![]() |
Harman ve harman yeri |
- Başaklı ekin saplarının, hayvanlara çiğnetilerek, üzerinden döven geçirilerek ya da makineyle, tanelerinin başaktan ayrılması ve kimi zaman sapların saman durumuna getirilmesini de içeren işlem: İki yandaki tarlalarda tepeleme harman yığınları görülüyordu (N. Cumalı). Harman zamanı.
- Bu işlemin yapıldığı yer ya da mevsim: Borcunu harmanda ödeyecek. Harmana gitmek.
- Ayrı çeşitlerden birer parça alıp yeni bir bileşim oluşturma işi, karıştırma: Çay harmanı, tütün harmanı vb.
- Harç ya da beton yapmak için kum, kireç ve çimentoyu orantılı olarak bir yığın yapıp bunları düzgün bir biçimde ve sırayla karıştırarak yığının her yanına istenilen maddelerin dağılmasını sağlama işlemi.
- İyileri ayırdıktan sonra artakalan kömür.
- Matbaacılıkta bir cildi oluşturacak formaların sıra numarasına göre düzenlenip bir araya getirilmesi işlemi.
- İplik yapılması istenen tekstil elyafının, taraklara verilecek biçimde ve birbirleri üzerine kat kat serilmesi.
- (mecazi) Büyük bir servet ya da işten artakalan.
- (argo) Esrar içip çakırkeyif olmuş kimse.
İlgili birleşik fiil ve kelimeler
- Harman çevirmek: Harmanlamak.
- Harman dövmek: Harman işini yapmak.
- Harman etmek (yapmak): Harmanlamak.
- Harman gibi: Büyük bir yığın halinde duran şeyler için kullanılır.
- Harman makinesi:
- Bir cildi oluşturan formaları otomatik olarak harmanlayan makine.
- Tahıl ya da öbür bitkilerin başaklarını birbirine sürterek ya da çarparak taneleri ayıran makine (patoz makinesi).
- Harman savurmak: Tahıl tanelerini samandan ayırmak için dövülmüş başakları rüzgara karşı savurmak.
- Harman sonu:
- Toprakla karışmış tahıl.
- Harman bitimini izleyen günler.
- Harman yeri: Dövülen ürünü tanelerinden ayırmaya ve kurutmaya yarayan yer.
İlgili deyimler ve anlamları
İçinde "harman" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Harman çorman: Karmakarışık, düzensiz, karman çorman.
- Harman sonu: (deyiminin anlamı) Büyük bir varlık ya da işten kalan bölüm.
İlgili atasözleri ve anlamları
İçinde "harman" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz: (atasözünün anlamı) Hizmet gören, bir işte yararı dokunan kimsenin o konuda kendine bağlayabileceği önemsiz çıkarlarını önlemeye kalkmak doğru olmaz.
- Harman dövmek keçinin işi değil: Önemli, ağır işleri o yapamaz.
- Harman el ile, düğün yel ile: Her işin sonuçlanması birtakım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır.
- Harman sonu dervişlerin (dervişlerindir):
- Herkesin alacağını alıp çekildiği yerde artakalanlardan yararlananlar, sıradan ve alçak gönüllü kimselerdir.
- Bir işin sonunda iyi pay alanlar için söylenir.
- Harmanda dirgen yiyen sıpa (öküz), yılına kadar acısını unutmaz: Uygunsuz bir davranışından ya da haylazlığından dolayı cezalandırılan kimse bunu uzun süre hatırlar ve bir benzerini yeniden yapmaktan çekinir.
- Harmanı yakarım diyen, orağa yetişmemiş: Başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kişi, daha kötülüğünü yapmaya fırsat bulamadan cezasını görür.
Soru/Yorum Gönder