılsız tavşanlar gibi dolaşır, çabalar durur.
  • Söz biliyorsan söyle ibret alsınlar, bilmiyorsan sus insan (adam) sansınlar: Bilgili ve anlamlı konuşmaların başkalarına ders verebileceğini ifade ederken, bilgisiz veya boş konuşmalardan kaçınılması gerektiğini belirtir. Yani, bilgin varsa konuş ve başkalarına fayda sağla, yoksa sus ki insanlar seni bilge sansın.
  • Şeytana uyan şeytan, insana uyan insan olur: Kötü huylu, sahtekar kimselerle arkadaşlık eden, kimse onlar gibi olur. Dürüst, iyi huylu kimselerle arkadaşlık eden ise dürüstlüğü ve doğruluğu öğrenir.
  • Şüphe insanı rahat komaz, amma çok tehlikeden de kurtarır: Her şeyden şüphe duyan kişiler sürekli tedirgin yaşarlar, ancak bu şüphecilikleri de onları çoğu tehlikeden korur.
  • Tamah insanı baştan çıkarır: Açgözlülük insana yasak olan işleri bile yaptır.
  • Tamah insanı yarı yolda kor: Aşırı hırsın veya açgözlülüğün insanı başarısızlığa sürükleyebileceğini ifade eder. Gereksiz yere daha fazlasını istemek, hedefe ulaşmadan önce kişinin dengesini bozabilir.
  • Terbiyesiz insan, ruhsuz ceset (kalaysız kap) gibidir: Terbiye ve ahlaka sahip olmayan kişilerin, bir şey ifade etmeyen, sadece fiziksel varlığı bulunan objeler gibi olduğunu belirtir. Terbiye ve edep insanın değerini ve kişiliğini oluşturur.
  • Terlemeden Allah insana yardım etmez: Allah çaba göstermeyen insana bol kazanç vermez.
  • Tok insan aç insana inanmaz: Kamı tok insan, herkesi kendi gibi tok sanır.
  • Toprak insanı aç bırakmaz: Verimli toprakların insanlar için hayati önem taşıdığını ve bu topraklarda yaşayanların yiyecek sıkıntısı çekmediklerini ifade eder. Bu atasözü, tarımın ve toprağın insan yaşamındaki önemini vurgular ve toprak üzerindeki insanların genellikle gıda güvencesi içinde olduklarını belirtir.
  • Ucuz insandan, pahalı lakırdı çıkar: Değersiz veya kalitesiz insanların genellikle boş ve abartılı konuşmalar yaptığını ifade eder.
  • Vakit (zaman) insana her şeyi öğretir: Zamanın geçmesiyle birlikte insanların birçok deneyim kazanacağını ve bu deneyimlerin onlara önemli dersler vereceğini ifade eder.
  • Zarar ziyan insan içindir: Hayatın inişli çıkışlı olduğunu ve herkesin zaman zaman kayıplarla karşılaşabileceğini ifade eder. Kişinin bu durumları sabırla karşılayıp çözüm üretmeye çalışması gerektiğini vurgular.
  • Zayıf hayvan inatçı, aç insan kavgacı olur: Zor durumda olan kişilerin veya varlıkların daha fazla direniş gösterdiğini ve mücadeleci olduklarını ifade eder.
  • Zenginlik insana yürüyüş, züğürtlük döğüş öğretir:
    1. Zengin insanın başı kolay kolay derde girmez. Parasız kişi ise sık sık para için tartışır, kavga etmek zorunda kalır.
    2. Zengin insan imkanlarıyla her istediğini yapar; fakir insansa para kazanmak için mücadele verir.
( 0 soru/yorum )