Gürültü |
- Aralarında uyum bulunmayan birtakım kaba seslerin tümü, patırtı, şamata eş anlamı: Makine gürültüsü, çocukların gürültüsü vb.
- (mecazi) Birçok kişinin karıştığı kavga, dalaş ya da tartışma: Sarhoşlar arasında gürültü çıktı.
Gürültü ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "gürültü" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Gürültü çıkarmak: (deyiminin anlamı) Kavgaya yol açabilecek olay yaratmak.
- Gürültü etmek (yapmak): Rahatsız edici sesler çıkarmak.
- Gürültüye gelmek: Telaş ve karışıklığa rastladığı ya da başka önemli konularla uğraşıldığı bir zamana denk geldiği için üzerinde gereğince durulmamak: Bu konu gürültüye geldi.
- Gürültüye getirmek:
- Art niyetle, ele alınması gereken bir konuyu görüştürmemek, görüşme dışı bırakmak.
- Bir yerdeki karışıklıktan yararlanarak laf kalabalığıyla işini yürütmek.
- Gürültüye gitmek: Telaş ve karışıklığa kurban olmak, değeri anlaşılamayarak ziyan olmak.
- Gürültüye pabuç bırakmamak: Sözde korkutmalara aldırış etmeyip kafasına koyduğunu yapmak.
- (Ortalığı) Gürültüye (patırtıya) vermek: Gürültü içinde bırakmak, herkesi telaşa düşürmek.
Gürültü ile ilgili atasözü ve anlamı
İçinde "gürültü" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Gürültü istemeyen, kazancı (bakırcı) dükkanına girmez (hırkasını başına çeker): (atasözünün anlamı) Gürültüden rahatsız olan ya da sessizlikten hoşlanan kimseler, gürültülü patırtılı işlerle ilgilenmemeli ya da böyle yerlerde görev almamalı.
Soru/Yorum Formu
»