- Hava açmak (açılmak): Bulutlar dağılmak.
- (Biri) Hava (havasını) almak: (argo) Umduğunu bulamamak, hiçbir şey elde edememek.
- Hava basmak (atmak): (argo) Gururlanmak, çalım satmak.
- Hava bozmak: Havada yağmur ya da fırtına belirtileri görülmek.
- Hava bulanmak: Yağmur yağacak duruma gelmek.
- (Her biri, başka bir) Hava çalmak: Bir arada bulunan kimseler birbiriyle çelişen, birbirine uymayan davranış ve düşüncede bulunmak.
- Hava çarpmak: İklim ve rüzgar bir kimsenin sağlığını olumsuz yönde etkilemek.
- Hava değişimi: Hastaların daha çabuk iyileşmesi, yorgunluklarının giderilmesi gibi nedenlerle yapılan çevre değişikliği.
- Hava değiştirmek: İklimi değişik bir yere gidip bir süre orada kalmak.
- (Birine göre) Hava hoş: Bir şeyin şöyle ya da böyle olması arasında etkilenme açısından bir fark yok.
- Hava iyi (fena) esmek: (mecazi) Ortamla ilgili her türlü koşul uygun (veya kötü) durumda olmak.
- Hava kapanmak: Gökyüzü bulutlarla örtülmek.
- Hava sıkmak: (argo) Can sıkmak, baş ağrıtmak.
- Havada bulut sen bunu unut: (deyiminin anlamı) "O şeyi unutmaktan başka çare yok" anlamında kullanılır.
- Havada kalmak:
- Sonuca ulaşamamak.
- Bir sav, temelsiz olduğundan kanıtlanamamak.
- Havadan:
- Emeksiz, açıktan.
- Boş, değersiz.
- Havadan nem kapmak: En küçük bir şeyden bile alınmak, çok alıngan olmak.
- Havadan sudan: Derme çatma, inandırıcılıktan uzak, geçerli olmayan.
- Havadan sudan (şundan bundan) konuşmak: Belli ve önemli bir konudan değil de birbiriyle ilgisiz, rastgele konulardan söz etmek.
- Havalara uçmak: Çok sevinmek.
- Havan batsın!: Böbürlenmen, gururlanman boşa çıksın!
- Havanın gözü yaşlı: Neredeyse yağmur yağacak.
- Havası olmak: Bir kimsenin albenisi, çekiciliği, cana yakınlığı olmak, hoş bir özelliği bulunmak.
- (Birinde bir kimsenin) Havası olmak: O kimseye benzemek, o kimseyi hatırlatmak: Onda annesinin havası var.
- Havasına uymak: Bulunduğu çevre ve ortamı benimsemek ya da birinin huyunu almak.
- Havasını almak:
- Birinin eli boş çıkmak.
- Birini sakinleştirmek.
- (Biri) Havasını bulmak: Keyiflenmek, neşelenmek.
- Havaya girmek:
- Kibirlenmek.
- Hazır olmak.
- Havaya gitmek: Hiçbir şeye yaramamak.
- Havaya pala (kılıç) sallamak: Boşuna gereksiz çaba harcamak.
- Havaya savurmak: Gereksiz yere tüketmek.
- Havaya uğraşmak: Boş yere çalışmak, çabalamak.
- Havayı bozmak: Bir topluluğun keyfini kaçırmak, ortamı bozmak, kişiler arasındaki ilişkileri kötüleştiren davranışta bulunmak: Dedikodu ederek eğlencenin havasını bozdu.
Hava ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "hava" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
( 0 soru/yorum )
Soru/Yorum Gönder